Fren yap translate English
100 parallel translation
Fren yapınca, iyi idare etmek lazım.
You've gotta take up the tacks before you take up the carpet.
Ama makinist fren yapınca kablo koptu.
But the cable came off when the motorman put on the brakes.
Siz de ondan ani fren yapıp, şak diye durmasını bekliyorsunuz.
You expect him to jam on those brakes and stop like that.
Fren yap lanet olası!
Brake, damn it!
Fren yap!
Brake!
Fren yap, yoksa kötü olacak.
Damn it! Brake, or we'll be in the cabin.
Fren yap!
Freie!
- Fren yapıyorum.
- I'm putting the brake on.
Tamam.Fren yap!
Damn! All right. Brake it!
Fren yap!
Brake it!
Fren yap!
Stop!
Fren yap.
Brake.
Fren yap, devam etmek istemiyorum!
Brake, I don't want to go with you!
Fren yap! Fren yap!
Break!
Fren yap, Mişko!
Break Misko!
- Fren yapıyorum, altımızdan geçecek.
- I'll hit the brakes, he'll fly right by.
- Fren yapıyorum.
- I'll hit the brakes.
Fren yapıp durmayı göster bana.
Show me how to Brake and stop it.
Fren yap!
Hit the brakes!
Araba fren yapıyor. Altıncı atış ve öldürücü darbe.
But there may be a high level of iodine in the spinal fluid.
Beş saniye sonra fren yap.
Five more seconds... and stop.
" Fren yap Al.
Brakes, Al.
Derhal fren yap seni Miki Fare kılıklı boktan şey!
Brake now, you, Mickey Mouse piece of shit!
Fren yap!
Pull back! I can make it!
Fren yap!
Brakes!
Bunu yapmak için kanatlarını düşürmeleri ve iniş takımlarını açmaları gerekir. Tüneme yerlerine gelirken tam zamanında fren yapıp hava hızını kaybetmeleri gerekir.
To do that they have to lower their flaps, put down the undercarriage and put on their brakes so that they lose all air speed at the precise moment that they come alongside their perch.
Fren yap!
Put on the brake!
Fren Yap! Orası deniz.
It's the water.
Ondan sonra otobüs fren yapıyor.
Then the bus hit the brake.
Debriyaja bas, vitesi bosa al ve simdi fren yap!
Clutch, take out the gear, and now, break!
Dan, ıssız bir sokağa gir ve söylediğimde fren yap.
Dan, turn off to some quiet place and brake when I tell you.
Aldım ve fren yapıyorum.
Got them, braking.
Fren yap, Kenara çek!
Pull over to the curb.
Fren yap, Kenara çek!
Pull over to the curb!
Yumuşak fren yap.
You brake softly
Yavaşça fren yap.
Brake slowly
Yavaşça fren yap, sola dön.
Brake softly, turn left
Fren yap!
Brake...
"Çok hızlı kullanıyorsun," "fren yap."
"You're driving too fast," "there's a curb there."
Virajdan önce fren yapılır, dostum, çıkarken sürat arttırılır.
Brake before the curve, man, then accelerate out. It's simple physics.
Fren yap, sonra sağa keskin dönüş.
Break, then sharp right.
Koronosfer için fren yapıyor.
He's making a break for the coronasphere.
Fren yap öyleyse!
Well then, Brake!
Tek boynuzlu atlı kazak,.. ... tek boynuzlu atlı kalem kutusu, yapıştırmalar,.. ... bir tampon çıkartması, "Tek boynuzlu atlar için fren yaparım."
Unicorn sweatshirt, unicorn pencil case, bumper sticker, "I brake for unicorns!"
Fren yap, fren yap!
- Pull the brake, pull the brake.
Biraz fren yap evlat.
Pump your brakes, kid.
Fren yap. "
Great.
Fren yap Nick!
Oh, say can you see By the dawn's early light
Ama bir güvercine çarpmamak için fren yapınca motordaki yiyecekler oyuncakçının önündeki oyuncak ayılara döküldü.
Then splat went the food all over the stuffed bears for the toy drive.
- Ama fren yap.
- Yeah.
Demiryolları öyle olduğumu söyledi. Fren çizgileri hatalıydı- - Onlara söyledim bakım çok üstünkörü yapılıyordu.
The brake lines failed - I told them the maintenance was shoddy.
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapar 46
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapar 46