English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Daha mı

Daha mı translate English

184,893 parallel translation
Columbia buradan daha mı iyi?
Is Columbia better than here?
Ağabeyin gelene kadar ağabeyi daha fazla nöbetçiyi çağırdı Tanrım.
Your brother has called for more guards, Lord, until the metal comes.
Hayır, Tanrım, hiç on erkekten daha önce olmamıştı.
No, Lord, it has never been more than ten men.
Lord Odda'nın Wessex'i kurtarılacağı yazılmayacak ama anlatacağım hikaye - Hayatının birçoğunun hayatını kurtarmak için hayatını verdiğini ve Kral Alfred'in Wessex'in her zamankinden daha güçlü hale gelmesini sağladı.
It will not be written that the Lord 0dda saved Wessex... but that is the story I will tell - that he gave his life to save the lives of many... and ensured King Alfred of Wessex became more powerful than ever.
Bir yolculuk daha yapmayı düşünüyorsunuz diye endişeleniyorum efendim.
I'm worried you're thinking about taking another trip, sir.
Bir daha hiçbir şeye bakamayacağım.
I can't look at anything... ever again.
Daha sonra Lusitania anlatacağım.
I'll tell you about the Lusitania later.
Eh, böyle daha adil milyonlarca çünkü en, öyle umalım diğer tarafta, ve çok yakında hepsini kendi yolunu bulacaktır Bu boyuta kadar.
Well, let's hope so, because there are millions more just like it, on the other side, and very soon all of them will find their way through to this dimension.
Daha doğru dürüst özür bile dileyemedim.
- [Titus crying] I'm sorry I didn't get to apologize properly...
Bu kızlara hiç kulak asmamalıydım. Daha çocuklar.
I should never have listened to those girls.
Bu arada size benden daha çok yardım edebilecek birisi geldi.
Right, I have someone here who can help you more than me.
Ben senden çok daha iyiyim.
I'm way better than you.
- Bir dahakine kimin daha iyi olduğunu soralım.
- Let's ask who's better next time. - We should do that.
Grup güvertede ve "Tanrım Sana daha yakınım" ile ısınıyor.
The band is on deck and warming up nearer, my god, to thee.
Kendi başıma biraz daha araştırayım.
I'll do some digging on my own.
Böyle bir röportajı gerçekten daha önce yapmamış mıydık?
Didn't we already do one of these interviews?
Ben aslında bıçağa dokunmadım. Teknik olarak daha az vermem lazım.
It's just that I didn't actually touch the knife, so technically, I think I probably owe less.
Daha evvelki davranışlarım için özür dilerim.
Seriously, I'm sorry about being a d-wad earlier.
Bir kez daha söyle de pizzayı suratında parçalayım.
You say that one more time, I'm smushing that pizza in your face. What?
2016 yılındayız, daha iyi isimlerinin olacağını mı düşünüyorsun?
It's 2016... you think they'd come up with better names.
Sana daha fazla sormaya hakkım olmadığını biliyorum Jules.
I have no right to ask you to trust me anymore, but, Jules, I am.
Birkaç dakikaya daha ihtiyacımız var!
Gonna need a few more minutes!
Evet, seni bir daha asla gözümün önünden ayırmayacağım.
Yeah, I'm never letting you out of my sight again.
Daha sorularımız var.
We have more questions.
- Sana altın yıldız vereceğim ama buraya çok çok daha ciddi bir şey konuşmak için geldim.
You get a gold star for the digs, but I'm here to talk to you about something very, very serious.
Hazineyi bulduğumuzda üstünde çıkartma vinci olan daha büyük gemiler çağıracağım. Tamam.
When we find the treasure, I'll call for larger ships with retrieval cranes.
Bize daha büyük bir şamandıra lazım olacak.
- We're gonna need a bigger buoy. - Mm-hmm.
- Her ne kadar kusurlu olsam da tanışmamızdan öncesine göre hala daha iyi bir insanım senin sayende.
As flawed as I am, I'm still a better person than before we met, thanks to you.
Hayatımda daha önce duygusal gelişimimi önemseyen biri olmadı bana yardım etmek için değişik şeyler deneyecek biri.
I've never had anyone who cared about my emotional development before, someone who'd try different things to help me.
Sanırım bu daha fazla iğnelemeydi.
I think that was more sarcasm.
Biz de ekibin ve arkadaşlığımızın uğruna bir daha o oyunu oynamamaya karar verdik.
So we vowed never to play the game again for the sake of the team and our friendship.
Babana yardım için Hapishane'nin ağını hacklemeyi düşünüyorsan, bir daha düşün.
Hey, if you're thinking about hacking into the jail's network to help your father, think again.
Pekâlâ, bir kere kur bir daha bakma.
Okay, I'm done. All right, just set it and forget it.
Evet, o yerin farkındayım ama daha taze seçeneklerin olduğu bir mekân biliyorum.
Yes, I am aware of that spot, but I know a place with fresher options.
Yani bir masa oyunundan daha fazlası mıydı?
So it was more than a board game?
Ve keşke elimden daha fazlası gelebilseydi diyorum.
And I'm just wishing I could've done more.
Onun için hazırladığım plan çok daha kalıcı bir çözüm içeriyor.
My plan for her involves something much more permanent.
Hizmetlerimi sunmayı teklif etiğimde... aklımdaki şey tam olarak bu değildi. Tabii işaretleri yanlış okuyorsam ve... işler çok daha heyecanlı bir hale gelcekse o başka.
Can't say this is exactly what I had in mind when I offered my services, unless I'm misreading the signals and things are about to take a much more exciting turn.
Ama korkarım onun gözündeki değerimin... olduğundan fena halde daha fazla olduğunu düşünüyorsun.
Uh, but I'm afraid you may have grossly... overestimated my importance to her.
Sanırım daha iyi bir fikrin var.
Oh, well, I suppose you have a better idea.
Gerçekten benden daha iyi olduğuna mı inanıyorsun?
You really believe you're better than me.
Ben çok daha önemli şeyler için endişeleniyorum... Robin gibi.
I'm more worried about the things that really matter, like Robin.
Bu hafta sunacağımız birkaç tane daha iş var.
We got a couple more we'll pitch this week.
Tamam, diyelim ki bu olaya birkaç ay daha devam ettik şansımız yaver gitti ve bu adamlardan biri rasgele bir satış temsilcisi yani, bizimle çalışmayı kabul etti.
All right, let's say after a couple of months of this we get lucky and one of these guys, some trade rep, is willing to work with us.
Hayatımdaki berbat olan her şeyi onun daha iyi edeceğini umuyordum sanırım.
I think I was sort of hoping that with all of the garbage in my life that- - that he would make me feel better.
Ben Barış Gücü'ndeyken dünyayı dolaştım ve ölen çocuklar gördüm sırf yiyecek yeterli yemek yok diye, sırf daha hasat edilmeden ekinlerinin yarısını kaybettiler diye.
You know, when I, uh- - when I was in the Peace Corps, I traveled around and saw children dying because they didn't have enough to eat because half their crops were lost before they could be harvested.
Biriyle ilgili endişeye başladılar mı, bir daha durmazlar.
Once they start worrying about somebody, they never stop.
Dünyada benden daha mühim şeyler olduğunun farkına vardım.
I just realized, there are much more important things in the world than me.
Dahil olduğum başka bir mevzu daha var anlaşılan patronum o mevzudaki durumumu beni tutmak için kullanmış.
Turns out, there's this other thing that I'm involved with, and my boss kind of used my involvement with that to keep me on.
İki ya da üç hafta daha uğrayamayacağım.
I, uh... I won't be able to get back for another two or three weeks.
Galiba ben daha çok EST falan muhabbetlerini kastediyordum.
I guess I'm talking more about EST and everything.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]