Mecbur değilsin translate English
437 parallel translation
Mecbur değilsin.
You don't have to.
Tabii söylemek istemezsen de mecbur değilsin.
Of course, if you'd rather not tell me, why, it's quite all right.
Buna mecbur değilsin Sam.
You didn't have to, Sam.
Mecbur değilsin Layton.
You don't have to, Layton.
- Mecbur değilsin.
- Well, you don't have to.
Şey, buna mecbur değilsin.
Well, you don't have to be.
- Mecbur değilsin.
- You don't have to.
Buna mecbur değilsin.
You don't have to.
Buna mecbur değilsin.
There will be no need.
Hayır, hayır mecbur değilsin.
No, no, you don't have to do that.
Hiçbir şeyi açıklamaya mecbur değilsin.
- You don't have to explain.
- Söylemeye mecbur değilsin.
You don't have to tell me.
Oraya girmeye mecbur değilsin.
You don't have to go back in there.
- Bizi sevmeye mecbur değilsin, gardiyan.
- You don't have to like us, Screw.
Buna mecbur değilsin.
Now, you don't have to.
Mecbur değilsin...
You don't have to...
- Mecbur değilsin.
- You don't have to do that.
- Ben de yapabilirim. - Mecbur değilsin.
Mmm.
- Mecbur değilsin.
You get a lot of drop-in business.
Devam edemem. Ama mecbur değilsin zaten.
But you don't have to.
- Hayır, mecbur değilsin Davey.
- No, you won't have to Davey.
Eğer seçeneklere bakarsan benim planıma bağlı olmaya mecbur değilsin.
If you pick up the option, you're not obligated to do my plan.
Bu geceden sonra seni görmeyi beklemiyorum... ve beni aramaya da mecbur değilsin, bağlanma yok.
I don't expect to see you after tonight... and you are not obliged to call me, there is no commitment.
Gelip bana anlatmaya mecbur değilsin.
No obligation to come and tell me.
Buna mecbur değilsin, Dorcas.
Oh, that isn't necessary, Dorcas.
- Mecbur değilsin!
- You don't have to.
Bunu mecbur değilsin, biliyorsun Jimmy.
You don't have to, you know, Jimmy.
- Mecbur değilsin.
- You won't have to.
Mecbur değilsin tabi.
No obligation.
- Buna mecbur değilsin.
- You don't have to.
Eğer sen istemiyorsan, mecbur değilsin.
If you don't want to, you don't have to.
Benimle ilgilenmeye mecbur değilsin.
You don't have to take care of me.
- Buna mecbur değilsin.
No, sirree. - You don't have to.
Mecbur değilsin.
No obligation.
- Terry buna mecbur değilsin.
- Terry, you don't have to do that.
- Mecbur değilsin. Sadece orada öylece dur, o da senin kıçını tekmelesin.
You can just stand there and let him kick your ass.
İstemediğin hiçbirşeyi yapmaya mecbur değilsin.
You don't have to do anything you don't want to.
Buna mecbur değilsin.
Really, you don't have to.
- Buna mecbur değilsin, biliyorsun. - Biliyorum.
- You don't have to do this, you know.
Sen mecbur değilsin, ama ben bu bebeği büyüteceğim.
You don't have to, but I'm going to raise this baby.
Mecbur değilsin, Holling.
Holling, you don't have to go through with this.
- Mecbur değilsin.
You don't have to do that.
Mecbur değilsin.
So you're not obligated.
- Bana bir borcun yok. Mecbur değilsin.
- You don't owe me anything.
İstemiyorsan mecbur değilsin.
Don't have to if you don't want to.
- Bunu yapmaya mecbur degilsin.
- l'll see you aren't- - - lf we offend the pretender...
Mecbur da değilsin zaten.
You don't have to be.
Beni buna mecbur bırakan sen değilsin.
It's not you that's forcing me.
Mecbur da değilsin...
And you don't have to...
Mecbur değilsin.
- I'll get my lawyers to handle it.
Bak Bud, eğer eve dönmek istediğine karar verirsen veya istemek zorunda değilsin, ama mecbur kalırsan, unutma, kapımız her zaman açık.
Now, look, Bud, if you should decide that you wanna come home or not necessarily want to, but have to just remember that our door is always open.
değilsin 303
değilsiniz 26
mecburum 166
mecbursun 66
mecbur muyum 33
mecburuz 49
mecburen 16
mecburdum 83
mecbur kaldım 19
değilsiniz 26
mecburum 166
mecbursun 66
mecbur muyum 33
mecburuz 49
mecburen 16
mecburdum 83
mecbur kaldım 19