English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ I ] / Işe yaramaz

Işe yaramaz translate English

10,827 parallel translation
Şöyle dedi, "İyi bir adam olduğunu duydum. Ama şu ana kadar yaptıkların işe yaramaz. Gel benimle çalış".
And he said, " I hear you're a good guy, but everything you've done so far is crap.
Eğer karışımınızı Bayan Adalind üzerinde denediyseniz ve işe yaramaz hâle geldiyse sanırım bana çok büyük bir iyilik yaptınız.
So if you really did test your little concoction on Miss Adalind and she's useless, then I suppose you did me a great big favor.
E herhâlde işe yaramaz o zaman.
Well, no wonder it didn't work.
Korkarım ki, sette sinek olursa marka imajımız işe yaramaz, bilirsin, kirli bir görüntü oluşur.
I'm afraid that if we let a fly on the set, our brand image will be, like, you know, dirty.
Eğer halletmezse, frengi seni delirtir zaten. Ve de seni işe yaramaz hale getirir.
And if not, the syphilis will drive you mad and they'll declare you unfit to rule.
─ Oh, bu işe yaramaz hastanın... şeyini kazığa oturtmayı yeğlerdim.
~ because you, I'm afraid, got nought. ~ Oh, that's cos I was rather transfixed by my patient's... thing.
- Yalan makinesi bende işe yaramaz.
Polygraphs don't work on me.
Ya da işe yaramaz ölü bacağımda tahmin ettiğim kaşıntılar...
Or the itch I imagine in my dead, useless foot.
- Alüminyum işe yaramaz demiştim.
I told you aluminum is a waste.
Dumanın işe yaramaz.
Your smoke is immaterial.
Tanrım, bu işe yaramaz sandalye..
Oh, Jesus! This stupid chair.
Siz işe yaramaz yazarların yaptığı tek şey telefonlarınızın içine düşmeniz.
All you worthless writers ever do is stare into your phones.
Askeri konuşmalar ve azarlamalar üstümde işe yaramaz.
Military talk and berating won't work with me.
Sensei video oyunlarının işe yaramaz olduğunu söylerdi.
And Sensei says video games are useless.
Pahalı bir sahtecilik, ama işe yaramaz bir sahtecilik.
An expensive forgery, but a forgery nonetheless.
- Sana bu işe yaramaz demiştim.
I told you that was not gonna work.
Asla işe yaramaz.
Wrong. That'll never work.
İkiniz de birbirinizden birçok açıdan oldukça farklısınız. Ama anlamalısınız ki, dedenize göre ikiniz de işe yaramaz veletlersiniz.
I know the two of you are very different from each other in a lot of ways, but you have to understand that as far as Grandpa's concerned, you're both pieces of shit.
Ayrıca birine para ödemek asla işe yaramaz.
Besides, paying someone off never works.
Ethan tamamiyle işe yaramaz çıktı.
Ethan remains utterly useless.
Yok, işe yaramaz.
No, that won't work.
Cep telefonu işe yaramaz.
Cell won't work.
Kendimi öldürüyorum, saatlerce iş yaparak, ve biliyorum da işe yaramaz olduğumu
" l kill myself by doing hours of work I know to be useless.
Bu işe yaramaz hediyelerin gelmesinden bıktım usandım.
Your admirers gave you flowers and gifts.
İskoçların işe yaramaz olduklarını mı?
That even the Scottish aren't completely useless?
O Hanover Meydanı büyücüsüne söyle, onun sihri benim üstümde işe yaramaz.
Tell the magician of Hanover Square that his spells have no effect on me.
Bu işe yaramaz çünkü muhtemelen binlerce zararsız virüs ile birlikte ciğerlerinin en derin dokularında gizleniyordur. Bu yüzden yapmam gereken zararlı olanı dışarı çıkartmak.
See, that wouldn't work, because it's likely in the deepest recesses of your lungs, mixed in with thousands of other innocuous viruses, so what I'm gonna need to do is just flush out the poisonous one.
Üzgünüm ama bu işe yaramaz.
I'm sorry, but that would never work.
Raflara örümcek ağlarını yerleştirin sizi işe yaramaz şeker mi şaka mı tembelleri.
Go de-tangle the novelty cobwebs, you lazy trick-or-treat trash.
Bu bende işe yaramaz.
That doesn't work for me.
Bu aletin işe yaramaz olduğunu anlamış olman gerekirdi.
You should've figured out this thing was a dud.
Kendimi, şu andaki gibi işe yaramaz hissetmek istemedim.
I didn't want to feel quite as useless as I am right now.
Şimdi işe yaramaz hissetmiyorum.
Hey, now I don't feel so useless.
Bu işe yaramaz.
This piece of junk.
Beni sıkıştırmak için böyle işe yaramaz yöntemlerin var.
You just keep coming up with ways to torture me for no reason instead.
- Bazılarında işe yaramaz.
Doesn't work with some of them.
Onda işkence işe yaramaz.
Torturing him won't work.
Bacanın arkasında beton duvar varsa işe yaramaz.
If there's a concrete wall beside the vent it doesn't help.
Bir kurşun onu sinirlendirmekten başka bir işe yaramaz.
I doubt a sniper bullet will do more than irritate him.
- Bombaları da bu işe yaramaz aletle mi arıyorsun?
Do you look for bombs with that piece of crap? Yes.
Ailen senin işe yaramaz bir çöp olduğuna karar verdiğinde sanırım yapılacak en iyi şey haksız olduklarını kanıtlamaktır değil mi?
When your family decides that you're nothing but an irredeemable piece of trash, well... Guess the best thing to do is prove them right, right?
Artık işe yaramaz olursa onu indirmemiz gerekir.
If he's no longer of use, then we have to put him down.
Hayır, mantık işe yaramaz.
No, logic's not gonna work.
Asla işe yaramaz anne.
It'll never work, Mom.
─ İşe yaramaz!
~ Rubbish!
Aynı zamanda bir suc islediklerine kanıt oldugunu soyledim, fakat bunu soyleyemez, bu da Donna'nın tek caldıgının ise yaramaz kagıt parcaları oldugunu gosterir, ve gercek zarar olmadan- -
And I also told you that it proves they committed a crime, but she can't say that, which means all Donna stole was a meaningless stack of papers, and without actual damages- -
- İşe yaramaz, biz zaten yenildik.
Get up here. - Oh, it doesn't matter. We're already defeated.
- İşe yaramaz.
Useless.
İşe yaramaz mı?
Might he not fit the bill?
Hiç işe yaramaz.
It's no use.
İşe yaramazın tekiyim.
Not exactly pulling one's weight.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]