Sen bir yazarsın translate English
200 parallel translation
Sen bir yazarsın. "Yaşamadan Ölecek Olursam" ı hatırladın mı?
You're a writer. Remember If I Should Die Before I Live?
Sen bir yazarsın.
You're a writer.
Sevgilim, sen bir yazarsın.
Darling, you are a writer.
Sen bir yazarsın ve sanatçıların şık olma zorunlulukları yoktur.
You're a writer, you artists don't need to be well-dressed.
Paul, sen bir yazarsın. Bir şeyler bulursun.
Paul, you're a writer.
Sen bir yazarsın, sen değilsin!
You're a writer, aren't you?
Sen bir yazarsın ve seks hakkında bir sürü kitap yazıyorsun.
You're a writer, you're always writing those books about sex.
Sen bir yazarsın değil mi?
So, you're a writer...
Sen bir yazarsın.
You are a writer.
Sen bir yazarsın değil mi?
You're a writer too, aren't you?
Sen bir yazarsın, tesisatçı değil!
Don't be so dumb!
Sen bir yazarsın.
You are a writer!
- İtiraf et, sen bir yazarsın.
- Confess, you're a writer.
Sen bir yazarsın. Neye ihtiyaç duyarsan onunla sevişirsin.
You make love to whatever you need.
Ama sen bir yazarsın, bu tür şeyleri düşünmen gerekmez.
But you're a writer, you don't think about those things.
Sen bir yazarsın. ve yazarlar sanatçıdır.
Well, you know, you are a writer, and writers are artists.
Sen bir yazarsın, TV izlersin.
You're a writer, you watch TV.
- Sen bir yazarsın.
- You're a writer.
Demek, sen bir yazarsın.
So, um, you're a writer.
Evet. Sen bir yazarsın.
- You're a writer.
Dostum, sen hayalperestsin, bir yazarsın, şairsin.
My friend, you are a dreamer, a scribbler, a poet.
- Ama sen bir yazarsın.
- But you are a writer.
- Sen de bir yazarsın.
- You're a writer yourself.
Sen bir yazarsın değil mi?
You're a writer, aren't you?
Sen iyi bir yazarsın.
You're a good writer.
Sen büyük bir yazarsın.
You're a big-shot writer.
Belki günün birinde sen de benim için bir şeyler yazarsın.
Maybe someday you'II write something for me, too.
Hayatım, sen mükemmel bir yazarsın!
Darling, you're a wonderful, wonderful writer!
Sen harika bir yazarsın Garp.
You're a wonderful writer.
Sen önemli kurgular yapmış ünlü bir yazarsın.
You have a fine reputation as a writer of serious fiction.
Sen ünlü bir yazarsın!
You with a famous writer!
Sen heteroseksüelsin ve muhteşem bir yazarsın.
You're a straight and a marvelous writer.
Sen gerçekten de bir yazarsın, değil mi?
You really are... You really are a writer, aren't you?
- Önemli olan, sen artık bir yazarsın.
- The important thing is that you're an author.
- Dinle. Onu sahte bir denemeye çağırırız. Sen anlamsız replikler yazarsın.
We get her in for a fake audition, and you write some lines that don't mean anything and she does them, and we tape-record it.
- Sen harika bir yazarsın.
- You're a brilliant writer.
Hayır. Bence sen paragöz, şöhret meraklısı ve kusura bakma ama orta karar bir yazarsın. Ayrıca kalbinin olması gereken yerde soğuk hava deposu var.
What I think is that you're a money-hungry, fame-seeking and, forgive me for saying, mediocre writer who's got a cold storage shed where her heart should be.
Bence sen paragöz, şöhret meraklısı ve kusura bakma ama, orta karar bir yazarsın.
You're a money-hungry, fame-seeking... forgive me for saying...
"Raymond, sen mükemmel bir yazarsın, Sen şiir yazarı olabilirsin."
"Raymond, you're such a great writer, you could've been writing poetry."
Ray, sana söyledik, Sen iyi bir yazarsın... Yani sende iyi bir yazar olduğunu düşündün, değil mi?
Ray, we told you, you were a good writer... so that you would think you were a good writer, see?
Çünkü sen çok iyi bir yazarsın, Ray.
Because you are such a good writer, Ray.
Sen söyleyecek şeyi olan bir yazarsın.
You're an author with something to say.
Sen çok iyi bir yazarsın.
You are a great writer.
Sen harika bir yazarsın.
You are a great writer.
Sen iyi bir yazarsın.
- You're a good writer.
Sen bu tarz bir yazarsın biliyorsun.
- Well... - That's really the kind of writer you are, you know.
Seminerdekiler senden nefret ediyorlar çünkü sen onların ileride olacaklarından on kat daha iyi bir yazarsın.
All the kids in workshop hate you because right now you're ten times the writer any one of them will ever be.
Ama sen, büyük bir yazarsın.
But you're a great writer.
Buraya benim basit bir fahişe olduğumu düşünerek mi geldiniz? Sen yetenekli bir yazarsın, ben de öyleyim.
"The past spring of this garden is the same as the present."
Artık, sen tam bir yazarsın.
Now, you are really a writer.
Sen de bir yazarsın, eminin aşağılamak için söyledin.
From a writer, I'm pretty sure that's an insult.
sen bir tanesin 30
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir kızsın 17
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir kızsın 17