English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ O ] / Onlar iyi

Onlar iyi translate English

6,181 parallel translation
Onlar iyi insanlar değiller.
They are not good people.
Onlar iyi insanlar değiller.
They're not good people.
- Onlar iyi mi?
- Are they good?
İyi insanlar, bize ev sağlamaya çalışıyorlar ama sağlanabilecek bir ev yok onlar da duyarsızlaşıyorlar.
They're good people, they're trying to get us housing but there's no housing out there to be had so they become desensitized.
- Hayır, onlar gerçekten çok iyi çocuklar.
- No, they're really, really good boys.
Başkalarını da öldürmeye başlamadan önce ki onları tek tek durduramadığımızı anladık benim daha iyi bir fikrim var.
- Look, before we do any more killing - and especially because I think it's pretty clear we can't stop this thing one by one - I've got a better idea.
Piyasadan pay almanın tek yolunun onların yaptıklarından daha iyi veya daha ucuzunu ya da her ikisini de yapmak olduğunu ve elindekiyle yetinirsen bunu yapabileceğini biliyorsun.
The only way to cut into their market share is by doing what they do better or cheaper or both, and you can do that if you stick with what you've got.
Durumu onlar için daha iyi hale getiremezsin.
You can't make it better for them.
Baba, onları eğitmemizin daha iyi olacağını düşünmüyor musun?
Dad, don't you think we'd be better off training them?
Lütfen onların borçlarını ödeyip iyi bir yaşam verin ve onlara yeni bir dükkan açın.
Write off her family's debt and gift her with a shop for the family's livelihood.
Amerikan kültürünü, bizim onları anladığımızdan daha iyi anlıyorlar.
They understand American culture so much more than we understand theirs.
" Onların taşındığı gün, iyi bir gündü.
The day they moved in was the best day.
Slade... Ölüm onlar için fazla iyi olur.
Slade... death is too good for them.
Onlar iyi dostlar.
I FEEL AT HOME WITH THEM, YOU KNOW?
Onlar iyi mi?
Are, are they okay?
Onları hepimizden daha iyi tanıyorsun.
You seem to know these people better than any of us.
Diğer insanlardan daha iyi olduğunu düşünüyorsun. Onları düzeltmeye çalışıyorsun.
You think you're better than people and you always try to fix them.
Onlar ufak çocuk, daha iyi ne var ki?
They're little kids ;
Farkındayım biraz zor olacak, ve buradaki stajyer doktorlar ile iyi ilişkiler içerisindesin. Bu yüzden, onları bugün almanı ve bu yeni politikayı anladıklarından emin olmanı istiyorum.
I know there will be some feelings, and I know you've established good relationships with the residents, so I'd like you to take them today and make sure that they understand the policy.
Bak onları cezalandırmak için şikayette bulunduğunu biliyorum. Ama Steph, onların durumu gayet iyi.
You know, I-I know that you were trying to punish them when you made your complaint, but they're fine, Steph.
Bu işte en iyi adli tıpçıları istiyorum mide içerikleri, ayakkabılarındaki kir, onların nerede olduklarını söyleyecek herhangi bir şey.
I want our best forensics guys on this- - stomach contents, dirt on their shoes, anything that might tell me where they've been.
- Sana yerlerini söylemesem daha iyi ama onları yakında göreceksin.
Where's Luke? It's probably safer I don't give you a location, but you'll see them soon enough.
Amerika kanunların ve hakkını aramanın ülkesidir. Ama Wilsonların durumunda hava bombardımanı bile onlar için fazla iyi.
America is a country of laws and due process, but in the Wilsons'case, a drone strike is too good for them.
Ve BIOS'unuzun bizimkinden daha asil bir IBM kopyası olduğu konusunda onları ikna etmek için iyi şanslar.
And good luck persuading them that your BIOS is such a nobler copy of IBM's than ours.
Onları çok iyi tanıyormuşsun gibi göründü.
Seemed to me you knew them all well.
Biz de onların dosyalarını iyi bir şekilde gözden geçireceğiz.
So we're going to spend some quality time with their files.
Onların, uhm, gerçekten iyi insanlar olduğunu.
They're really good, um, people.
Onların boktan vadisine iyi bir şeyler getirmeye çalışmak.
Into this shitty-ass valley they have.
Yani onları iyi tanıdığını söylüyorsun.
So you're saying that he knew them well.
Bizim ürünümüzün onlarınki kadar iyi olduğunu söylüyorsunuz yani.
What you're saying is, our product is just as good as theirs.
Pauline ve Junior'a karşı iyi değildi, hiçbir zaman onların yanında olmadı.
He wasn't good to Pauline and Junior ; he was never there for them.
- Onlar seni aradığında bu pek de iyi bir şekilde sonlanmaz.
Those guys tend to find you, and it doesn't usually go too well.
? Onlar kadar iyi olduğunu ispatlamak için, mükemmel bir şeyin sözünü verdin, ama başaramadın.
You promised something incredible, to prove you're as good as they are, and you failed.
Onlar zamanımızın en iyi hırsızları.
They're the greatest thieves of our time.
Çalışanlarının onları dinleyebileceğini en iyi kongre üyeleri bilir.
Congressmen know better than anyone that their employer could be listening.
Herkes onların en iyi arkadaşlar olduklarını bilir.
Everybody knows they're best friends.
Çok iyi arkadaşlarımdır. - Onlar da seni seviyorlar.
They're really great friends of mine, and they love you.
- Peki onları nasıl daha iyi tanıyorsun?
If you do more than that, people will think you're weird!
Onları muhafaza etmek iyi bir fikir gibi geldi.
It seemed like a good idea to keep them.
Onların şeytan olmalarından ya da insan olmamalarından daha iyi değiliz.
We are not good any more than they're evil or they're inhuman.
Birkaç gün içinde tedavi merkezinde olacaklar onlar için en iyi yer orası.
They'll be in the treatment centre in a few days, that's the best place for'em.
Bence sadece lanet şehirden uzaklaşmak onları daha iyi hissettiriyor.
I think just getting out of the damn city makes them feel better.
Onları çok iyi beslendin. Savaşma şansları var.
You kept them well fed, they've got a fighting chance.
Aslında, onlar babalık iznindeki iyi giyimli babalar sanırım. Bak, hayatım. İsveç'te kimse çalışmıyor.
Actually, I think those are just just well-dressed fathers on paternity leave.
Tamam, haberleri izlemektense onların sevişmesini dinlemek daha iyi.
Okay, it's better them having sex than watching the local news.
Onları yalnız yenemezsin. İyi fikir.
You can't beat them alone.
Bunu ne kadar çabuk öğrenirlerse, onlar için o kadar iyi.
The sooner they learn that, the better off they'll be.
Topluluktan insanlarla çoktan konuştum, ve onlar... bize karşı iyi davrandılar.
I already talked to the people in the community, and they say it was cool, so don't even trip.
Onlar uyuklar, sen kaybedersin....... ve bu cevap iyi bir uyku ilacı olabilir.
Ugh, they snooze, you lose, and that answer may as well have been an Ambien.
Eminim onları yapmak için de iyi bir nedenin yoktur.
I'll bet you didn't have good reasons for doing those, either.
Ve bu şemsiyeyi, iyi çocukların yastık başlarına koyuyordu. Onlar da tüm gece boyunca çok harika rüyalar görüyorlardı.
And this umbrella, he puts on the headboards of the good children so they will dream wonderful stories all the night through.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]