Haber yok translate English
1,906 parallel translation
Picot'dan haber yok mu?
No news from Picot?
Kedinizden haber yok.
NO SIGN OF YOUR CAT.
Hiç bir haber yok.
There is no word.
Diğer tapınaklardan hiç haber yok.
" No word from the other temples.
Hayır daha haber yok.
No, nothing yet.
" Onun Lonnie'den haber yok, fakat ona bahsetmek zorundayım.
" He doesn't know about Lonnie, but I have to tell him.
Haber yok, hiçbir şey!
Nothing.
- Haber yok.
What can I do?
O zamandan beri ondan haber yok.
Later on there was no news of her.
Tina'dan haber yok.
THERE'S STILL NO SIGN OF TINA.
Hala kocandan haber yok mu?
Still no word from your husband?
Ortadan kaybolalı beş saat oldu ve halen bir haber yok.
He vanished five hours ago and we've heard nothing from him since.
Kötü haber yok.
You're such a cynic.
Daha bir haber yok.
Nothing yet.
- Bir haber yok.
- No, nothing yet.
- Ondan hala haber yok.
There's still no sign of her.
Hala haber yok, ama bana ümidimi yitirmemem gerektiğini öğrettin.
Still no news, but you've taught me never to give up hope.
Hala haber yok mu? Onyedinci kez..
- You still haven't heard from him?
Chuck'tan hala bir haber yok mu?
So there's still no word from Chuck?
Jodrell Bank'dan haber yok, ama yine de hazırlanıyoruz.
Nothing from Jodrell Bank, but we might as well get ready.
- O zamandan beri haber yok mu?
- And no news since?
Henüz Chibs'den haber yok.
No news on Chibs yet.
Haber yok mu? Neden bahsediyorsunuz?
What are you talking about?
5 hafta önce esrarengiz biçimde ortadan kaybolan Yannick Bérubé'den hala bir haber yok.
Still no news of Yannick Bérubé, the 22-year-old who disappeared mysteriously five weeks ago.
Onu bırakan memurdan hâlâ bir haber yok.
Still no news from the officer who dropped him off.
Bir haber yok, efendimiz, ama dünya düzeldi diyorlar.
None, my lord, but that the world's grown honest.
Üzgünüm.İyi haber yok.
I ran everything again.
Sonuç olarak hiç haber yok mu?
So, basically you have no news?
- Çocuktan haber yok mu? Hayır.
And still no word on the lad?
- Bombadan beri Ondan bir haber yok.
- Haven't heard from her since the bomb.
Hala haber yok mu?
Episode 1 3 You haven't heard from him yet?
Ajan Frost veya Bagwell'den haber yok.
No word from Agent Frost or Bagwell.
Ondan hiç haber yok. Bu yüzden söylentiler çıktı.
There has been no news about him, so there are rumors.
Flaş haber, küçük memeli, Kral Julien günü diye bir şey yok.
Newsflash, lower mammal, there's no such thing as King Julien day
Leullet'den hala haber yok mu?
Still no news of this Leullet?
Bu harika haber. Şu anda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
That's great news.
- Yok bir şey. Ne haber?
what's up?
Haber yok.
No, he's probably halfway across the world
İyi haber, Samanyolu'na yönelmiş başka bir Wraith gemisi yok.
Well, the good news is there's no indication of any other Wraith ships heading for the Milky Way.
İyi haber ise, bundan başka bir şey yok.
So instead of a protective ghost,
İyi haber, bu adamların hiçbirinin geçmişinde şiddet yok.
Good news : none of these guys has a history of violence.
Ondan henüz bir haber yok.
No news on her yet.
Büyük haber falan yok.
There is no big news.
- İyi haber şu, artık DNA test sonucunu beklememize gerek yok.
The good news is we don't have to wait for the DNA tests.
Hayır, orada bir şey yok, bütün haber kanallarını zapladım kimse bir şey söylemiyor.
No, there's nothing, I've been flicking through the news channels, no-one's saying anything...
Gerek yok, görevliye haber vermiştim.
There's no need. I've already indormed the groundsman.
Shell'in eski başkanının söylediklerini okumamız gerek ; haftasonuna doğru.. dünya üretimi zirve yapmaya başlamışken bir varil petrol fiyatının 150 dolara çıkması, bütün ekonomisi ve hatta bahstmeye bile gerek yok, tüm... yaşam koşulları petrol üzerine kurulu bir ülke için... hiç iyi bir haber değil.
You might read the ex-chairman of Shell that said over weekend that oil can hit over 150 dollars a barrel as world production begins to peak, not really good news for a country whose entire economy, not to mention its entire way of life,
Omnitrix'e haber vermekten başka şansımız yok.
I have to put my faith in the Omnitrix.
Washington'a haber verin hedef yok edildi.
Washington dialing up the target is hit.
Senden haber alamayınca merak etmişlerdir... Onlara söyleyecek bir şeyim yok da ondan.
they said that they haven't heard from you... got nothing to say to them.
Haber yok mu?
No news?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65