English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Hayırdır

Hayırdır translate English

2,772 parallel translation
Hayırdır?
WHAT IS IT?
Hayırdır Bingham?
WHAT IS IT, BINGHAM?
- Hayırdır?
What's up?
Hayırdır, artık eski mahallene uğramaz oldun?
What, you don't come around the old neighborhood anymore?
Hey, hayırdır ne oluyor?
Hey, you called. What's going on?
Hayırdır, bir şeyler mi var?
Got something going?
Oppa, hayırdır?
Oppa? What's up?
Hayırdır inşallah. Bu kız ne yaptı ya?
What has she done'?
Hayırdır?
What's up?
Hayırdır?
What's wrong?
Hayırdır millet?
What's up, everybody?
- Hayırdır?
- Hot tip?
- Hayırdır
- What's the occasion?
Hayırdır?
Why?
- Fazla değil, hayırdır?
Not far, why?
Hayırdır?
What brings you guys by?
Hayırdır, niçin aradın?
Why'd you call?
Hayırdır?
- Okay. What's going on?
Hayırdır?
So what's going on?
Son kararım, hayırdır!
So my final decision is a NO!
Hayırdır? - Döndün mü?
What's going on?
- Hayırdır Sevim Hanım?
So I thought he must be here. What's up, Miss Sevim?
- Evet. Ama önce Hank'le konuşmalıyım. - Hayırdır?
But I've got to talk to Hank first.
Hayırdır?
What is it?
Hayırdır Bingham?
What is it, Bingham?
Hayır, bağırıp çağırdığın.
- Oliver.
Hayır, üç yaşındaki yeğenimi aradım ve o kırdı.
No, I called up my three-year-old nephew and he broke it.
Hayır, ben Lemond Bishop ile konuştum o da baskısını arttırdı.
No, I talk to Lemond Bishop and it turns up the heat.
Hayır, düşünsene... Hep bir yerleri yaralanırdı.
No, come to think of it, he was always getting hurt.
Hayır sana hız kazandırdı.
'No, it could give you a fast...
Hayır, bırakmaya hazırdım ama sonra Lexie bana âşık olduğunu söyledi.
No, I was all ready to, but then Lexie... oh, she told me she was in love with me.
Hayırdır?
We don't know where she is.
- Hayır, geçen yaz Westfield'ı araştırdı.
No, he ccked into Westfield last summer.
Hayır ama cinayet işlemek... Bu suçtur ve cezası ağırdır.
No, but murder... that's a crime and it's not a misdemeanor.
- Sanırım karıştırdın. - Hayır karıştırmadım.
- I think you got that backwards.
Güneş'in durağan olduğunu düşünerek kendimizi kandırdık. Onu hayır sever bir arkadaşımız olarak düşündük.
We're lulled into thinking that the Sun is static, it's benevolent, and is our friend.
Kapıyı tekmelediğinde beni köşeye sıkıştırdı. Hayır.
He painted me into a corner the minute he kicked down that door.
Hayır adamı araştırdık, park biletinden başka bir şey çıkmadı. Ona bir bakın.
I mean we did a thorough check on the guy not so much as a parking ticket came up.
- Hayır, araştırdım.
- No, I looked it up.
Hayır. Bir işler karıştırdığını mı düşünüyorsun?
What do you suppose he's up to?
- Hayır, hayır, kapının camlarını kırdım.
I'm fine. No, no, no, I-I broke your door.
Hayır, epeyce bir uğraştırdı.
No, it was a hell of a struggle.
Hayırdır?
what's up?
Hayır, bu olaya dahil olmam için beni kandırdın.
No, you just tricked me into it.
- Hayır, işleri ben batırdım.
No! I screwed up.
Hayır. Sadece senin fikrinmiş gibi düşünmeni sağladım ve seni kandırdım.
No, I either caved or I tricked you into thinking that it was your idea.
Hayır, ama gereksiz yere alarmı çalıştırdığın için işlem başlatabilriiz.
No, but we can follow mis... for pulling the alarm.
Müdür beni mi çağırdı? Hayır, ben çağırdım.
The principal wanted to see me?
Hayır. Ama Annie'yi kaçırdı.
No, the bounty hunter took Annie.
Hayır o parmağını kırdı.
No, she broke her toe.
Hayırdır?
What the hell is going on?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]