Soru yok translate English
984 parallel translation
Soru yok, bir tane seç işte.
No questions, just draw one
Soru yok, itiraz da yok. Kabul ediver.
No questions, no buts, just approve the loan
Başka soru yok O'Doul.
Never mind any more questions, O'Doul.
Tek bir kelime, tek bir soru yok.
Never a word. Never a question.
Soru yok. Kefil yok.
No call-makers.
Soru yok, efendim.
No questions, My Lord.
İki kişiye bilet. Soru yok.
A passage for two and no questions asked.
Daha fazla soru yok.
No more questions.
Ne dediğimi unutma - soru yok.
Don't forget what I said - no questions.
- Evet, soru yok, cevap yok, hata yok.
Yes, no questions, no answers, no mistakes.
Başka soru yok.
I won't ask any more questions.
- Soru yok.
- No questions.
- Lütfen, daha fazla soru yok.
- Oh, please. No more questions.
Soru yok.
No questions.
Oradaki ilanda hiç soru yok.
There can be no question of publication.
Soru yok.
No more questions.
Bir bira. Soru yok, cevap yok.
No questions, no answers.
Soru yok, cevap da yok.
No questions, no answers.
- Şimdilik başka soru yok.
- No more questions for now.
Hatırlamıyor musun, soru yok.
- No questions, remember?
Daha soru yok mu?
No more questions? Hmm?
Soru yok.
No question.
Başka soru yok.
No questions.
Zorlamak yok, soru yok.
Nobody push, no questions.
Başka soru yok, Kaptan.
There will be no more questions, captain.
Ama unutmayın soru ve müdahale yok.
But remember... no questions and no interference.
Artık soru sorulmadan konuşmak yok.
Now, nobody speak until he's spoken to.
Soru sormak yok, demiştik.
We said no questions.
Soru sormak yok.
Ask no questions.
Soru sormaya yetkim yok.
It's not up to me to ask questions.
Soru sormak yok.
No questions.
Bence daha fazla soru sormanın gereği yok, efendim.
I think it quite unnecessary to ask any further questions, My Lord.
Soru soran yok.
No questions asked.
Hiç soru yok!
None!
Sana soru sormaya hakkı yok.
He has no right to ask us questions.
Unutma, Jimmy, Lizzie trenden inince, soru sormak yok.
Now, remember, Jimmy, when Lizzie gets off the train, no questions.
Sana soru sormaya hakkı yok!
He has no right to question you!
Ziyaretçiler soru soramaz diye bir yasa yok. Değil mi, Vargas?
There's no law against visitors asking questions, is there, Mr Vargas?
Ben tek soru sordum, cevap yok.
I ask you something and you don't answer.
Soru sormak yok.
No questions asked.
Baba soru sormak yok. Git ve otur.
Go and sit down, Daddy.
Kılıçlarınız yerinde kalsın! Soru sormak yok!
You want to draw your swords?
Bu gece soru sormakta sınır yok.
There's no limit on questions here tonight.
İşte iyi bir soru daha. Ama buna cevabım yok.
That's another good question, and for that I have no answer.
Sadece birkaç soru soruyorlardı, başka bir şey yok.
KALA : Just asking a few questions, nothing more.
Soru sormak yok.
Now look, no questions.
Daha fazla soru sormazsan yok.
Not if you don't ask any more questions.
Artık soru sormak yok.
No more questions.
Piccolo'ya soru : "Karşıt ajan yok edildi mi?" Onaylatın.
Question to Piccolo : You have eliminated opposition agent? Confirm.
- Soru yok.
No questions.
- Soru yok mu?
No questions?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65