English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ G ] / Gelecekte

Gelecekte translate English

3,858 parallel translation
Lütfen bana gelecekte nasıl ele alacağınızı söyleyin.
Please tell me how you will handle it in the future.
Gelecekte söyleyecek herhangi bir şeyin olduğu zaman bana gel.
Come to me any time if you have anything to say in the future.
Bu imkansız değil, bu yüzden... gelecekte bir daha hiç yavaş ya da devamsız kalma.
It isn't impossible so... don't ever be tardy or absent in the future.
Buranın dışındaki dünya ve gelecekte yaşayacağın hayat çok daha önemli.
The world outside this place and the life that you're gonna live is so much bigger than this.
Beraat ettiğinize göre, Başkan Adam West'i gelecekte neler bekliyor?
Now that you've been acquitted, what does the future hold for Mayor Adam West?
Gelecekte!
In the future!
Ancak çok yakın bir gelecekte size daha önce çıplak gözle göremediğiniz ışık dizilerini gösterebiliyor olacağım.
Platonic. But within the very near future, I'll be able to offer you the ability to see into a spectrum never before seen by the naked eye.
Eskiden bu evde yaşamış aileler ve masonlar gelecekte ortaya çıktı.
The families and masons who formerly lived in this house appeared in the future.
Böyle bir yaklaşım gelecekte yaşanacak terörizmi bitirmez.
With that kind approach, we won't be able to stop future terrorism.
Yakın gelecekte bir terfi hissediyorum.
I sense a promotion in the near future.
Zor bir karar verme aşamasında olduğunun farkındayım ama gelecekte... - Evet.
So, I understand you having to make the hard decisions, but in the future, mm-hmm.
Bart Simpson, gelecekte seni neyin beklediğini bilmiyorum...
Bart Simpson, I don't know what the future holds for you...
Gelecekte, Öğretmen Kang Se Chan'ın sınıfı, izler
In the future, in Teacher Kang Se Chan's class, follow
Bu yavruyu gelecekte nelerin beklediğini kimse bilmiyor.
Nobody knows... what the future has in store for this little calf.
Bu yavruyu gelecekte nelerin beklediğini kimse bilmiyor.
No one knows what the future holds for this little creature.
Gelecekte daha az feci şeyler yapmaya çalış.
Just focus on trying to make the future less disastrous.
Gelecekte bundan kurtulabiliriz umarım.
I hope we can avoid this in the future.
Uzak, çok uzak gelecekte...
In the distant future or perhaps in the distant past...
Ama gelecekte olacak.
But it's the future.
Lizzie, gelecekte Kraliçe olacağımı bana siz söylediniz. Ne...
Wha...
- Ve sen, gelecekte çocuk sahibi olmaya - karar verene kadar - dondurulmuş olarak kalacak.
And they will stay frozen until such time that you are ready to have children at some point in the future.
Sırf biz şu anda zamana yolculuk yapamıyoruz diye gelecekte yapılamayacak anlamına gelmez.
Just because we can't travel through time right now doesn't mean that we can't do it in the future.
.. ve gelecekte onunla, konserde çalmak zorundasın!
.. and in the future, you have to play it in concerts!
- Gelecekte karışıklığı önlemek için!
- To avoid future complications!
Gelecekte nasıl bir karışıklık olsun istiyorsun?
What future complications would pop up?
Onun yerine, gelecekte ne yapacağına karar verememiş genç bir delikanlıyla olan söyleşimi izlemenizi istiyorum.
Instead, I'd like you to watch as I converse with a young man who's wondering what to do with his life.
Gelecekte.
- In the future.
Kendim için gelecekte yepyeni bir kariyer görüyorum.
Oh. Yeah, I see a whole new future career for my myself.
Yakın bir gelecekte, en azından.
Not for the foreseeable future, anyway.
Eminim gelecekte bir evlenme teklifi olacak.
I'm sure there's a proposal in your future.
Bak gelecekte bundan sonra şöyle olacak.
So here is what it means going forward.
Alman ordusuna yapılan bu tür korkakça saldırıların sonu şimdi olduğu gibi, gelecekte de bu tür suçlu ve hain çetelerden alınan intikamlarla gelecektir.
Each and every cowardly attack on soldiers of the german Wehrmacht by criminal and malicious gangs will also in the future be met with relentless retaliation.
Gelecekte belki.
In the future, maybe.
Geçen gün bir falcıyla karşılaşmıştım. Bana yakın gelecekte birisiyle tanışacağımı söyledi.
Recently I saw a fortune teller, she said I'd fall in love with someone in the near future.
Eğer yakalarsak, hem o insanı, hem de Moriarty'nin gelecekte incitmek istediği başka kim varsa, onu kurtarabiliriz.
Which will mean we save that person and anyone else Moriarty intends to victimize in the future.
Gallifrey'i yok edersen gelecekte olacağın kişiler.
They're what you become, if you destroy Gallifrey.
Gelecekte bundan sık sık oluyor mu?
- Is there a lot of this in the future?
- Gelecekte olacağın adamları gördün.
- You've seen the men you will become.
Bu yerin gelecekte Artur'un Efsanesi gibi bir şeye dönüşeceğini hayal bile edemiyorum. - Bana böyle bir yer söyle.
You know it's like, you can't imagine this place is gonna be the stuff of legend, like the Arthurian legend in years to come.
Gelecekte, Çavuş Drake'e hizmet ettiğinizi Bilerek kendiniz için..
In the future, you will do Sergeant Drake the service of knowing what is best for you.
Demek gelecekte Cybertron'daki yaşamı bu sağlayacak?
That's the future of life on Cybertron, huh?
Neyse ki, artık ait oldukları yere, çöle geri döndüler. Antiloplar, gelecekte de bu yüce kum denizinin yaşayan sembolü olarak kalmaya devam edecekler.
Hopefully, now that they have returned to the desert where they belong, oryx will remain the living emblem of this mighty sea of sand long into the future.
Gelecekte, 250 milyon yıl sonra bütün kıtaların tekrar tek bir kıtada birleşeceği ve merkezinde Avrasya'nın olacağı düşünülüyor.
It's thought that 250 million years in the future all of those continents will once again be joined together as one, with Eurasia right at the heart of it.
Gelecekte parmağın için pohpohlayıcı bir duruşu olacak mıydı nereden bileceksin ki?
- HOW ELSE WILL YOU KNOW FOR THE FUTURE IF IT'S A FLATTERING STYLE FOR YOUR FINGER?
Gelecekte, Bay Grayson'un güvenini, cömertliğinden bahsetmiyorum bile hakkını vermek için çaba sarf edersen sevinirim iş görüşmeleri esnasında tam dikkatini vererek buna başlayabilirsin.
In future, I'd appreciate it if you tried to earn Mr. Grayson's trust, not to mention generosity, and I'd start by sharing your undivided attention during business meetings.
Vereceği yumurtanın, gelecekte benim torunum olacağı gerçeğini bir dakikalığına kenara bırakalım.
Let's put aside for the moment that this egg will become my grandchild.
Uzun lafın kısası, gelecekte bu madalyonun düğünümdeki "eski eşyam" olacağına kendi kendime söz vermiştim.
Long story short, I promised my future self the locket would be my "something old" at my wedding.
Gelecekte güzel olmayacak mıyım?
In the future, I'm not pretty?
Gelecekte evet, konuşacağım.
In the future, yes, I will.
Ama gelecekte başka bir yalan istemiyorum.
But in the future, there can be no more lies.
Gelecekte mi?
In the future?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]