Yapmadım translate English
24,183 parallel translation
Hiçbir şey yapmadım.
I... I didn't do anything.
Ben pek bir şey yapmadım.
I-I didn't really do much.
"Eğer pazartesi günü intihar etmiş olursam emin ol bunu ben yapmadım"
If I show up dead on Monday, you know, it wasn't me.
Kasten yapmadım.
I didn't mean to...
Kasıtlı yapmadım.
I didn't do it on purpose.
Daha önce böyle bir şey yapmadım.
I've never done anything like this before.
Hissederek yapmadım.
I didn't feel it.
Onlarla hiçbir şey yapmadım ama isterseniz sonda söylemek için ücretsiz alabilirsiniz.
I've never done anything with them, but you can have them for free to sing at the end, if you like.
Birşey yapmadım ki.
I didn't do anything.
Ben yapmadım.
I didn't do it.
İntihal yapmadım.
I didn't plagiarize.
Ben hiçbir şey yapmadım.
Oh, I-I d... A-And I-and I am not.
Ona hiçbir şey yapmadım.
I never did anything to him.
Bunu ben yapmadım.
I didn't do this.
Senin için bir şey yapmadım demezsin.
Don't say I never did anything for you.
- Anlaşma yapmadım.
I didn't make a deal.
Bunu senin için, Libby için ya da başka biri için yapmadım.
I did not do this for you or Libby or anyone else.
O seks yaptı, ben hiçbir şey yapmadım.
She had sex, I didn't have anything.
Hayır, yapmadım.
- No, I haven't.
Ben işgüzarlık yapmadım.
I did not meddle!
Tanrım, çok uzun zamandır seks yapmadım.
Oh, God, I haven't had sex in so long.
Ben de benim işi yapmadım.
I haven't done my thing, either.
Bütün o arıları yuttuğu zaman, kendi babama bile yapmadım.
I mean, I wouldn't even do that for my own father when he swallowed all those bees.
- Ben bir şey yapmadım, Holden.
I didn't do anything, Holden.
- Ben öyle bir şey yapmadım.
- That's not what I was doing.
- Ben yapmadım.
- I didn't do that.
- Ben de yapmadım
- Well, I didn't.
Ama ben hiç bir şey yapmadım.
But I didn't do anything.
- Hayır, B, be, ben yapmadım.
- No, I-I-I didn't, I...
Beni suçladıkları şeyi yapmadım.
I didn't do what they accuse me of.
Ben yanlış bir şey yapmadım.
I haven't done anythingwrong.
Babana öyle bir şey yapmadım, Bayan Stone.
'I did nothing of the sort, Miss Stone.'
- Ben yanlış bir şey yapmadım.
- I haven't done anything wrong..
İkinci değerlendirmeni yıldızlı pekiyiyle geçmişsin. - Yapmadım ki...
You passed the second assessment with flying colors.
Günlerdir seks yapmadım.
I haven't had sex in days.
Yapmadım öyle bir şey!
! I didn't!
Gizlilik, kaynaklarımızı korumada yada,... ulusal güvenlik konularında hala başvurduğumuz birşey. Ancak gizliliğe başvururken onu bir bahane,... olarak kullanmamalısınız, yapmanız gerektiğini bildiğiniz,... ama yapmadığınız birşey için mesela.
Secrecy is still justifiable in certain cases to protect sources or to protect national security but when we deal with secrecy, don't hide behind it to use as an excuse to not disclose something properly that you know should be
Bütün işi ben yapmadığım zaman nefesin kesiliyor.
You get short of breath when I'm not doing all the work.
İş birliği yapmadığımızı mı ima ediyorsun?
Are you suggesting that we're not cooperating?
Yumurtaya mı? Yok artık, yapmadın bunu.
No, you did not.
- Yapmadım.
I didn't steal.
Sanırım bu dertleri başına sarmak için hiçbir şey yapmadın.
So, I'm guessing you had nothing to do with bringing it on yourself.
Hiç yapmadın mı?
- You never done that?
Öyle yerlere gitmek yapmadığım üç şeyden biri.
Fancy restaurants are one of the three things I don't do.
Modern hayatta şahsen yapmadığımız şirketlerden tedarik ettiğimiz çok şey var. O programları izlemeyiz.
You know, there are lots of things in modern life we no longer do for ourselves, that we've outsourced to corporations, and we don't watch TV about it.
Kardeşimin anlaması gereken şey, babamızla birlikte Kuzey Lauderdale'de ihtiyarlara ev ipotek ettirme sahtekarlığı yapmadığımız.
No, what my brother needs to realize is we're not running reverse-mortgage scams on retirees in North Lauderdale with our dad.
Dedektif, DNA testi yapıp yapmadığımızı sordu.
That detective asked about a DNA test.
Alice, bizi yapmadığımız şeylerle suçladı bu bizim lehimize oldu. - Nasıl?
You know, Alice accused us of something that we didn't do, so that works to our advantage.
Hata yapmadığımızdan emin olmalıyım.
I need to make sure that we...
Şunu açıklığa kavuşturalım, bunu senin yapmadığını mı söylüyorsun?
Let me get this straight. Are you saying you didn't do this?
Ama seni bu işin dışında tuttum Marco. Onu ben yapmadım.
But...
yapmadım mı 16
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapmamalıydın 32
yapma bunu 151
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapma bunu 151
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28