English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Her şeyi biliyorsun

Her şeyi biliyorsun translate English

893 parallel translation
Her şeyi biliyorsun.
You knew everything.
Artık her şeyi biliyorsun.
Die! Now you know everything.
Vay canına, sen de her şeyi biliyorsun.
Blimey, you know everything, you do.
Her şeyi biliyorsun, değil mi?
You seem to know all about it, eh?
Sen her şeyi biliyorsun sanmıştım!
I thought you already knew everything I did.
Onların kim oldukları hariç işine yarayacak her şeyi biliyorsun.
You know everything about the job except who they were.
Helene sana her şeyi söyledi, artık her şeyi biliyorsun.
Hélène has told you everything, and now that you know -
- Her şeyi biliyorsun, değil mi?
- You know everything, don't you?
Her şeyi biliyorsun.
You know everything.
Hakkındaki her şeyi biliyorsun değil mi?
You know all about him, don't you?
Artık her şeyi biliyorsun.
Well, now you know.
Her zaman her şeyi biliyorsun.
You ought to go on Information Please.
Artık her şeyi biliyorsun.
And now he knows everything.
Erkeklerle ilgili her şeyi biliyorsun, değil mi?
You know a lot about men, don't you?
Atlar hakkında her şeyi biliyorsun.
You know everything about horses.
Her şeyi biliyorsun, değil mi?
You know all about it, don't you?
Ne de olsa her şeyi biliyorsun.
You know it all anyway.
En kısa sürede yerleşiyorsunuz - Oh, Doğu hakkında her şeyi biliyorsun.
You get stationed out here for a while - Oh, you know all about the East.
Yaptığım her şeyi biliyorsun.
You know everything I do.
Sanırım hakkımda bilmen gereken her şeyi biliyorsun Slater.
I guess you know all you have to know about me, Slater.
- Her şeyi biliyorsun.
- You've heard everything.
Her şeyi biliyorsun, değil mi?
You know everything, don't you?
Evet, sen her şeyi biliyorsun.
Ja, you know everything.
Madem her şeyi biliyorsun, bir mucize göster bakalım.
If you know everything, then, however, you accomplish a miracle.
- Her şeyi biliyorsun, değil mi?
don't you? - What?
Zaten benim hakkımda her şeyi biliyorsun.
You already know everything about me.
Bilmen gereken her şeyi biliyorsun.
You know all you need to know.
Her şeyi biliyorsun.
Yes, thank you, I know that.
Sen zaten her şeyi biliyorsun.
I forget you know everything.
Her şeyi bir tek sen mi biliyorsun?
Nobody knows anything but you.
Bu şehirdeki hemen hemen her şeyi benim yönettiğimi de biliyorsun. Bailey İnşaat ve Kredi Birliği hariç.
You know, also, that for a number of years I've been trying to get control of it.
Her şeyi yapardım biliyorsun.
You know I'd do anything.
Prov, sen her şeyi çok iyi biliyorsun.
Prov, you know everything very well.
Sen her şeyi çok iyi biliyorsun.
You know everything very well.
- Her şeyi de biliyorsun.
You know everything too.
Adil bir şekilde yargılanman için elimden gelen her şeyi yapacağımı biliyorsun.
I think you know that I'll do everything I can to see that you get a fair break.
Nasıl yapılır biliyorsun. Sen her şeyi bilirsin.
You know how, you know everything.
İyi biliyorsun ki senin için her şeyi yaparım.
You know very well that I'd do anything for... you.
Burada istediğin her şeyi yapabileceğini biliyorsun.
You know you can do whatever you want to here.
Biliyorsun ki George her şeyi abartır.
You know how George exaggerates everything.
O şirket için her şeyi yapar, bunu biliyorsun.
He'd do anything for the company, you know that.
İhtiyacın olan her şeyi alabileceğini biliyorsun.
You know you can have anything you need.
Biliyorsun, Marcella da dün gece aynı şeyi söylemişti. onu uyutmadan biraz önce.
You know, Marcella said the very same thing last night just before I put her to sleep.
Biliyorsun, sanırım biz ikimiz çok aptalız, olmayan her türden şeyi hayalliyoruz.
You know, I think we're two very stupid people imagining all sorts of things that don't exist.
Hey, Cowley, her şeyi biliyorsun.
Who's our ambassador to New York?
Biliyorsun her şeyi kontrol etmiştim.
You know I checked everything.
Hayır, Jim biliyorsun. Catherine her şeyi sonuna kadar götürür.
No, Catherine never does anything halfway.
Onun bildiği her şeyi sen de biliyorsun.
You know everything he knows.
Bob, biliyorsun ki her şeyi yaparım.
Bob, you know I'd do anything.
Her şeyi yanlış biliyorsun.
You've got it aΙΙ wrong.
Thomas Becket'e duyduğum kin, ve senin onu kıskanman... Biliyorsun, Tanrı her şeyi bilir.
Of my hatred of Thomas Becket and your envy of him, he knows all there is to know.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]