Ceset yok translate English
527 parallel translation
Ortada ceset yok, demek ki cinayet de değil.
And there's no body, so it isn't a murder.
Ceset yok, kalıntı yok.
No bodies, no ruins.
Ama ortada ceset yok.
But there's no complaint, nor a body.
Şimdi, ceset yok, kan yok...
Now, there's no body, no blood...
- Bir ceset mi var? - Ceset yok!
- Is there a corpse?
Şampanya var ama, ceset yok!
Champagne but no corpse. Listen.
Mezarlığı kontrol ettim. Ceset yok.
I checked with the cemetery.
Ceset yok. Kanıt yok.
There's no body, no proof.
Ceset yok, giysi yok, yüzük yok, bir şey yok!
There's no body, no clothing, no ring, nothing.
İçinde ceset yok.
There's no body.
Henüz elimizde ceset yok.
We don't have any bodies yet.
Mermi yok, bomba yok, ceset yok.
No bullets, no bombs, no bodies.
Ceset yok olacak mı?
Will the body disappear?
Elimizde ceset yok, boğuşma izi yok.
We have no dead body, there's been no sign of violence.
- Bir cinayet yok ki, çünkü ceset yok.
- No murder, there's no body.
Ve hiç ceset yok.
And there are no bodies.
Kamyonu bulduk ama ceset yok. Tekrar ediyorum.
The truck is here, but no body.
Burada ceset yok.
It's burnt out.
Ceset yok olmuş!
The body's gone!
- Ceset yok.
- No body.
Burada ceset yok.
There's no dead bodies here.
Johnny'i her zaman Superman gibi düşünürdüm. Ceset yok.
I've always thought of Johnny as some kind of a... superman, you know.
Ceset yok, polis yok, gürültü yok.
No body, no cops, no noise.
Başka ceset yok, efendim.
The other body isn't here, sir.
- Ceset yok.
There's no body.
Ceset yok.
No bodies.
- Kim olduğunun önemi yok, o bir ceset.
- He's a corpse, no matter who it is.
Elleri havada, duvara dayanmış, çevresinde onca polis.. .. iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok!
He was hands up against the wall with coppers all around him and two seconds later three corpses were lying there but he wasn't among them!
Ama ortada ceset falan yok. Joe?
- Oh, Joe?
Elimizde bir ceset var... ama cesedi bulacak kimse yok.
Here we are with a dead body lying about... and we can't get anybody to find it.
Ve çölde bulunmuş bir ceset de yok.
And no one found a body in the desert.
- Çünkü, ceset bulmanın bir yolu yok.
- Why not? Because, Monty, there simply isn't any way of getting a body.
Buna hiç şüphe yok, fevkalade bollukla beraber,... Almanya'nın o günlerde olağandışı bir ceset kıtlığı yaşadığı söylenebilir.
There's no doubt that, along with exceptional abundance, it should be noted that Germany in those days had an unusual shortage of corpses.
Mahkememe ceset atıp "Başka sorum yok" diyemezsiniz.
You can't dump a body in my court and say, "No further questions."
Doğal afet izi yok, ama çok sayıda gömülmemiş ceset mevcut.
There's no evidence of natural disaster, yet there are vast numbers of unburied corpses.
Hatta bir ceset bile yok.
There's not even a body.
Olması gerekenden daha sarhoş, ortada ceset de yok.
He's drunker than usual, and there's no body.
Limanda ceset bulunmasında hiçbir anormallik yok.
Nothing unusual about a body in the harbor.
Mükemmel bir solex'e sahip olmak yerine elimizde işe yaramayan ceset var ve hiç ipucu yok.
Instead of getting our hands on a perfected solex, we're left with a useless corpse and no leads.
- Sessiz ol. Hiç ceset yok.
- Be quiet.
Benim kanımdandı belki ama artık değil, kanı bile yok artık işe yaramaz bir ceset o.
He used to bleed my blood, but now, he has no blood left, he's got nothing to do with me.
Hiç çürümüş ceset göresim yok.
I don't wanna see no rotting corpse.
Gösterecek hiçbir şeyim yok, ortada ceset bile yok.
I've got nothing here to indicate, there was ever body at all.
- Burda ceset falan yok.
- There's no dead body here.
Ortada bir ceset bile yok.
There's no body. No corpus delicti.
Uyduruk haber yok..... ama ortaya birkaç ceset çıkmaya başladı.
No dogs... but lots of dead bodies.
2000 tane ceset torbamız yok!
We don't have 2,000 bodybags!
Buraya iki ceset gömmüş ve sizin haberiniz yok, ha?
He buries two bodies here and you don't know?
Burada ceset ya da başka bir bok yok çavuş ama kullanabileceğin parmakların var, işte bu gerçek.
It wasn't on the sergeant exam or anything but if you use your fingers, it's real easy.
Yok, ama yeni bir ceset bulduk.
Nope, but we found a floater in a collision-yard creek.
Bert herifleri öldürmüş olabilir, ancak ortada ceset falan yok, sadece bir kaç iğrenç şey var.
Bert could have killed them but there's no bodies, just some very ugly vibes.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65