Herşey için translate English
1,738 parallel translation
Umarım yaşadığımız herşey için minnettar olurlar.
I hope they can appreciate everything we've been through.
Bu dünyadaki herşey için doğrudur.
That holds true for everything in this world.
Teşekkür... Herşey için teşekkürler. Hey, bekle.
I can... wait!
İnce derileri hala onları su kenarıyla sınırlar fakat onlar artık geniş çeneleriyle daha güçlü avcılardır, ve menzillerinde gezinen herşey için pususuya yatmış hazır beklemekteler.
Their thin skin still restrict them to the water's edge, but they're now powerful predators with a devastating pair of jaws, ready to ambush anything that wanders within reach.
Ben herkese herşey için söz verebilirdim.
I would have promised anybody anything.
Herşey için sağol.
For all of it.
Frank, olacak herşey için hazırım seni seviyorum
Frank, I'm really proud of you. - I love you. - I love you too.
Herşey için sağolun.
Thanks for everything.
Herşey için beni suçluyor ve bu yüzden beni cezalandırdı
She wants me to blame. And she wants to punish me.
Herşey için.
Everything.
Herşey için beni suçladı.
He blamed me for everything.
- Herşey için teşekkürler.
- Thank you for everything. - Good.
Pekâlâ, bak, buraya gelip aramızda olan herşey için gerçekten kötü hissettiğimi söylemek istedim.
All right, look, I wanted to come by here and tell you that I feel really bad about everything that's happened between us.
Hoşçakalın, Bay Brennan, ve herşey için sağolun
Goodbye, Mr. Brennan, and thanks for everything.
- Herşey için teşekkürler.
- Thank you for everything.
Yaptığınız herşey için.
For everything that you did.
Neredeyse herşey için babacan bir figür bulmamız gerekliydi.
We needed a father figure for almost everything.
Cinsellik hakkında yalan söylüyoruz, çünkü herşey için yalan söylemek üzere eğitildik.
We lie about human sexuality, because we're taught to lie about everything.
Sanki bazılarının herşey için bir yanıtı olması ve diğer herkesin de her yaptığının yanlış olması gibiydi.
It was like when some people know that they have the answer to everything and everybody else is... is... is... is totally wrong.
Herşey için teşekkürler Fuad.
Thank you, Fuad, for everything.
Bunu için ve geri kalan herşey için teşekkürler.
Thank you for this, and for all the rest.
- Herşey için teşekkürler.
- Thanks for everything.
Doğumgününde, ve o da herşey için Greg'i suçluyor.
The day of his birthday, and she blames Greg for it all.
Rikke Marlene Bjerre 1972 - 2002 Herşey için teşekkürler.
Rikke Marlene Bjerre 1972 - 2002 Thank you for everything
Julie Hvidtoft 1973 - 2004 Herşey için teşekkürler
Julie Hvidtoft 1973 - 2004 Thank you fo everything
Rikke Marlene Bjerre 1972 - 2002 Herşey için teşekkürler
Rikke Marlene Bjerre 1972 - 2002 Thank you for everything
Julie'nin vefaat duyurusuna "Herşey için teşekkürler" yazılmasını isteyen o.
He's the one who wanted to put "Thanks for everything" in Julie's death announcement.
GRETHE HARALD JENSEN 1927 / 1923 - 1998 Herşey için teşekkürler.
GRETHE HARALD JENSEN 1927 / 1923 - 1998 Thank you for everything
Herşey için üzgünüm...
I mean... I'm sorry about everything...
Herşey için teşekkürler.
Thanks for everything.
- Leda, benim için yaptığın herşey...
- Leda, everything you've done for me -
iyi, belli ki, herşey bulunmuş pekala, bu yemek takımı için ne düşünüyorsun?
All right, it's official. Everything's been thought of! All right, what do you think of this fork?
Pekala çocuklar, Ayı gösterme ve çukur açma için gerekli herşey tamammı bakalım.
Okay, you guys, let's see if I have everything I need for the moon'n'trench.
Tamam, Michaelın kaydı için herşey bu kadar mı?
Okay, so this is all the stuff we need to sign Michael in?
Hey, herşey senin için, bitanem.
Hey, anything for you, pumpkin.
Senin için de herşey kötüye gidecek.
That goes for you too, dipshit.
Seyahat yapmamız için herşey hazırlandı
And then we go to Brazil.
Senin için herşey tamam mı?
Good enough for you?
Herşey için çok teşekkürler.
- Thanks again for having me.
Ama benim ve Charles için herşey ilginç.
Charles and I are interested in everything.
Herşey onun için yeni olmalı.
Everything should be new for her.
Benim için herşey siyahtı ama öğretmenim bana siyahın yeni anlamını öğretti.
For me everything was BLACK But my teacher taught me the new meaning of Black
Öğretmek benim için herşey.
Teaching means everything to me.
- iyi iyi yakında güveneceksin o zaman ben senin için meyveler, sebzeler, pizzalar getireceğim... herşey senin için!
Please, please, please...
Bıldırcın avı için herşey hazır!
Everything's ready for the quail hunt!
Sack, seni her zaman sevmişimdir bu yüzden hikâyelerine katlandım et ve su samuru hikâyelerin ve herşey iyi görünüyordu çünkü kızımı mutlu ediyor görünüyordun ve benim için en önemlisi de buydu.
Sack, I've always liked you so I put up with your stories about scallops and otters and it's all good because you seemed to make her happy and that's what matters to me most.
Dostum, o benim için herşey demek.
She means everything to me, mate.
Herşey bunun için değil mi?
What's everything ultimately for?
Herşey için sağol.
Thanks for everything.
Freddy için herşey oyundur.
To Freddy, everything is a game.
Herşey senin için daha anlaşılır hale gelecek.
It will all become clearer to you.
herşey için teşekkürler 44
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
herşey 150
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
herşey 150
herşey yolunda mı 236
herşey iyi olacak 43
herşey tamam 39
herşeyi 155
herşey yolunda 454
herşey bitti 79
herşey iyi 21
herşeyi yaparım 20
herşeye rağmen 30
herşey olabilir 27
herşey iyi olacak 43
herşey tamam 39
herşeyi 155
herşey yolunda 454
herşey bitti 79
herşey iyi 21
herşeyi yaparım 20
herşeye rağmen 30
herşey olabilir 27