Işte o zaman translate English
3,226 parallel translation
Beslenmek için kafalarını soktukları delikten dışarıya çıkaracaklar işte o zaman savunmasız oldukları an olacak.
They've got to stick their necks out to get fed... and that's when they're vulnerable.
Ama işte o zaman anlayacak ki başarısız olan plan da planın bir parçası.
But that's when it's gonna turn out that the failing plan was all part of the plan.
Ama bana güvenebilir işte o zaman bu tutuklarmış gibi yapma olayınız aramızda kalır.
But she can trust me, and then this, uh, pretend arrest stays between us.
Ama açılım dersen, işte o zaman doğru yolda olursun.
But evolution? The jury's back on that one.
Sizinkilerden biri mutlaka sizi ele verecek, işte o zaman kelepçeleri kesinlikle unutmayacağız.
One of your guys is gonna roll on you, and then we'll definitely remember the handcuffs.
Şimdi ise önemli kısma geliyoruz. Dağın eteğine ulaşmamızın hemen ardından, işte o zaman oldu.
this is the important part. that's when it happened.
Hemen ellerini çözdüm, işte o zaman oradan gelen bir silah sesi duydum.
Now, I immediately untied him, and that's when I heard the gunshot coming from over there.
Cleveland, Beverly Hills'ten gelen umutsuz mültecilerle dolup taşacak işte o zaman burası tam bir vadi olmuş olacak.
Cleveland will be overrun with desperate refugees from Beverly Hills, and then it really will be the valley.
Hamlemizi işte o zaman yapacağız.
That's when we make our move.
... ama oradaki hiçkimse farketmedi, işte o zaman gerçek bir yabancı, halkın içinde bana geldi ve sonsuza dek hayatımı değiştirdi.
... but nobody was there to hear it, and that's when a relative stranger reached out to me in public and changed my life forever.
Her halükarda, eğer bizimle birlikte çalıştığını fark ederse, işte o zaman...
Either way, if she figures out you're working with us, then...
Sanırım, tekrar bir aile olmamız düşüncesinden işte o zaman vazgeçtim.
I guess that's when I gave up ever being a family again.
Stanton Parish, Alfa olduğunu işte o zaman öğrendi. Ne diyorsun yani?
And that is when Stanton Parish discovered he was an Alpha.
Stanton Parish, Alfa olduğunu işte o zaman öğrendi.
That is when Stanton Parish discovered he was an Alpha.
Şöyle ki çocuğum, havuz her sene sezonu kapattığında,... şemsiyeler raflardan inip, güneşlikler rafa kaldırıldığında,... işte o zaman Fall Follies için başvurular başlar.
( Playing "taps" ) ( Lisa ) You see, child, every year when the pool closes for the season, the umbrellas come down, the awnings go up, then and only then... ( Pen clicks ) is the sign-up for the Fall Follies posted.
Biz de araştırmaya koyulduk ve işte o zaman her şey değişti.
We went to investigate, and that's when everything changed.
Eğer insanları tanıtım için oraya getirtebilirsen, işte o zaman bütün bunlar devreye girecek.
All this only comes into play if you can get folks out of there for the demo, though, right?
Babanla sana sahip olduğumuzda aramızdaki bütün problemleri çözer sanmıştım ama çözmedi işte o zaman yemeğe başladım ve durmadım.
And when your daddy and I had you, and I thought that it would fix everything that was wrong between us, and it didn't, that's when I started eating and didn't stop.
Kartları benim dağıtmamı istedin, işte o zaman şansım döndü.
What was I then? But you dealt me these cards, so that is where my good fortune will come from.
Sam gibi bir erkek beni sevseydi işte o zaman mutlu olurdum.
If a boy like Sam could love me, then there would be happiness.
İşte uyluk kemiği, küresel eklem o zaman bu pelvis olmalı.
There's the femur, ball joint. So this should be the pelvis.
- Baddock Havacılık o zaman geliyor işte.
That's when braddock aeronautics is coming.
İşte o zaman saldıracaklar.
That's when and where these guys are gonna strike.
İşte o zaman Chang'in bir numaralı adamı ile tanışırsınız. Joshua.
Then you get to meet Chang's number one, Joshua.
Sen sigorta için ödeme yaptıysan o zaman onlardan para iste.
You pay premiums for your insurance.. .. so you can ask them for a compensation.
İşte o zaman kaçakçılığa başladım.
That's when I got into smuggling.
İşte o zaman tanıştım- -
That's when I met, um...
İşte o zaman kafama dank etti.
That's when it dawned on me...
Ben bir şey söylediğimde sen de zekice karşılık verirsen ki bu arada böyle bir ihtimal çok zor. Tartışmanın iyiliği için diyelim ki söyledin belki de kazara, işte sadece o zaman ben "Tuş" diyebilirim.
All right, if I say something and you say something witty in return, which, by the way, is highly unlikely- - let's just say for the sake of argument that you do, perhaps by accident- - then, and only then,
İşte bunun bir sorun olduğunu o zaman anladım.
That's when I knew there might be a problem.
Ben eskiden şeyken, bilirsin işte... O zaman ben de yapardım.
I used to do that, too, when I was, you know...
iste o zaman tüm olaylar kötüye gitmeye basladi.
That's when it started this whole chain of events, bad to worse.
İşte o zaman bu adamı yakından tanımalıyım dedim.
That's when I said, this is a guy I need to get to know.
İşte o zaman, serserinin tekinin kendini kanıtlamak istediğini gördü Vales.
That's when we heard about this punk-ass Westie trying to prove himself, and Vales saw his chance.
Bekle, o zaman biz babanın arkasından iş mi çevireceğiz? İşte başlıyorsun.
Wait, so, we're going behind your father's back.
İşte o zaman saldırcaksınız..
That's the moment you attack.
Sokak arasında işiyordu işte ona asıl o zaman saldırmalıydım, yani işerken çünkü eğer öyle bir durumdaysanız kavga etmeniz çok zordur.
And he was peeing in this alleyway, that's when I should really have laid into him, while he was peeing, because it's difficult to fight back if you're in a situation like that.
İşte o zaman kalbim seni gösterdi.
From the time my heart has learnt to fall In love with you.
İşte o zaman beni yarattı.
"That's when He must have made me."
İşte o zaman kendimi ürkütücü General Boscogn'un karşısında buldum.
And then the troops commanded by General Boscogn...
İşte o zaman herkes senin haklı olduğunu Bay Fowkes'un seni bunu kanıtlayamadan önce öldürdüğünü öğrenecek.
And then everyone will know that you were right and that Mr. Fowkes killed you before you could prove it.
Allendale dönemecinde kenara çektirdi ve arabadan indi, ve işte onu en son o zaman gördüm.
She made me pull over near Allendale circle and she got out of the car, and that's the last time that I saw her.
İşte o zaman Sarah konuyu tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak için DNA testi yapılmasını önerdi.
Now was the moment when Sarah suggested that a DNA test would settle the matter once and for all.
O zaman bitirmesini iste.
Ask him to end it.
İşte dalga o zaman vurur. Bu büyük şey seni bir oraya bir buraya savurur... Seni orada tutar çok güçlü bir şeyin altında.
That's when it hits, this wave, this massive current that pulls you in and pushes you down, holds you there, pinned beneath something so strong.
İşte bu yüzden çocuklarımız liseye geçtiği zaman Cindy ile birlikte Chain O'Lakes'e taşınacağız çünkü...
You see, this is why, when my kids get out of high school, Cindy and me, we're moving to chain o'lakes'cause...
İşte o zaman annesi öldüğünden beri ilk defa gülümsedi.
It was the first time he smiled since his mom died.
İşte o zaman... özel biri olduğunu anladım.
I knew you were special.
İşte sadece o zaman insan olmayı düşündüm.
And that was the only time I thought about being human.
İşte o zaman bizi kehribarladın.
Then you ambered us.
İşte o zaman anladım.
And that's when it hit me.
işte orada 1649
iste orada 22
işte o kadar 74
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte orda 110
iste orada 22
işte o kadar 74
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte orda 110
işte onlar 41
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16