English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Daha az

Daha az translate English

19,872 parallel translation
Daha az üzücü bir konudan bahsedecek olursak kaç beden tişört giyiyorsun?
On a less painful subject, what size T-shirt do you take?
Söylediğim şey aynı miktardaki malı sokaklarda daha az sorunla satabilirim.
What I'm saying is I can push just as much product in the street, with fewer consequences.
Bir dakikadan daha az bir süre içinde torpidoyu ateşlemeye programladı. Müzeyi havaya uçurmaya çalışacak.
He's gonna try to blow up the museum.
Bundan daha azına ikna etmeye çalışmak yok.
Well, you got no arguments beyond that.
Bu toplama alanı birkaç dönüm büyüklüğünde ve büyük bir uzaklıktan büyük sinyalleri yakalayabilir ama çok uzun yol yapan sinyaller çok küçülür ve genelde, zemine düşen bir kar tanesinden çok daha az enerji içerirler.
This collecting area is several acres in size and it can pick up enormous signals from an enormous distance, but they've traveled so far that they are so faint that typically they contain a lot less energy than the energy of a falling snowflake settling on the ground.
Bir solar döngü olduğunu biliyoruz, çok patlamalı yüksek aktivite zamanları ve daha az patlamalı düşük aktivite zamanları var.
We do know that there is a solar cycle, so there are times of high activity when there are many flares and there are times of low activity when there are relatively few.
Şimdi ise çok daha az riskli, fonlaması kolay bir yol var ve bu, bazı ufak ulus devletlerini büyüklerin oyun alanına getiriyor.
Well, now there's another one with much less risk, easier to fund, and it puts even some smaller nation states on the same playing field as larger ones.
Cinayetlerin heyecanına kapılıp daha az organize hale geliyorlar.
They get caught up in the thrill of going from kill to kill and become less organized.
Belki ölümünü daha az korkunç hale getirmek için buradayımdır.
Yeah, maybe I'm here because you're gonna die and I'll make it less scary.
Umduğumdan daha az.
Fewer than I'd hoped.
Birkaç şey pişirmeyi öğrenirsen döndüğünde daha az sorunun olur.
If you learn to cook a few things you'll have fewer problems when you go back.
Biz yardım bulana kadar daha az kan kaybedeceksin.
You'll lose less blood until we can get you some help.
Tabii ki.Gizleyecek bir şeyim yok daha azınıda beklemezdim.
Of course. I have nothing to hide, and I would expect no less.
Öyle zekisin ki diğer herkesin çok daha yaralı olduğu ama kendinin daha az zarar görebileceği bir meslek seçmişsin.
And you're so clever, because you found a profession where you could feel less damaged because everyone else is damaged more. - Oh?
Tamam, onunla arabada yarım saat daha az zaman geçireceksem, kestirmeden gidelim.
All right, I'll take the shortcut if it gets me out of the car with him earlier.
Sesi telefonda daha az yakışıklı geliyordu.
Sounded less chiseled on the phone.
Bence 12 saatte daha az sürecek. Şu an çok şanslı hissediyorum.
I'm guessing under 12 hours, and I'm feeling real lucky right now.
kullandığımız kalıp cümle anlaşılan o ki yalan söylemek yüzünün dağılmasından daha az acı verici tamam diyelim ki sana inandık hala bizim sorumuzu cevaplamadın emil'in öldüğü gece onla ne yapıyordun
that was a line that we would use whenever we had run-ins with angry feminists. Turns out that lying is a lot less painful than having your face smashed in. Okay, assume that we believe you.
Daha azını yapmanı beklemiyordum.
Well, I never expected anything less.
Biraz daha az yalan söyleyerek.
A little less lying.
Daha az kabus görüyor.
She's having less nightmares.
Daha az para işleri kolaylaştırdı mı yani?
Less money made things easier?
Ben olduğumdan daha az cazip bir şey olduğumu...
Of course, I'll be here. I'm all over this.
Belki biraz daha az yargılayıcı olsan.
Well, uh, maybe if you were a little less judgmental.
Sen ver, senden daha az çekinir.
You give'em to her. You're less threatening.
Daha az mı çekinir?
Less threatening?
Evet, senden daha az korkak.
Yeah, you're a lot less threatening.
Benim daha az salakça bir fikrim var.
Okay, I have a much less idiotic idea.
Düşünüyordum da belki saçını değiştiririz, Daha az İrlandalı bir isim veririz sana.
I was thinking maybe you'd be dying your hair, changing your name to something a little less Irish.
Bundan daha azı bahsedilmeye bile değmez.
Anything less is... not worth mentioning.
Erkek arkadaşına söyle, bir dahakine daha az yeşil bir yer seçsin.
Next time, tell your boyfriend to pick you up in something with a little less chrome.
Daha az sevebilir miydim dediğimde bu söz aklıma gelsin.
Just when I thought I couldn't like you any less (! )
Ortalığı daha az batırmalıydın.
Far less messy.
Araştırma iznimin daha çok saçma sapan televizyon programlarıyla ve daha az ölmekle geçeceğini düşünmüştüm.
I imagined my sabbatical would be more catching up on trash television and less dying.
Keşke öz annesinin daha az sorunu olsaydı, o zaman belki yardım ederdi.
If only his birth mother didn't have so many issues... maybe she could help.
Biraz daha az karışmasını söyle.
Tell her to tone it down a bit.
Meeks az daha minderin içinde boğuluyormuş.
Meeks almost suffocated inside that mat.
Azıcık daha bekle.
You're hogging him! Just a little more time.
684 ) \ fs36 } Senin "azıcık daha" na çok güvenilmez.
Just a teensy, weensy bit, all right?
LokSat'tan başarıyla sakladığımız ilişkimizi az daha annen yakalıyordu.
Manage to successfully hide our relationship from LokSat only to get outed by your mom.
bizim bundan daha azıyla cinayetleri çözüdüğümüzü düşünüyorum doğru fakat bu cinayet araştırması değil hayır bu merhumun kimliğni bulmamız gereken sıradan bir kaza supraorbital kenarlara göre kurban erkek her kimse bu kişi belli ki fakirmiş diyorum ki şu eski külüstere bak bu araç kazadan önce bile i şe yaramaz bir şeydi
Though, we have solved murders with less. True, but this is not a murder investigation. No, it's just your run-of-the-mill car crash where we need to find an ID.
Tayland'da az daha öldürülüyordun.
You almost got killed in Thailand.
Ve en azından on yıl daha olacak.
And it will be, at least for a decade more.
Beni bundan daha az kesin kanıtla suçladın.
You accuse me with evidence far less conclusive.
Orada az daha ölüyordun.
You almost died in that place.
Az daha arkadaş diyordun. Ne kadar şeker.
Aw, you almost said "friend." How sweet.
Bir şey daha var, az kalsın unutuyordum.
Oh, one more thing. I almost forgot.
Mümkün olan en az insanın ayak izi olduğundan hayvanlarımız esarete çok daha doğal bir şekilde uyum sağlayabiliyorlar.
By having a minimal human footprint, our animals can adapt to captivity much more naturally.
En azından hayvanlar biraz daha güvenilir ve evcilleştirilebilir.
At least animals are a bit more reliable and tame.
İlk gün çocuğun biri düşüp kafasını çarptı. Az daha ölüyordu.
First day there, this kid fell in, hit his head, almost died.
Evet ama az daha seni kaybediyordum.
Well, yeah, but I almost lost you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]