Daha fazlası translate English
18,582 parallel translation
Daha fazlasına ihtiyacımız var.
Well, we need more.
Maalesef daha fazlası yok.
Unfortunately, there is no more.
- Bir yerlerde daha fazlası olmalı.
There has to be more somewhere. There's not.
Daha fazlası için hazırlıklı olun fakat rotada kalın.
Expect more obstacles, but stay the course.
Bu stajda kutuları saymaktan biraz daha fazlasını yapmayı umuyordum.
You know, I was kind of hoping to do a little more than just count cans on this internship.
Eğer hayvanları buradan dışarı çıkmak isterlerse onları durdurmak için mermilerden daha fazlası gerekecek kadar.
If the animals want to get out of here badly enough, it's gonna take more than bullets to stop them.
Kifo bir gorilden çok daha fazlası.
Kifo is more then just a gorilla!
♪ Bana daha fazlasını vermelisin ♪
♪ You gotta give me more ♪
Federaller daha fazlasını yollasaydı bu sorumsuzluk olurdu.
It would be irresponsible if the feds sent more.
Daha fazlasını veremeyiz.
We can't give you any more.
Daha fazlasını öğrendiğimde size haber veririm.
I'll hit you both when I get more info.
Ve zaten olduğundan daha fazlası olmanı istemiyorum.
And I don't need you to be anything more than you are.
Bu zararından çok daha fazlası eder
That'll more than cover your losses.
- Daha fazlası geliyor.
There's more on the way.
- Ama aklımda daha fazlası var aslında.
But there's more on my mind, actually.
Sen, daha fazlasını hak ediyorsun.
You deserve more.
- O dediğinden çok daha fazlasıyım, tatlım!
I am way more than that, sweetheart!
Kardeşin daha fazlasını yapmamızı isteyecektir.
Your brother's gonna want us to do more than that.
- Bende bundan daha fazlası var.
- There's more to me than that.
Keşke elimden daha fazlası gelse, ama konu derneğimizin güvenlik kuralları.
Well, I wish I could do more, but it's the SIA.
Kendisi sadece bir mahkum, daha fazlası değil.
She's just another convict... Nothing else.
Aslında bence daha fazlasını yapabiliriz.
Well, actually, I think we can do more than that.
Daha fazlasına gerek yok.
I don't think we need any more.
Neden daha fazlasını bekliyorum ki.
I don't know why I expected anything more.
- Daha fazlasını yapmasına izin vermeliydim.
I should have let her do more.
Bir abiye göre daha fazlasını yapmalıydım.
And I had to be more than just a brother.
- Daha fazlası lütfen.
More, please.
Daha fazlasını mı istediler?
Did they want more than that?
"Kelimelerden Daha Fazlası" na birlikte uyum sağlayabilirseniz birbirinize de uyum sağlayabilirsiniz.
If you can harmonize "More Than Words" together, then you can have harmony together.
Birinci adıma bile gelmemiş bazılarımız için çok daha fazlasını söyleyebilirim.
Which is more than I can say for some of us who haven't even started the first step.
Daha fazlası çiti aştı mı?
Did more get over?
Mary, bundan daha fazlasını ifade ettiğini bilmen gerek.
Mary, you have to know you mean so much more than that.
Dudley'in senin hayatında olmadığı ve danışmanın olmamdan daha fazlasını istediğin zamanlar oldu.
Times when Dudley was out of your life and you wanted more from me than counsel.
Tatlım, eğer isminin Stephen King'in önüne yazılacağını düşünüyorsan şanstan daha fazlasına ihtiyacın var demektir.
Darling, if you think you're going to get top billing over Stephen King, you're going to need more than luck.
"Daha fazlası kaşıkta."
"See spoons for more."
Tamam eğer bu yıl üç vaka oldu ise daha fazlası olmalı.
All right, if there's three cases this year, there's got to be more.
Çok daha fazlasını hak ediyorsun.
You deserve so much more.
Kalbimin daha fazlasını kaldırabileceğini sanmıyorum, herhalde iyi haberin de vaftiz anne olacak olmamdır değil mi?
I don't think my heart can take any more of this, so, um, I'm assuming the good news is I'm the godmother?
Sana ne zaman ihtiyacım olsa yanımda oluyorsun ama daha fazlasına ihtiyacım olduğunda gidiyorsun.
You always show up just when I need you... But leave when I need you even more.
Daha fazlası değil.
There is none.
Çok daha fazlasına.
A lot more.
Sanırım burada daha fazlası var.
I think there's more to it than that. I mean -
Daha fazlası geldi.
There's more of them now.
Daha fazlasını yapabileceğimizi sanmıştım.
I thought we'd be able to do much more.
Sen daha fazlasını hak ediyorsun, Mary.
You deserve more, Mary.
Belki bir gün daha fazlası olabilirim.
Maybe one day I can be more. No.
Bana daha fazlasını anlatmalısın o zaman.
Well, then I need more.
Çok daha fazlasını da alabilirim.
I can get a lot more.
Motelde çok daha fazlası var. Beraber gidip bunların içinde yuvarlanalım mı?
I got a lot more back at the motel, so why don't you say we go back, you and me, and roll in it?
Bu tesadüften daha da fazlası.
This is too much of a coincidence.
Bundan daha fazlası olmalı.
You know, there's got to be more to this.
daha fazlası değil 36
fazlasıyla 93
fazlası var 17
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha fazla 180
daha sonra 654
daha neler 80
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyiyim 141
fazlasıyla 93
fazlası var 17
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha fazla 180
daha sonra 654
daha neler 80
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha yeni geldim 61
daha iyisin 19
daha sonra da 30
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha sonra konuşuruz 47
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha yeni geldim 61
daha iyisin 19
daha sonra da 30
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha sonra konuşuruz 47
daha az 29
daha ne olsun 43
daha sonra görüşürüz 59
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha sert 154
daha yeni 32
daha iyisi 53
daha ne 26
daha erken 68
daha ne olsun 43
daha sonra görüşürüz 59
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha sert 154
daha yeni 32
daha iyisi 53
daha ne 26
daha erken 68