Sen bir hayvansın translate English
165 parallel translation
Sen bir hayvansın ve yerin de kafes. - Eğer bana kalsaydı...
You're an animal and you belong in a cage.
Sen bir hayvansın.
Oh, you're a beast.
Aramızdaki tek fark, sen bir hayvansın bense insanım.
Difference being only that you are an animal, and I'm human
Sen bir hayvansın!
You're an animal!
Sen bir hayvansın.
You're just an animal.
Sen bir hayvansın. Bir hayvanın olması gereken yer kafestir
You are an animal An animal that belongs in a cage.
Sen bir hayvansın Murray.
You're an animal, Murray.
Sen bir hayvansın.
You're an animal. Mm-mmm.
- Sen bir hayvansın.
- You're an animal.
- Sen bir hayvansın!
- You're an animal!
Sen bir hayvansın.
You are an animal.
Sen bir hayvansın.
You turned me into an animal.
Sen bir hayvansın
You're an animal!
"Hadi yap, Sheldon." "Sen bir hayvansın, Sheldon." "Üstüme bin, koca Sheldon."
"Do it to me, Sheldon." "You're an animal, Sheldon." "Ride me, big Sheldon."
- Sen bir hayvansın.
You're an asshole.
Tanrılar adına, sen bir hayvansın!
By the gods, you're an animal!
- Sen bir hayvansın.
- You're a jerk.
Bu iğrenç dünyayı kurtarmanın tek yolu, üzerinde yaşayan herşeyi yok etmektir. Ancak bu yolla yeni bir Hayat tekrar ortaya çıkabilir "Sen bir hayvansın"
The only way to truely salvage this disgusting world, is to destroy everything on it, so a new world can be rebuilt.
Sen bir hayvansın!
- You are an animal! - [Trumpets]
Beni affedin. Ama sen bir hayvansın. Sen bir orospu çocuğusun.
But you are a f--ing - -hole!
Sen bir hayvansın.
You're an animal!
- Sen bir hayvansın!
- You're a monster!
Bir daha ki sefer Homer, "Sen ne tür bir hayvansın?" dediğinde...
And the next time Homer says, "What kind of animal are you?"
Sen ne tür bir hayvansın? Silahsız bir adamı vurmalarına izin verdin.
What kind of an animal are you, letting them shoot down an unarmed man?
Sen ne biçim bir hayvansın?
What kind of animal are you?
Sen bir hayvansın.
You're an animal.
Sen iyi bir hayvansın.
You're a good animal.
Sen bir insan değil bir hayvansın.
You're a beast.
Sen nasıl bir hayvansın?
What kind of an animal are you?
Çünkü sen güzel bir hayvansın ve ben de zayıfım.
'Cause you're a beautiful animal... and I'm weak.
Max, sen gerçekten bir hayvansın.
Oh, Max, you really are a beast.
Sen savaşan güzel bir hayvansın.
You're a beautiful animal of war...
Sen pis aşağılık bir hayvansın.
You're a dirty, low animal.
Sen düşünceden yoksun, bir hayvansın.
You're an animal, incapable of thought.
Sen, aptal, kalın kafalı, kaba bir hayvansın.
You're a stupid, thick-headed, vulgar animal. That's what you are!
Sen çirkin bir hayvansın.
You ugly brute.
Sen bir hayvansın.
Oh, Jonathan, you are an animal.
Jerome, sen gerçekten bir hayvansın.
Jerome, you really are an animal.
Sen ufak bir hayvansın.
You're a little animal, you are.
- Sen, muhteşem, kâfir bir hayvansın.
- You're a magnificent pagan beast.
Sen bir hayvansın!
You're an animal.
Sen ne çeşit bir hayvansın?
What kind of an animal are you?
Sen sersem bir hayvansın, Churchill.
You're a mindless animal, Churchill.
Reeves, sen iğrenç, pis bir hayvansın!
Reeves, you are a disgusting filthy animal!
Milo, sen dönüştüğüm herşeyden daha kötü bir hayvansın.
Milo, you're a worse animal than anything I turn into.
Yozlaşmış bir hayvansın sen!
You're a degenerate animal!
Sen ölü bir hayvansın.
You are dead meat.
Biliyor musun? Sen insan suretinde bir hayvansın. Abi bak mevzuyu bilmiyorsun.
You don't know the whole story, hold your tongue for once.
- Ne tür bir hayvansın sen?
- What kind ofanimal are you?
! Sen lanet bir hayvansın.
You're a fucking animal.
Sen hayvansın, Akıl fikir yok sende. Hiç bir şeyden anlamıyorsun.
You're animals, incapable of reason.
sen bir tanesin 30
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir kızsın 17
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir kızsın 17