English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ L ] / Lar mı

Lar mı translate English

56,154 parallel translation
- Bıraktılar mı?
They?
Üzerinde üniforman varken sana saldırmadılar mı?
A cop! They didn't attack you dressed like this?
Sana tekrar bir şey yaptılar mı?
Did they fucking hurt you again?
TIMOTHY SHIEFF, DÜNYA SERBEST KOŞU ŞAMPİYONU, NİNJA SAVAŞÇISI Profesyonel bir parkur atletiyim, iki kez serbest koşu dünya şampiyonu oldum. Yakın zaman önce, Ninja Savaşçıları'na katıldım ve Avrupa Takımı kaptanıyım.
I'm a professional parkour athlete, a two-time world free running champion, and more recently I got into Ninja Warrior where I'm captain of Team Europe as we won
Bedenimdeki tüm ağrı ve acılar kayboldu çünkü artık o tetikleyen, hayvani ürünlerden asitli yiyecekleri besinleri sindirmiyorum.
All the aches and pains in my body, it just went away. Because I'm not ingesting so many inflaming foods, the acidic foods that animal products are.
Jacobee'in malikânesine taşınırsak babama ait anıları silerim sandım fakat o hâlâ burada benimle alay ediyor.
I thought if we moved to Jacobee's mansion, I would erase the memory of my father, but he's still here. Still taunting me.
Hâlâ rafineriden gelecek olan zayiat sayılarını bekliyorum. Ancak kurtardığımız petrol çalışanları ve sınırlarımıza gelen mülteci işçilerle birlikte sayımız yükseliyor.
I'm still waiting on casualty numbers from the refinery but between the oil workers we saved, and the number of refugee cogs coming over our borders, our numbers are swelling.
O kırpıcıları sana karşı kullanmayacağımı nereden biliyorsun?
What makes you so sure I won't use those clippers against you?
[İnekler, mırıltılar]
[Groans, grunts]
Karakolda da bağlantılarım var.
I've got contacts at the station.
- Hayatım burada söz konusu, sırf boşboğazlar çenelerini tutamadılar diye mahvolmasına izin veremem!
- This is my life on the line, and I've worked too hard to have it ruined because someone opened their fat mouth!
Cidden bu kadının kendi savcılarını suçlayacağını mı düşünüyorsun?
You seriously think this lady's gonna charge her own prosecutor?
Haklı mılar?
Are they right?
Takım elbiselerin, kapalı kapıların ardında her birimiz aynı arzuların hükmü altındayız.
Underneath the suits, behind closed doors, we're all ruled by the same desires.
Teröristle, siyasi aykırılar yoldan çıkmış ajanlar ve yapsaydım, sen ve Sara özgür olacaktınız.
Terrorists, political dissidents rogue agents... And if I did it, you and Sara, you'd go free.
İkinci aracımı getirirseniz belki Phaecia'lıların size Avrupa'ya bir tekne ayarlamasını sağlarım. Fransa'ya, İtalya'ya, İspanya'ya, nereye gitmek isterseniz.
Deliver my second vehicle, and maybe I get the Phaeacians to get you a boat somewhere, to Europe, France, Italy, Spain, wherever you want to go.
Resmen öyle ama bazılarımız daha aydınlanmış bir görüşe sahip.
Officially. But some of us have a more enlightened view.
Tamam, o tarafa geçip alttan destekle şu kapıları açıp sonra dadikkatlerini dağıtacağım.
Okay, I'm gonna get over there and pry open those doors and distract them.
Ama kapıları açmak için elektrik lazım. Bunun için yeterince benzin yok.
But we need power to open the doors, and we don't have enough gas.
Daha önce kameranın girmediği bir yer. Ama şimdi Kanlı Yarış Yarığın içine yol alıyor. Yarışçılarımızı en büyük korkularıyla yüz yüze getirecek.
It's a place no cameras have ever been before, until now, and as the blood drive heads straight into the scar, bringing our racers facetoface with their deepest fears...
Restoranda hayatımı kurtardılar.
They saved my life at the diner.
Bu ucube yarışçılarımızın yarısını öldürdü.
That freak killed half the racers.
Bazılarınızın bildiği üzere geçen sene birkaç tane oyunbozanımız vardı.
As some of you know, we had a few quitters last year.
Adrenalinin onları etkisiz hale getirdiğine dair bir dedikodu duymuştum ama Tanrım, bu doğruysa yarışçıların adrenalin eşiğini düşünürsek çok fazla salgılamak gerekir.
I heard a rumor that adrenaline messes with them, but, God, if that's true, it would take a hell of a lot, considering who they're injecting.
Sözümde durmazsam intikam arayışını anlayışla karşılarım.
If I fail to keep my promise, I will welcome your vengeance.
İlk taramalarımızdan bu yana sırt yapıları ortalama dokuz milimetre büyüdü.
The ridge structures have grown an average of nine millimeters since our first scans.
Sadece bazılarımız bu konuda daha dürüst.
Some of us are just more honest about it.
Ayrıca Gus'ın 14 yaşındaki halinin kapılarını araladım galiba.
Plus, I feel like I just got a window into the life of 14-year-old Gus.
Clary ve Jocelyn hariç, kapıları herkese açıyorum.
I'm lifting the lockdown on the Institute, except for Clary and Jocelyn.
Aşağı Dünyalılar bir ısırık veya yarayla çoğalırken bizim sayımız yıllar içinde azaldıkça azalıyor.
Downworlders multiply with a bite or a scratch, while our numbers... dwindle year... after year.
Bir yandan sayımızı artırırken, araştırmamız için uygun olan Aşağı Dünyalıları da buluyoruz.
While we're increasing in numbers, we're also finding suitable Downworlders to hold on to for research.
Aşağı Dünyalıları müttefikin, beni de en büyük düşmanın gibi görmek üzere eğitildin.
See, you were trained to see Downworlders as your allies and that I'm your worst enemy.
- Bütün gece buradayım. Hem Gölge Avcıları'nın da konuşmayı çok sevdiklerini duymuştum.
- Well, I'm stuck here all night, and besides, I hear Shadowhunters love to hear themselves talk.
Himayeme aldığım Aşağı Dünyalılar benim çocuklarım, benim ailem.
The Downworlders I take under my wing, they are my children. My family.
Sana kapılarımı açtım Clary.
I welcomed you in, Clary.
Kan dolaşımına alkol mü karıştırdılar?
Did someone spike your blood supply?
Tanıdığım en güçlü Gölge Avcıları'ndan birisin.
You're one of the strongest Shadowhunters I know.
Bu vesileyle Gölge Avcıları'nın, barış muhafızlarının safına katılırım.
So I may join the ranks of the Shadowhunters the guardians of peace.
Şimdi sakıncası yoksa, Clary'i bulmak için bu Gölge Avcılarına ihtiyacım var.
Now if you don't mind, I need these Shadowhunters to go find Clary.
- Aşağı Dünyalıları kastettim.
I'm not talking about that. I'm talking about the Downworlders.
Unutmak için asırlarımı verdiğim anıları bana yeniden yaşattırdı.
It made me relive memories I've spent centuries trying to forget.
İlk seferinde öğrendin sanmıştım ama görünüşe göre Gölge Avcıları pek zeki değilmiş.
I thought you would've learned the first time, but apparently Shadowhunters aren't the brightest bulbs.
- Kutsal Mızrak'a yaklaşıyor olmalılar.
They must be getting closer to the Holy Lance.
Sanki bazı anılarım eksikmiş gibi geliyor. Sanki bunu anlamam gerekiyor ama anlamıyorum.
It's like I should have memories that aren't there, and I should understand what this is, but I don't.
- Zamanın oturması zaman alır ve er ya da geç anılarımızı kaybettiğimiz gibi süper güçlerimizi de kaybedeceğiz.
- Look, time takes time to harden, and sooner or later, we're gonna lose our superpowers the same way we're losing our memories.
Yani bu bitik, senaryo yazmak için bastırılmış anılarını mı kullanmış?
You're telling me that this burnout used repressed memories - to write a screenplay?
Suikastçılar Birliği'nin eski lideri Malcom Merlyn'le birlikte üçümüz geleceği yeniden yazma gücüne sahip, sihirli bir nesne olan Kader Mızrağı'nı bulacağız.
Together, with Malcolm Merlyn, a former head of the League of Assassins, the three of us are going to locate the Spear of Destiny ; a mystical object which can rewrite reality itself.
Hunter'ın hatırlamasını sağlayamadım çünkü anıları gömülmüş veya kilitlenmiş değil.
Look, I couldn't get Hunter to remember because his memories aren't buried or locked away.
Sanırım Rip Hunter'ın anıları.
Rip Hunter's, I'd assume.
Zamanı değiştiren hızcıların peşine düşen zaman tayflarından biri sandım.
I-I thought it was a time wraith, the monsters that hunt speedsters who mess with time.
Orada bizim tıpatıp aynılarımız var. Karakterleri de sonsuz sayıda değişene göre çok yakın veya inanılmaz uzak olabilir.
Over there, we all have doppelganger versions of ourselves who could be very similar or incredibly different based on an infinite amount of variables.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]