Haberci translate English
669 parallel translation
Haberci köpek yaralandı.
Messenger dog was wounded.
Bir haberci az önce bu mesajı getirdi.
A messenger brought this a little while ago.
Kötülüğün haberci kuşu.
Bird of the ill omen.
Konttan bir haberci bekliyor, efendim.
A messenger from the count is waiting, sir.
Emir sana gizli mesajlar iletmek için şimdiye dek iki defa haberci göndermiş.
And yet Amir has twice sent couriers to you with confidential messages.
- Haberci gönderebilirim.
I can send a runner.
Oradan kutsal bir haberci gibi mi görünüyorum?
Hey, do I look like a heavenly messenger to you?
- Haberci çocuklar.
- Messenger boys.
O haberci çok içmemişti. Adam öldürüldü.
That messenger boy didn't drink too much, he was murdered.
Haberci Melekler
The herald angels sing
Şu alımlı, görkemli yüze bak bir. Mars'ın gözleri bu gözler, kükrerken savaşta. Çevik Hermes, haberci, böyle dururdu göklere yakın bir tepenin başında.
See what a grace was seated on this brow - an eye like Mars, to threaten and command, a stature like the herald Mercury new lighted on a heaven-kissing hill.
Kanı akmayacak! Haberci!
No drop of his blood shall be shed.
Edo'dan gelen haberci cevabını bekliyor.
The messenger is waiting.
Haberci, cariye olacak bir kızla Kyoto'dan döndü.
Your Ladyship, Isobe has returned from Kyo with a suitable concubine.
Evet. Şimdi Lord olan o. Ve haberci onun seninle aynı evde yaşamak istediğini söyledi.
He has become the Lord and he wishes to care for you as his true mother
Trampetçi, borazancı ve haberci... 15 yaşını geçenleri o işlere alıyorlar.
Drummer, bugler, dispatch runner... They take them now if they pass for 15. He'd pass.
Haberci kuşlarım var.
Special carrier pigeon.
- Bir haberci geldi...
- A messenger has arrived saying...
Paris'in son fotoğrafı, sürgündeki Fransız hükümetinin eline geçince, akıllarına, jetleri haberci olarak kullanma fikri geldi.
When the last wire photo out of Paris reached the exiled French Cabinet, they hit upon the idea of using jets as couriers.
Bir haberci "Toko-Ri'deki köprüleri vurdular!" diyecek.
A messenger will say, "They've knocked out the bridges at Toko-Ri!"
Bir haberci gönderirim. Tekne birkaç gün içinde gelir.
I'll send runners downriver, the boat'll be back for you in a few weeks.
Kyoto'ya haberci gönderin.
Dispatch a courier to Kyoto.
Benden haberci istedi ve ben de vereceğimi söyledim.
The man said he wanted communicators, and I said he'd have them.
- Hamar, Firavun'a bir haberci yolladı.
- Hamar sent a messenger to Pharaoh.
Nöbetçi onbaºisi, haberci atli yaklaºiyor.
Corporal of the guard, dispatch rider approaching!
- Bir haberci gönderemez misiniz?
Couldn't you send a messenger?
Efendim. Hakandan bir haberci.
Lord, an envoy from Wang Khan.
Dur, haberci.
Wait, herald.
Willie Amcan Casus Dergisi'nden düğününü çekmek için bir fotoğrafçı ve haberci ağırlamamızı istiyor.
Your Uncle Willie wants us to have a photographer and reporter from SPY magazine cover your wedding.
Birinci kaleden bir haberci geldi.
A messenger from the First Fortress.
Valiyi uyarmak için bir haberci gönderilmişti.
A messenger was sent to warn the Governor.
Hey haberci!
Ahoy, messenger!
Eski köyümden bir haberci geldi.
A messenger came from my old village.
Seni görmeye gelen haberci benim kardeşimdi.
The messenger who came to see you was my brother.
Ben haberci olmaya gelmedim.
I didn't come to be a messenger.
Haberci!
Messenger!
Bu yüzden, büyüklerimiz... Edo'daki Lordumuza bir haberci gönderdi. Lordumuz, tedbir için valinin gözaltına alınmasına karar verdi.
Therefore, the elders have sent a messenger to Edo for instructions and detained the chamberlain as a precaution.
Öteki taraftan gelen, gizemli, kanatlı bir haberci misin?
Are you some dark, winged messenger from beyond?
Bir haberci. Canterbury'den. Çocuklarına dayılanmaktan vakit ayırabilirsen tabii.
A messenger from Canterbury if you can spare the time from bullying your children.
Haberci mi?
Messenger?
Niye haberci gönderdin?
Why did you send a messenger?
Niye haberci yolladın?
Why did you send a messenger?
Haber bırakan küçük haberci.
The little man with the message who left the message.
- Bir haberci size bıraktı.
- A messenger brought this for you.
Başkomutanlıktan haberci getirdi.
Runner brought this from headquarters.
Haberci şu mesajı derhal ilet.
Messenger, take down this message for immediate transmission.
Haberci iyi birine benziyordu.
That messenger seemed like a real nice man.
Kanatlı haberci geldi.
Here's winged Mercury.
Oradaki Roma valisine bir haberci gönderin.
Send a messenger there to the Roman governor.
Capernaum'dan bir haberci geldi.
A messenger from Capernaum.
Capernaum'daki iki haberci de aynı şeyi ilettiler.
Two messengers from Capernaum both report the same.
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberler iyi 80
haberim yok 19
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberler iyi 80
haberim yok 19