Tavşan mı translate English
1,393 parallel translation
Eve geleceksin ve sobanın üstünde kaynayan bir tavşan mı bulacaksın?
You'd come home and find a rabbit boiling on the stove?
- Beyaz tavşan mı?
- White rabbit?
Hâlâ şapkadan tavşan mı çıkartıyorsun?
Still you cut ¹ ga rabbits from a hat, professor?
Yemek! Bu sefer ne getirdin? Tavşan mı sıçan mı?
Oh, what is it this time, a rabbit or a possum?
- Tavşan mı?
The jackrabbit?
Angel parasına veya tavşanına değil, benim erkek arkadaşım üzerine oynuyor.
It's not money or a bunny Angel's playing for. It's my boyfriend.
Ne yani, Bay Logan tavşan kılığına girmen için sana para mı verdi?
What are you saying? That Mr. Logan paid you to dress up as a
- Tavşanı sevmesini anlatmamam mı?
Told him what, about petting the bunny?
Baba, hatırlar mısın, Robert'la bir tavşanımız vardı hani?
Hey, Dad, remember... remember that bunny that me and Robert had?
O tavşanı sevmek zorunda kaldım.
I had to pet that bunny...
O aptal tavşan hikâyeli methiyeyi neden yazdım sanıyorsun?
Why do you think I wrote the eulogy with the stupid bunny story?
O tavşan hikâyesinden nefret ediyorum!
I'm telling you, I hate that bunny story!
Tamam, tavşan hikâyesini çıkarırım.
All right. And I'll... I'll take the bunny thing out.
Ben tavşan avına çıkıyorum.
I'm goin'... wabbit hunting.
Sevgili tavşanım!
My love bunny!
Şimdi şu tavşanı bulalım.
Now to go find that rabbit.
Şimdi seni yakaladım, tavşan.
I've got you now, rabbit.
Eric tavşanı ağaca mı sıkıştırdı?
Eric threw a rabbit up a tree?
Tavşanımı tutmak ister misin?
Wanna hold my bunny?
- Evet, tavşanım?
Yes, bunny?
Küçük bir tavşan gibi iki kat hızla oraya koşmalıyım... elimdeki küçük tuvalet kağıdıyla kıçını silmem gerek.
Then I gotta run up there double time, like... a little bunny with my lil'tissue and I gotta go wipe her little ass.
Gözün arkasında gözaltı takımının gerisi vardır, tavşanı göremez fakat gözü takip eder.
Behind the eye is the rest of the surveillance team, who cannot see the rabbit but follow the eye.
Tavşan hareket ederken, takım elemanları kendilerini gözün pozisyonuna göre yönlendirirler, böylece tavşan takip edildiğini anlamaz.
As the rabbit travels, the teammates will rotate themselves into the eye position so that the rabbit doesn't realize he's being followed.
Tavşan, unutmayın, boğuşma noktanız onun kuyruğundakini tanımlamanıza yardım eder.
Rabbit, don't forget, your choke points help you to identify who's on your tail.
Marta kadar boşum, sonra Paskalya tavşanı oluyorum.
Nothing till March, and then I'm the Easter Bunny.
Tamam, Tanrıya şükür ir tavşanım veya hayvanım yok.
Okay, I'm glad I don't have a pet rabbit or anything.
Bu benim tavşanım.
This is my bunny.
Tavşan avlıyorum.
I'm hunting rabbits.
Bunu geç bakalım, tavşan.
Top that, rabbit.
Hanımefendi, ruj sürmüş bir tavşanı komik bulmuyorsanız... sizinle konuşacağımız hiçbir şey kalmadı.
Lady, if you don't find a rabbit with lipstick amusing... you and I have nothing to say to each other.
Ve ben de kartı kurtaran tavşanım.
And I'm the bunny who saved the card.
Sanırım haklısın Tavşan.
I think you must be right, Rabbit.
Hatırladın mı, Tavşan?
Remember, Rabbit?
Senden hoşlandım, Tavşan.
I like you, Rabbit.
"Vay Be Ölü Tavşanınız Harika Kokuyor" markasından var mı?
Do have any "Gee, Your Dead Rabbit Smells Terrific"?
Tavşanımız iki gün önce öldü.
Our bunny died two days ago.
- Bu, Daisy'nin tavşanı mı?
- Is that Daisy's bunny?
Bir yıl boyunca tavşan eti yemezsem her sabah dualarımı okursam ailemi korursam iyileşebileceğimi söyledi.
Told me not to eat rabbit meat for a year to say my prayers every morning take care of my family, and I might get well.
Dicken la Tavşan oyunu oynarım ve telefon çalar.
I would play "Rabbit" with Dicken, and the the phone rang...
Haydi tavşan avına çıkalım!
Let's go catch a rabbit!
Tavşan geçen yıl öldü, canım.
The rabbit died last year, dear.
Evet, hâlâ kızımın resmini istiyorum, ama bir tavşan pastasının üstünde!
Yes, I still want my daughter's picture, but on a bunny cake!
- Tanrım. Vincent Gallo bunu görse Kahverengi Tavşan konusunda çok daha iyi hissederdi.
- Lf Vincent Gallo could just see this... he'd feel a whole lot better about "Brown Bunny."
Bunu da mı tavşan hikayen gibi sürekli anlatıp duracaksın?
Oh, dear, is this going to be another one of those stories that you tell people for the rest of your life like the bunny story?
- Tavşanımı verdiğinizi fark etmeyeceğimi nasıl düşünebildiniz?
How could you think I wouldn't notice you gave away my rabbit?
Önce Bambi gibi sakin davranıp sonra Monty Python'daki tavşan gibi ansızın mı saldırıyor?
Does it act all peaceful and Bambi-like and then suddenly attack like the rabbit in Monty Python? Your voice is probably scaring it away.
Şapkandan tavşan mı çıkaracaksın?
That you could pull a rabbit out of your hat?
Ben demiştim tavşan almayalım diye.
I told you we should get a rabbit for a pet
- Tavşan ayağıyım demek istiyorsun.
NESSA : You mean his rabbit's foot.
- Tavşan ayağımız gibiydi.
He was a walking rabbit's foot.
Oh, bir tavşanım vardı, tavşan adında.
Oh, I had a bunny, named Bunny.