English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sevgili oğlum

Sevgili oğlum translate English

403 parallel translation
Şimdi sevgili oğlum, müsaade et de o ağırlığı sırtlamana yardım edelim!
And now, my son, let us assist in carrying your heavy burden.
Sevgili oğlum, eğer bir bilseydin ne mutlu, ne mutlu...
Oh, my dear boy, if you only knew how happy, how happy...
- Sevgili oğlum.
- My dear boy...
Sevgili oğlum, Tarzan seni çiğ çiğ yemeden kahvaltını et.
My dear boy, have your breakfast before Tarzan eats you raw.
Fakat, sevgili oğlum, bu çok acil.
But, my dear boy, this is most urgent.
- Evet sevgili oğlum, biliyorum.
- Yes, my dear boy.
Tanrıların babası, bu adam sevgili oğlum Polyphemus'un gözünü kör etti.
Father of gods, this man hath stricken blind my dear son Polyphemus.
" Sevgili oğlum...
" My dear son,
Evet Pip, sevgili oğlum, seni bir beyefendi yaptım.
Yes, Pip, dear boy, I made a gentleman of you.
Hiçbir şeyden şikâyetim yok, sevgili oğlum.
Aye. I don't complain of none, dear boy.
- Oh, sevgili oğlum!
- Oh, my dear boy!
Sevgili oğlum, sen çok çirkinsin.
Dear boy, you're very ugly.
" Sevgili oğlum, sanırım hiçbir mektubum eline geçmedi.
"Dear son, I guess none of my letters have reached you."
İçeri gel. Gel içeri sevgili oğlum.
Between!
Sevgili oğlum tüm planlarını iptal edersen garip olmaz mı?
My dear boy wouldn't it look rather awkward if you suddenly canceled all your plans?
"Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum."
"This is my beloved son, in whom I am well pleased."
Sevgili oğlum, Hunları geçitte bekliyoruz.
"Westward Ho, the Wagons!"
Sevgili oğlum, ben hayatımı yaşadım, sen daha yumurtandasın.
My dear sonny, I lived what was mine, you just left your egg.
Sevgili oğlum, o avukat, iş adamı değil.
My dear boy, he's a barrister, not a businessman.
- Sevgili oğlum, çok sevindim.
- My dear boy, I'm delighted!
Victor, sevgili oğlum... Frankenştayn ailesinin kalan tek üyesi sensin.
Victor, dear boy you are the sole remaining member of the Frankenstein family.
Sevgili oğlum, baloya gel. " demek mi?
Dear child, come to the ball. "
Ve bana sevgili oğlum, dedi.
And he called me his darling boy.
Ve Nicky, sevgili oğlum.
And Nicky, my darling boy.
- Sadece sevgili oğlum demek istedim.
- Nothing, just my darling boy.
Sevgili, sevgili oğlum.
My dear, dear, dear boy.
Hayır, sevgili oğlum.
No, no, dear son.
Ona gitmemelisin, sevgili oğlum.
You must not go to her, dear son.
Sevgili oğlum ödül alacak.
- He was going to give my son a prize.
- Sevgili oğlum o işi bana bırak.
- Leave it to me, dear boy.
" Sevgili oğlum yeni bir eve taşınmakla meşgul olduğumuzdan sana yazamadım.
" We finally moved into the new apartment.
- Sevgili oğlum.
My dear boy.
Sevgili oğlum çiçek toplamış.
My beloved son was off picking flowers.
Sevgili oğlum!
My beloved son!
Oh, benim sevgili oğlum...
Oh my beloved son...
Sevgili oğlum, deüşüncelerin sadece bulanık değil, aynı zamanda ekonomik olarak sağlıksız.
My dear boy, your thinking is not only fuzzy, it's economically unsound.
Sevgili oğlum, bu bizim hayatımızda bir dönüm noktası.
Dear boy, this is a turning point in your life.
Sevgili Oğlum budur. O'ndan hoşnudum.
This is my beloved Son in whom I am well pleased.
Evet, ama savaşların neyle ilgili olduğu konusunda dikkate alman gereken şey, sevgili oğlum, onların liderleridir.
Yes, but what you have to take into account where battles are concerned, dear boy, are its leaders.
Benim sevgili oğlum!
My dearest son!
Pekala sevgili oğlum, hikayen çok ilgimi çekti.
Well, dear son, I've become very interested in your story.
Sana ağlıyorum sevgili oğlum...
I cry on you, beloved son...
Emin değilim, sevgili oğlum ama... bir nedeni olmalı, evet tıpkı evrendeki her şey gib, bir nedeni vardır.
Well, I'm not quite sure, dear boy, but... there must be a reason for it, yes like everything else in the universe, there is a reason for it.
Sana söylemediğim bir şey var sevgili oğlum.
There's something I haven't told you, dear boy.
Hiç de iyi bir düşünce değil sevgili oğlum.
It isn't a good point at all, my dear boy.
Çok yazık, sevgili oğlum, Orada çantaların yanında durup birbirimizi süzerken kayıp olduğunu keşfetmemiştin.
It's a pity, my dear boy, you didn't discover it was missing in the cases when we were standing there st, er, staring at each other.
Hafızan çok kötü, sevgili oğlum!
Your memory is like a sieve, dear boy!
Oh, sevgili oğlum!
I mean, your daughter... to, uh, be mine. Why, my dear boy!
Sevgili oğlum.
Dear boy.
Sevgili Buckingham, benim adıma Richmond'a şunu söyle : Oğlum George bu korkunç domuzun ahırında mahsur kaldı.
Good Buckingham, tell Richmond this from me - that in the sty of this most bloody boar... my son George Stanley is franked up in hold.
Sevgili Antoine, sizi Güney Amerika'dan dönen, oğlum Simon'la tanıştırayım.
The healthy jungle air. My son Simon, just back from South America.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]