Silahı var translate English
5,978 parallel translation
Silahı var!
He has a gun!
Kızımın da silahı var mıydı?
Did my daughter have a gun, too?
Silahı var.
He's got a gun.
Birçok muhtemel cinayet silahı var.
There are many possible murder weapons.
- Aman Tanrım. Silahı var.
Oh, my God, he's got a gun.
- Silahı var. - Hadi buradan çıkalım.
He's got a gun!
Cinayet silahı var mı?
Is that a murder weapon?
Yardim edin, elinde silah var.
Help! This man's got a gun!
- Yanında silah var mı?
- Are you carrying?
Çocuğa doğrultulmuş 5 silah var.
We got five guns pointed at a kid out here.
Sen bağlısın, bende ise bıçak ve silah var ve seni öldüreceğim.
You're tied, I've a knife and a gun... - and I'm going to kill you.
Silah ve bıçaklarınız var.
You've got guns and knives.
Benim dışında canavarın da silah seslerini duymasından endişlenen var mı?
Anyone else worried that the monster heard - those gunshots, too? - I'm hoping we find Baird first.
Silahına ihtiyacım var.
I need your gun.
Hiç silahın var mı?
Do you have any weapons?
Yola çıkmış kaç büyük silah var gördün mü?
Have you seen how many big guns are moving forward?
Benim de silahım var.
Ha, I have a gun, too.
Bir dakika. Elimde silah mı var?
Wait, am I holding a gun?
Cinayet silahı makasla yarası eşleşen geçen aydan iki ceset var.
We've had two dead bodies in the past month with wounds consistent with a pair of shears as the murder weapon.
Silahı var!
- Whoa! - Man :
O adam var ya? Sadece arsenalinde bir silah olduğumu söyledi.
That guy he said I was just another weapon in your arsenal.
Cinayet silahı aynı, ama birkaç tane farklılık var.
The same murder weapon, but a couple significant differences.
Yani onun gibi 100 silah daha var.
That's 100 of those guns.
- Silahı var.
- Gun.
Abel silah dolu kamyonu bir yere bıraktı ama telefonunda GPS koordinatlarının kaydı var.
Abel ditched the truck with the guns, but his phone kept a record of the GPS coordinates.
"Tüm parayı ver. Silahım var"?
" Give me all your money.
Dinle, çocukta silah var.
Listen to me... this kid's gacked up and gone.
Yani elimizde sadece cinayet silahının hareketi var.
So... all we have is the movement of the murder weapon.
Sen de hangi silah var?
Hmm. What you carry?
- Ne var? - Silahını daha yeni temizlemiştin Martine.
What?
- Hobilerimin hepsinde silah var. - Deneyimiz nasıl gidiyor?
All of my hobbies include a gun.
Silahın mı var?
You have a gun?
Katil silah temizleyici kokuyor ve üzerinde geyik kanı var.
Okay, so we have a killer who smells like gun cleaner and has traces of elk blood on him.
Gizli bir silahımız var.
I mean, we have a secret weapon.
Sizi gözaltına alabilirdik ve sizi onlar yakalamadan biz onları yakalardık ama bu esnada terörist çeteler yabancı ajanlar, kimyasal silah çalan kişiler var!
We could have put you under surveillance and maybe we would have got them before they got you, but in the meantime, there are terrorist cells, foreign spies, people stealing chemical weapons!
Elimizdeki son istihbarata göre içerisinde çok güçlü bir şey var... Nasıl kullanılıyor? Bir silah.
- Based on our latest intel, there's something very powerful inside it... a weapon.
Biz daha fazla kişiyiz ve daha fazla silahımız var.
All right, gang. We're outnumbered and outgunned.
Ölümcül bir silah var elinde böylece ölesiye dövebilirim seni.
Gotta have a deadly weapon so I can beat you to death.
N'aber Trigger? Ama gel gör ki elinde 9 mm.lik bir silah ve korku sorunu yaşayan bir köpeğin var onun yerine.
And yet you have a nine-millimeter in one hand and a dog with anxiety issues in the other.
Granger, sadece re... gidiyor benim silah için var...
Granger, just re... he's going for my weapon- - he's got...
Jacob'ın öldüğü gece üzerinde bu silah mı var demiştiniz?
You said in the past that Jacob had his gun the night he was murdered?
Ben değil, silahım var benim.
Not me, I got a gun.
Bu yüzden bu silah bütün olarak komplike bir yapı, var olmayan birşeyi hayal etmek zorundasın - farklı materyallerden oluşturulmuş bir mızrak.
So this whole weapon is a complex thing, you've got to imagine something that doesn't exist - a spear made out of all sorts of different materials.
Ne silahımız, ne aracımız var, sayıca azız.
No guns, no ride, outnumbered,
Silahım var.
I have a gun.
Ve suyun içinde silahın dışında çok enteresan şeyler var.
I mean, do you know how cold that water is? And there a lot of very, very strange things in there, aside from guns.
Lavabonun altında bir silah var.
There's a gun hidden under the sink.
Kardeşimin elinde karının kafasına dayanmış ful otomatik bir silah var.
My brother's got a fully-auto to your wife's head.
Silahı var!
There's a gun!
Rozetin ve silahın var.
You got a badge and a gun.
Tepesine yerleştirilmiş garip bir demirden ve çelikten bir yapı var bu bir silah falan değil, aslında bir teleskop.
Perched on top is a strange, huge iron and steel construction, but it's not a gun, it's actually a telescope.
silahı vardı 16
vardı 193
varoş 16
vargas 68
vardır 53
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
varsın 16
vardı 193
varoş 16
vargas 68
vardır 53
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
varsın 16
varım 207
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
silah 252
silahlar 165
silahlı 32
silahı 22
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
varvara vasilyevna 23
silah 252
silahlar 165
silahlı 32
silahı 22
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silah sesleri 29
silahım yok 37
silahlı soygun 46
silahsızım 41
silahım var 52
silahı ver 44
silahın var 16
silahlılar 19
silahı al 54
silah sesleri 29
silahım yok 37
silahlı soygun 46
silahsızım 41
silahım var 52
silahı ver 44
silahın var 16