Işi translate English
96,717 parallel translation
El işi projesi.
Craft project.
Yapalım şu işi.
Let's do this.
Bu işi konuşarak halletmeliyiz.
I think we should settle this with words.
Yürüyüş, kamp Bir sürü el işi
♪ Hiking, camping, crafts galore ♪
- Şu işi halletsek?
Can we do this? I...
O, bu işi iki dakikada hallederdi.
I mean,'cause she'd wrap this shit up in, like, two sequins flat.
Yuliya Oveçkova bir ay o işi yaptı, elleri yaşlı kadınlarınki gibi oldu.
Yuliya Ovechkova did that for a month. She has the hands of an old woman now. Fine.
Berbat bir şey. Bütün işi biz yapıyoruz.
Ah, sucks... how we gotta do the work in here.
Bu işi halledeceğim.
I'll take care of this.
Siz bu işi halledersiniz.
You got this.
Bu işi düzgünce kotarırsak belki diğer cezaevleri de kulak verir.
And maybe if we do this right, other prisons will listen, too, all right?
Onca işi kaybetmeyi göze alamayız.
We can't afford to lose that kind of business.
Toparlanamayacak hâle gelmeden bitirelim şu işi.
Let's wrap this up before it goes to a place we can't recover from.
Sikerim öyle işi.
Uh-uh. No. Fuck that.
Acaba bu işi bitirmeleri ne kadar sürecek?
I wonder how long it'll take'em to wrap this all up.
Unvanı "satın alma" olduğuna göre, işi bize bir şeyler satın almak, değil mi?
Now, "purchasing" being her job title, would lead you to believe that her job is to buy us things, right?
Onun işi, mahrum bırakmak.
Her job is to deprive.
Evet, onun işi.
Yup, that's her.
Onun işi bittiğinde seninki de biter.
And when he's done, you're done.
- Ve işi batırma.
- And don't fuck up.
Bakalım işi bitirebilecek misin?
Now let us see if you can finish the job.
Belki de işi vardı.
Maybe she was otherwise engaged.
Onun burada ne işi var?
What on earth is she doing here?
Ben işi seçiyorum.
I choose work.
- Ben bir aktrisim, işi biliyorum.
- I'm an actress. I know what I'm doing.
Bütün işi kurban yapıyor.
The victim does all the work.
Bu tür bir kızın burada ne işi var?
What's a girl like that doing here?
Vericinin kanı hemen alman şartıyla sadece senin için değerli bu da demek oluyor ki bu işi hızlıca çözmemiz lazım.
That donor's blood is only of value to you and only if you receive it soon, which means it's in their interest as well as ours to resolve this quickly.
Jaquan'ın nakil işi olunca para yatırılacak.
The money will only be released if Jaquan gets his transplant.
Eğer yaptığı işi ele geçirirsek, yönetim kurulundan her şeyi isteyebilirim.
If we secure his work, I can ask the board for anything.
Kötü adamın o işi senin için halledeceğini mi?
That the bad man was gonna take care of it for you?
- Wendy'nin işi ne?
- Okay? - What's Wendy's job?
Sen o işi bana bırak.
I'll worry about that.
Geriye ise üç milyonu aşkın terminalden bir tanesine erişmek kalır çünkü işi halletmişsindir.
All you need is access to one of over three million terminals, because your work is done.
El işi kâğıdından Anneler Günü kartları yapıyor.
- He makes his mother Mother's Day cards out of construction paper.
Senin de bu işi yaptığını nereden öğrendi?
How'd he come to know that's what you were doing?
O zaman burada ne işi var?
Nothing? What the hell was the kid doing here, then?
Bu aileyle savaşa girmeden o parayı aklayacak işi nasıl bulacağız?
How are we gonna find enough businesses to clean that much without getting into a war with these people?
Bu işi daha önce yapmadın diye mi?
Just you never done it before?
Sen bu işi halledersin Ruthie.
Hey. You'll be fine, Ruthie.
Bu işi çözeceğiz.
We're gonna sort this out.
Lucas teknesinde biraz fiberglas işi var.
Got some fiberglass work on the Lucas boat.
İşin aslı bir erkeğin yapacağı işi küçük bir kancığa bırakmamalıydık.
Fact is... we should have never let a little bitch do a man's job.
Bu işi şimdi bitireceğiz.
- This gets done now. - Mm-hmm.
Babamın vefatından sonra annemin işi tek başına yürütmesine imkân yoktu.
Well, I mean, after my father died, there was no way my mother could handle the business on her own.
MartyByrde işi bitti mi?
Marty Byrde? That it?
Ama kanaatimce en iyi yaptığın işi düşünmelisin.
But I think you should consider what it is you do best.
İşi yargıya uygun yapalım.
Let's have a little due process.
İşi bitti.
He's done.
İşi bitirmeme izin vermediniz.
You didn't let me finish the job.
İşi daha çabuk bitirmeleri için minibüs lazımmış. Benimkini vereceğim.
They need another van to help expedite the work, so I'm just gonna leave them mine.
işim yok 17
işimi 37
işınla 31
işık yok 16
işim var 162
isırmaz 18
işıkları aç 25
işin var mı 24
işığı kapat 29
işim bitti 87
işimi 37
işınla 31
işık yok 16
işim var 162
isırmaz 18
işıkları aç 25
işin var mı 24
işığı kapat 29
işim bitti 87
işıkları söndürün 27
işıkları açın 23
isimsiz 20
işıkları kapat 24
isimleri 17
işin bitti mi 39
işığı aç 22
isimler 56
işıkları söndür 24
işim çıktı 17
işıkları açın 23
isimsiz 20
işıkları kapat 24
isimleri 17
işin bitti mi 39
işığı aç 22
isimler 56
işıkları söndür 24
işim çıktı 17