Yaklaştın translate English
3,638 parallel translation
Çok yaklaştın.
Very close.
Çalınan silahları bulmaya yaklaştın mı?
Are you any nearer to finding those stolen guns?
Bir fikre yaklaştın.
You pitched an area.
Oldukça yaklaştın.
Close enough.
Şaşırtıcı derecede yaklaştın.
Surprisingly close.
- Kürsüye yaklaştın ve şöyle dedin, " Sayın Yargıç, bu davayı kazanabilirim, ama yalnızca karşı tarafın avukatını yenebileceğim için.
- You approached the bench and you said, "Your Honor," I can win this case, but only because I can beat the public defender.
Yanlış, ama yaklaştın.
You're wrong, but you're close.
Dr. Cole, orta hatta çok yaklaştınız!
Dr. Cole, you are too close to the midline!
Damara çok yaklaştın!
You're gonna tear the vessel!
- Yaklaştın.
- Close.
Çok yaklaştın Donovan, çok yaklaştın.
Really close, Donovan, really close.
Yaklaştın. 11 yaşında.
Close. He's 11.
Peki, yaklaştın.
Okay, close.
Yaklaştın.
- Close.
Yaklaştın.
Close.
Ona birilerinin yaklaştığını söyledi.
She said she'd been approached.
Yeter yaklaştığın Nicole!
That's far enough, Nicole!
Şüpheliye yaklaştım silahını bırakmasını söyledim At silahını!
I engaged the suspect, demanded that he drop his weapon. Do it now!
Birisinin boğazını kesmesine izin verir miydin? Belki birisi ona sinsice yaklaştı.
Maybe someone snuck up on him?
Tehlikenin benim için yaklaştığını biliyordun.
You knew that danger... was headed my way.
Buck'ın yapıcı yaklaştığına eminim.
No doubt buck is offering that constructively.
Evet, yaklaştın.
Yeah, you have.
Çocuklarımı böyle ölüm tuzaklarının yanına bile yaklaştırmayacağım.
Ugh, not gonna let my kids anywhere near one of those death traps.
Tek bildiğim kardeşlerine yaklaştıkça benden uzaklaştığını hissetmem.
I only know that the closer he gets to his brothers, the further he feels from me.
Sanırım sen ve annen beni Drew Thompson'ı bulmaya bir adım daha yaklaştırdınız.
I think you and your mama just got me one step closer to finding Drew Thompson.
Buraya doğru yürüyorduk, ben de adamlarının bu tarafa doğru yaklaştığını gördüm. Sonra ampul yandı. Birimizin bu işle bir ilgisi olduğunu düşünüyorsun.
We walk in here, and I see your boys pointing heat in this direction, light bulb... you think one of us had something to do with it.
Belki de Vincent'in ona yaklaştığını düşündü.
Maybe she thought Vincent was getting close.
Fırtınanın yaklaştığı aşikâr.
Storm certain, yes.
Tiberius'un adamlarıyla yaklaştığını ilan eden karşılama borusunu işitmedim.
I did not hear welcoming horns announcing Tiberius'approach with balance of men.
Apollo'nun gökyüzünden yaklaştığı hızda kamptan ayrılmalarını emret.
Give word to break encampment as Apollo approaches eastern sky.
Yüzünü boya kutularına çok yaklaştırmasaydın keşke.
Maybe don't keep your face so close to the paint cans.
Bir keresinde uyuyan bir geyiğin arkasından sinsice yaklaştı ve kafasını doğrayıverdi- - Dehşetti!
One time he snuck up behind a sleeping deer and just sawed its head right off- - it was sick!
Ateş edenin, araca arkadan yaklaştığını düşünüyoruz. Sonrasında El Sapo silahına el attı ama ateş eden kişi- -
So what we think is the shooter approached the vehicle from behind... and then El Sapo drew his gun.
Ateş edenin, araca arkadan yaklaştığını düşünüyoruz.
What we think is the shooter approached the vehicle from behind.
Gece boyunca ön taraftaymışlar. Ve kimsenin kapıya yaklaştığını görmemişler.
They were parked out front all night and never saw anyone come near the door.
Taarruz uçağınızın yaklaştığını görüyoruz.
We see your attack aircraft approaching.
Aslında başkan olarak bu kasabanın Batman'i olmaya çok yaklaştım.
You know, as mayor, I'm pretty close to being this town's Batman.
Denizin ruhları, onları yaklaştırmıyor. Çünkü yabancı kadın avcıların yerini aldı.
The spirits of the sea are holding them back because your alien woman took a hunter's place.
Arabaya bindim. Arabanın arkasından bir adam yaklaştı.
I get to the car, this guy comes from behind the car.
Üçlüye en yaklaştığımız an köpek pozisyonundayken yatak odasının kapısını açık bıraktığım andı.
Wow. Closest we ever came to a threesome was one time we dog-sat and left the bedroom door open.
Ryan, eğer üstüne fazla otoriter yaklaştıysam, özür dilerim ama neden öyle bir kural koyduğumu anlarsın.
Ryan, listen, I'm sorry if I came on too strong earlier, but you understand why I have that rule about not dating.
Yaşamın kökenini bulmaya çalıştığımız enstitümde bir toplantı düzenledik, orada sonuca ne kadar yaklaştığımızı öğrenmek benim için çok etkileyiciydi.
We had a meeting at my institute where we were trying to get at the origin of life and it's fascinating to learn how much closer we're getting.
Geçtiğimiz altı ay boyunca, bir kadın daha doğrusu genç bir kadın cinsel ilişki amacıyla size yaklaştı mı?
In the past six months, have you been approached by women... younger women in particular... who have made sexual advances?
Nakavtın yaklaştığını biliyor.
He knows a knockout blow is coming.
Eoin yavaş yavaş insanları uçurmaya başlıyor bazılarını yakalamaya çok yaklaştım.
This heroin thing is starting to blow up a little bit, and I'm damn close to making some busts.
Yaklaştığınızı işitemedim.
I didn't hear you approaching.
Romanımız üzerinde çalışıyordum ve... sona yaklaştıkça kahramanının karakter gelişimiyle, duygusal doğrultusuyla cebelleşiyorum, yardım edersen makbule geçer.
I've been working away on our novel, and, uh, and as I - as I come towards the end, I'm struggling somewhat with the - with the hero's character arc, the emotional through line, if you will.
Ve kılıcı bulmanın seni tedaviye yaklaştırdığını mı düşünüyorsun?
And you think finding the sword brings you closer to the cure?
Tehlikenin yaklaştığını düşünmüş.
She thought the balloon had gone up. What?
İkiyi yaklaştırın.
Tighter on two.
Biri yaklaştırın.
Tighter on one.
yaklaşık 83
yaklaşıyor 99
yaklaşın 139
yaklaş 303
yaklaşma 142
yaklaşıyorum 20
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorlar 62
yaklaşmayın 75
yaklaşıyor 99
yaklaşın 139
yaklaş 303
yaklaşma 142
yaklaşıyorum 20
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorlar 62
yaklaşmayın 75