Sabah 5 translate English
1,211 parallel translation
Yani üç günde bir ilk gün sabah 5'ten, ertesi akşam saat 7'ye kadar buradasınız.
Every three days, you're here from 5 a.m. Till 7 p.m. The next day.
Sabah 5'te annem varenyky pişirmeye başladı.
At 5 : 00 this morning my mother decided she had to start the varenyky.
Bak Dougal. Sabah 5.
Look, Dougal. 5am.
Tanrım, hayatımda hiç sabah 5'te saat görmemiştim.
God, I've never seen a clock at 5am before.
Yarın sabah 5'te!
Tomorrow morning at 5 a.m.!
Howard'la çalışmak için her sabah 5 : 00'te kalkıyordum.
I've been getting up at 5 : 00 every morning to work for Howard.
Tıp-Cerrahi kabulü, sabah 5 : 30'da gelmiş.
Med-Surg admission, 5 : 30 this morning.
- Yarın sabah 5.00'de başlıyoruz.
- We start tomorrow morning. 5 a.m.
Saat sabah 5 : 40 ve 1 dakika sonra... gunesin dogusunu izleyecegim.
And in about one minute... I'm gonna watch the sun come up.
Sabah 5'ten itibaren düşünmeye başladım.
From about 5 : 00 in the morning I kept thinking - -
- Sabah 5'te burada olman gerekiyor.
You need to be here at 5 a.m. Sharp.
Bu sabah 5 sularında.
About 5 : 00 this morning.
- Sabah 5'te mi? - Evet.
5 : 00?
Her sabah 5 krep.
You eat five pancakes every morning.
O zaman yarın sabah 5 : 30'da bekle beni.
Then expect me tomorrow morning at 5.30.
Benim değerli vatandaşlarım Bu sabah 5'te, Kanada'lılar rezil bir şekilde...
My fellow Americans at 5 a. m. Today, a day which will live in infamy the Canadians have bombed the Baldwins.
Bu sabah 5'de acil müdahale yapmışlar.
They had to do an emergency at 5 : 00 this morning.
Sabah 5 : 05'de yan odadaki yangında Sook ölüyor.
5 : 05 a.m. fire in ancillary room, Sook dies.
Tanrım. Saat sabahın 5 : 30'u.
I'll get you a towel.
Sonra düşündüm, saat sabah 3 : 15 ve beyzbol topu boyutunda dolu yağıyor.
Then I thought, " lt's 3 : 1 5 in the morning, with hail the size of softballs.
Pazar günü sabahın 5'inde hukuki bir kazı için mi çağırdın?
You called for a forensic excavation at 5am on a Sunday?
Burada Gianni ve Donatella ile sabahın 5 inde... Dışarı çıktığımızda yazıyor...
It also says we went out for dinner with Gianni and DonateIIa until five in the morning.
Dur. Sabahın 5'inde çekip gidiyorsun ve senden hiçbir haber alamıyorum.
You walked out on me at 5 a.m. I never heard from you.
Yarın sabah saat 5'te getiriyoruz onu.
We bring him tomorrow at 5 a.m.
Andrews'de yarın sabah beş için hava durumu verebilir misin?
Can you give me the weather tomorrow morning? Andrews, 5 a.m.?
Bizim gibilerin memuriyeti, Simon, sabah 9 akşam 5 mesaisi değildir.
A vocation like ours, Simon, is not a 9 to 5 thing.
Sabahın 5'i!
It's five in the morning!
Sabahın 5'i. Yazdırmıyor.
It's five in the morning.
Pentagon'daki bir Amerikan generali şöyle yapacak : "Sabahın 5'i, çalışsana be?"
Some American general in the Pentagon going, "Will you bloody work?"
Bu sabah Dünya Kubbesi'nde yapılan basın toplantısından sonra Sheridan ve Delenn, Babil 5'e doğru yola çıktılar.
After the press conference in Earth Dome this morning... Sheridan and Delenn left for Babylon 5.
Nöroloji danışması vakası, sabah 7 : 1 5'te gelmeleri lazımmış.
Neuro consult, ETA 7 : 15 this morning.
Kim bu sabah 2'den 5'e kadar uyanık kalıp onu uyutmaya çalıştı?
Who was up from 2 : 00 this morning until 5 : 00 trying to get her back to sleep?
Sabahın beşi.
It's 5 : 30 in the morning.
Sabahın 5 : 30'uydu.
It was 5 : 30 in the morning.
Saat sabahın 5'i.
It's 5 : 00 in the morning.
Amerika Birleşik Devletlerinde teröristlerin en büyük saldırısı son 5 yıldan bu yana ilk kez bu sabah bu sitede gerçekleşti.
The worst terrorist bombing in the United States in the past 5 years took place on this site earlier today.
Sabah beni 5'ten önce uyandırdığında ona bakıp kendi kendime "Evet, tamam, vakti geldi galiba ölüyor" dedim.
When he wake me this morning before 5 o'clock, I looked at him and said to myself, this is the time that he is dying, or something.
Salı sabahı Herbie bana 5 sularında seslendi.
On the Tuesday morning, Herbie called me around 5 o'clock.
Saat 5.30, sabahın körü.
It's 5 : 30 in the morning.
Annen bu sabah zaten 5 kez aramıştı.
Your mother has already called me five times this morning.
Şansa telefonun sesini duydum... Sabahın 5 : 00'de annen aradığında.
Luckily I heard the phone ring... when your mother called at 5 : 00 this morning.
Sabah beşten önce gitmelisin.
You got to be out of here by 5 a.m.
Hayır, ben genelde sabahın 5 : 30'unda odamda bu şekilde giyinmiş biçimde otururum, yüzümdeki uykulu görünüşümle.
No, I usually sit around my hotel room dressed like this at 5 : 30 in the morning, sleepy look on my face.
- Saat sabahın 5'i.
- It's 5 o'clock in the morning.
Sabah saat 5'e kadar!
Up to 5 in the morning?
Sabah saat 5'e kadar...
5 in the morning...
Sabah saat 5'e kadar bekletildigim icin...
To wait over there till 5 a.m...
Yaklaşık sabah beşte.
It's around... 5 a.m...
Sabah beş civarı.
Around 5 a.m.
Yaklaşık... sabah beşte.
5... in the morning, or so.
Sabah saat 5'te.
Mornings at 5.
5000 53
5 dakika 58
50 dolar 140
5 dolar 97
500 dolar 118
50 mi 29
5 milyon dolar 16
5 yıl 23
5 milyon 44
50 bin 33
5 dakika 58
50 dolar 140
5 dolar 97
500 dolar 118
50 mi 29
5 milyon dolar 16
5 yıl 23
5 milyon 44
50 bin 33
5000 dolar 18
5 cm 20
5 km 54
50 sent 30
5 kilo 16
5 metre 23
5 numara 55
5 saniye 33
5 dolar mı 16
50 dolar mı 28
5 cm 20
5 km 54
50 sent 30
5 kilo 16
5 metre 23
5 numara 55
5 saniye 33
5 dolar mı 16
50 dolar mı 28
500 mü 19
sabah 162
sabaha 19
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 162
sabaha 19
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127