Kırmızı mı translate English
4,008 parallel translation
Kırmızı mı beyaz mı?
So, red or white?
- Kırmızı mı sarı mı?
Red or yellow?
Beyaz mı kırmızı mı?
Hey, you feeling white or red tonight?
Kıpkırmızı mı?
Crimson?
Kırmızı cüppeli... Tanrım - hem sarhoş, hem kalender...
"The red robed God-intoxicated Qalandar,"
Kırmızı cüppeli... Tanrım - hem sarhoş, hem kalender, Sire ve Sindh
"The red robed God-intoxicated Qalandar, Sire of Sindh"
Kırmızı cüppeli... Tanrım - hem sarhoş, hem kalender.
"The red robed God-intoxicated Qalandar,"
Kırmızı cüppeli... Tanrım - hem sarhoş, hem kalender. Kırmızı cüppeli...
"The red robed God-intoxicated Qalandar, Sire of Sindh"
Tanrım - hem sarhoş, hem kalender. Kırmızı cüppeli, Kırmızı cüppeli...
"O the red robed, O the red robed"
Kırmızı cüppeli... Tanrım - hem sarhoş, hem kalender.
"The red robed God-intoxicated Qalandar, Sire of Sindh"
Fiyatları kırmış olabiliriz ama satışlarımız çok büyük.
We may have cut our prices, but we sold at huge quantity.
- En kötü sağlık sigortasını mı yaptırmışız?
Do we just have the worst insurance ever?
Kırmızı Dudaklarım,
* My red lips, *
Dansa tutku ile bağlıydı, özellikle flamenko ve kırmızı elbisesi ile sahneye her adımını attığında mükemmel gözükürdü.
She was passionate about dance, flamenco in particular, and always looked gorgeous when stepping out on the dance floor in her red dress.
Kırmızı ceketli sarışın hakkında ne hatırladığını söylemelisin ve bir bilmece götür, aklının o kısmını tekrar kullanması gerekiyor ve onu sanırım benim de gördüğümü söyle.
You need to tell her what you remember about the blonde in the red coat. And give her a riddle, she needs to use that part of her brain again. Yeah, and tell her I think I saw her too.
Giydiğin kırmızı montunu da, takımı ilk yarışmalarına götürdüğünde giydiğin.
And the red coat you wore when you took the team to their first sectionals.
Kırmızı Fener ordusunu yenmemde bana yardım eden adam, hatırladınız mı?
The one that helped me defeat the Red Lantern armada, remember?
Şu an bizim tarafımızda olan bir Kırmızı Fener.
A Red Lantern who's on our side now.
- Sadece kırmızı ve beyaz şarabımız var.
It's just red or white. I'll have white, please.
Belki yakardım. Sağı solu aradım çeşitli polis garajlarını aradım ve onlara "Son zamanlarda kırmızı kaportalı bir Civic çektiniz mi?" diye sordum.
So, uh, I called around, you know, to the various police garages, and I ask them, "have you towed a Civic with a red hood recently?"
Sanırım... Kırmızı hap yüzünden.
I guess.. it was the red pill.
Endişelenme, bu akşam tekrar kırmızıya boyarım.
Dοn't wοrry, tοnight I'll paint it back red.
Kanım tekrar kırmızıya dönüyor.
My blοοd is tυrning red again.
Doğru. Mona ile "Kırmızı Ceketli" yi öğrenebilmek için yardım ediyormuş ve onun kim olduğunu bilen teki kişi Mona'ymış.
It's true, he's been working with Mona because he found out about red coat and Mona's the only person who knows who she is.
Fakat ben mezarlıktaydım, Kırmızı Ceketli'de oradaydı
But I was at the cemetery and so was red coat.
Sana neden kırmızı bir araba aldım biliyor musun?
You know what why I got you a red car?
Bacaklarımızı daha önce de kırmıştık.
We've broken our legs before.
- Kırmızı Panda'nla mı bırakıyordun.
- He got into your Fiat.
Yüzüne koca bir kırmızı el izi çaktım.
Big red hand mark right across his face.
Tanrım, bütün buraları kıpkırmızı yapardım.
Oh, my Lord. I could paint this place red.
Kamp üssü, ben kırmızı takım lideri...
Base camp, this is red team leader.
Mısır şurubu, kırmızı boya, sarı boya, kafein.
Just corn syrup, red dye 40, yellow dye six, caffeine.
O zamana dek onu elinde tırmık meşale kovalayanlardan uzak tutmanız lazım.
In the meanwhile, we keep that one away from the torches and the pitchforks.
- Kırmızı şaraba bayılırım!
- I love red wine!
Oh... kırmızı şaraba bayılırım.
Oh... I love red wine.
Kırmızılar Moon Takipçileri yani benim adamlarım.
Red reps the Followers of the Moon, my peeps.
Ciddi için sarı, "Ah, Tanrım, o kan kaybediyor" kırmızı siyah "rahatsız etmeyin." için
Yellow for the serious, red for "oh, my god, he's bleeding out,"
Kırmızı boya ya da benzer bir şeye ihtiyacım olacak.
I'm gonna need red paint or something.
İki şişe kırmızı şarabım bir dolu CD'im, ve yatak odasında mumlarım var çünkü lamba seksin düşmanıdır.
I've got two bottles of red wine, a bunch of CDs and candles for the bedroom, because light is the enemy of sex.
Tamam mı? Kırmızı Margarita içmem.
I don't drink red margaritas.
Düşmanımızın kanı geçtiğimiz yolları ölülerle dolu, kıpkırmızı arazilere çeviriyordu.
The blood of our enemies turning fields to crimson mud, thick with the dead.
Biz yollarımızı ayırmıştık, büyük mesele değil, tamam mı?
We went our separate ways, no big deal, okay?
Bu yüzden hepsini kaydetmeye başladım ve Alex de, benim "Kırmızı Noktalı Sheldon" adını verdiğim kayıtları tarama şerefine erişti.
So I started recording it all, and now Alex gets to comb through eight hours of what I like to call "Sheldon After Dark."
Bir zamanlar İngiliz Bayrağı'nda ki kırmızıyı tutabilmek için kanımı akıtırdım.
There was a time I would've bled to keep the red in the Union Jack.
Kral Farouk kraliyet kararnamesini ve ölüm cezasını kullanarak Mısır'daki her araba siyah olsun diye ısrar etti. Sadece bir kan kırmızısı Bentley'i bıraktı.
King Farouk insisted, by royal decree and under punishment of death, that every car in Egypt be black, save one- - a blood-red Bentley.
Mısır'dakiler ne zaman kırmızı bir araba görseler krallarının yakınlarda olduğunu anlıyorlardı.
So, whenever anyone in Egypt saw a red car, they knew that their king was about.
Şimdi hanginiz bana kırmızı defteri nerede bulacağımı söyleyecek?
Now, which of you is going to tell me where I can find a certain Red Ledger?
Thule'un kırmızı defterini koleksiyonumuza ekliyorum.
I'm making a card entry for our copies from the Thule's Red Ledger for our collection.
Kırmızı şarap bende biraz baş ağrısı yapıyor, hatırladın mı?
Oh, um, remember red wine gives me a little bit of a headache?
Kırmızı şarabımı da öyle severim aslında.
It's actually how I like my reds.
Bu yüzden kırmızı ışıkta burnumu karıştırırken hiç yakalanmadım.
That's why I've never been caught picking my nose at a red light.