English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Silahını at

Silahını at translate English

2,992 parallel translation
Eğer Walter'ı yeniden görmek istiyorsan, silahını at.
If you ever want to see Walter again, put down your gun.
Silahını at!
Drop your gun.
Silahını at!
Drop the gun.
Silahını şuraya yere at.
Drop your gun on the ground. Over there.
At silahını!
Drop.
Dediğini yapar, at silahını Guy.
He will do it. Drop the gun, guy.
Evinde hâlâ bir silah var mı, yoksa bağımlığın yüzünden onu çoktan sattın mı?
Now, you got a gun at your house, or did you already sell them all to finance your habit?
Özür dilerim bu terim doğru olmadı. Grimes silahın diğer ucundaki kişi olabilir.
Grimes's significant other was just taken at gunpoint.
Bay Sweeney size silah doğrulttuğunda onun gerçek bir silah olmadığının farkında mıydınız?
When mr. Sweeney pointed his gun at you, Were you aware that the gun wasn't real?
Size doğru yöneltilmiş dolu bir silah ve zorluklarla kazandığınız paranızın talep edilmesi centilmence mi?
Did you find anything gentlemanly About someone pointing a loaded weapon at you And demanding your hard-earned money?
At silahını.
Drop the gun.
At silahını!
Drop the weapon!
At silahını.
Put down the gun.
Çalışanlarınızdan birisine silah doğrultuldu.
One of your staff was held at gunpoint.
Michael Janeczko, at silahını.
Michael Janeczko, put the gun down.
At silahını.
Put your weapon down.
Yakın mesafeden bir SIG silahı ateşlemek ve sirenleri çalışırken MCRT arabası kullanmak istedi.
Like, he wants to fire a SIG at the pistol range, and he wants to take a ride in the MCRT truck with all the sirens blaring.
- Sana söylenenlere inanma. [POLİS] - At silahını, at!
Don't believe what they told you.
At silahını.
Drop your gun, now.
İkisi de bu civarın silahı.
Both used at little bighorn.
Orada zar zor nefes alıyorken, parmağını sembolik olarak bir silah gibi kafasına doğrultur.
When he is there, barely alive - he symbolically with his fingers points a gun - at his own head.
Bay King'e karşı kendinizi korumanın tek yolu hazırda dolu bir silahınız olmasıdır.
The only defense in an encounter with Mr. King is to have loaded weapon at the ready.
Silahını onlara doğrult, bana değil.
Point your gun at them, not me.
Roma iki hafta önce Blum'un evindeydi, şimdi de adamın büyük muhteşem silahı kayıp.
Roma was at Blum's house two weeks ago, and now his great, big gun is missing.
Silahını yere at!
Put down your gun!
At silahını.
Drop it.
At silahını!
Drop it!
At silahını.
Put the gun down.
Lindsay'in DD5 şikayet raporu nişancı ve kurban kısa mesafede yüzyüze geliyorlar ve silahın üzerinde boğuşuyorlar.
Lindsay's DD5 complaint report has the shooter and the victim face-to-face at close quarters, struggling over the gun.
Pekala, şu anki varsayımımıza göre Juan Perez Wes Clyborn'a silahını burada doğrulttu, öyle değil mi?
Okay, so, our current assumption is that Juan Perez held Wes Clyborn here at gunpoint, right?
Buna farklı bir açıdan bakmalıyız çünkü, bu babasının silahıysa onu atmayabilir.
We're gonna have to go at this from a different angle because if that is his father's gun, he might not get rid of it.
Silahını bana doğrultmuş, parmağı tetikte Devil'ı göremiyorum.
I don't see Devil back there, gun pointed at me, finger on the trigger.
- Silahını ve telefonunu yere bırak ve 3 adım geri at. - Pek şirinmiş.
That's cute.
Boyd'a silahını doğrultmuş şapkalı bir adam gördü sadece.
Just saw a man in a hat, pointing a gun at Boyd.
Sana silah doğrultmuşken yapamazsın.
Not when she's pointing a gun at you.
Balistik için silahınıza ihtiyacımız var. - Ciddi misin?
We need to take a look at your service weapons ballistics.
- Helen Teyzenin evinde silahını... -... ateşleyen adam, topallayan adam...
The man who did the shooting out at your Aunt Helen's house,
Yani silahın atılmasından önce. - Sence güvenilir bir tanık mı?
You think she's a reliable witness?
At silahını!
Drop the... weapon.
- Silahını yere at hemen.
Put your gun on the ground now.
At silahını!
Drop your weapon!
- At silahını.
I--I'm FBI.
At silahını dedim.
I--I can show you my badge. I said, drop it!
At silahını!
Drop the weapon now!
At silahını!
Drop the gun!
At silahını ve ellerini havaya kaldır!
Drop the gun and put your hands in the air!
Adam karısını vurmuş, sonra da kendini göğsünden vurmuş, ve silahı da pencereden atıcak zaman bulabilmiş.
Husband shoots wife, then shoots his chest, just has enough time to toss the gun out in the window.
Memur Zimmerman'ın hiçbir silahın bulunup kayda geçirilmediği olay yerine daha önce gelmiş olduğunu keşfettik.
And you asked them about the possibility of a drop gun? Yes. We discovered that Officer Zimmerman had been present at an earlier crime scene where no gun had been recovered and inventoried.
Bu İkinci Dünya Savaşı silahıyla eşleşiyor. Morgan'ın olay yerinde bulduğu kovanlar da silahla uyumlu.
matches to this... this World War II gun, which corresponds to casings that Morgan found at the scene.
En azından bir hava muhafızının silahını.
Or at least an air marshal's gun.
Bu silahı, Scott havalimanında Matlock'ın adamlarından aldı.
This is the weapon Scott took from Matlock's men at the airport.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]