English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Y ] / Yaklaşın

Yaklaşın translate English

6,554 parallel translation
- Hadi yaklaşın.
Come on up.
Yaklaşın bakalım.
He volunteered! Come on up.
Yaklaşın.
Come closer.
Hatırlıyorum'76 senesinde, sıcak dalgası vardı... Yaklaşın.
I remember in'76, during the heat wave... get closer.
Hadi, yaklaşın.
Come on, get close.
Evet, yaklaşın bakalım.
That's right, get close.
Yaklaşın.
Come on.
Kalçasının sol tarafında yuvarlak ve düz bir yara var yaklaşık 25 mm çapında.
There's a flat, round scar on the lower aspect of the left buttock, approximately one inch in diameter.
Biyolojik babasının ölümüyle ilgili Erich Blunt'tan şüphelendiniz çünkü başka birisi cinayeti işlediğini itiraf etmişti ve ayrıca, Cindy Strauss'u öldürdüğünü düşünerek önyargılı yaklaşıyordunuz.
You suspected Erich Blunt in the murder of his biological father, and because someone else confessed to the murder, you were predisposed to the biased belief that he murdered Cindy Strauss.
Ne kaçırdığını görmen için yalnızca yaklaşık yedi günün var.
You only got about seven days to see what you're missing.
Abhimanyu Kaul, atalarının yeri Sitapur'da yaklaşık 4,5 lakh oyla kazandı.
Abhimanyu Kaul has won by around 4.5 lakhs votes in his ancestral seat, Sitapur.
Senin bilimsel yaklaşımın da böyleydi, değil mi?
That is your scientific method, no?
Bay Reese ve Bayan Shaw, çalıştığı binanın güvenlik sistemine eriştiklerinde sizi saat tam 07 : 04'te ona yaklaşırken gördüler.
When Mr. Reese and Ms. Shaw accessed the security system in the building where he works, they found you approaching him at precisely 7 : 04 AM.
Ardından yaklaşık 1 yıl kadar sonra, 1 milyona yakın "komünist" öldürüldü ve failleri hâlâ meçhul.
In less than a year, more than a million "communists" were murdered and the perpetrators still wield power across the country.
Ön incelemede şahısların yaklaşık iki saat önce öldüğünü tespit edebildim.
After a preliminary examination, I was able to determine that the time of death is approximately two hours ago.
Hala fincan yaklaşık bana kızgın değildir.
You're not still mad at me about the cup.
Masaya yaklaşın lütfen.
Please step up to the counter.
- Senin yaklaşımın yeni değildi.
- Right. - Your approach wasn't...
Kessler'in oğluna yaklaşır yaklaşmaz James'i dövdürmek için adamlarını yolladı.
And as soon as we started to get close to Kessler's son, he sent his thugs to beat up James.
Posterior sagittal yaklaşım uyguladınız. Sonra da arasagittal lifleri ortadan ayırdınız.
It looks like you used a posterior sagittal approach, and then divided the parasagittal fibers in the midline.
Bunların oluş tarihi yaklaşık beş ay önce.
Which were sustained about five months ago.
'İmkanınız olursa biraz hanımeli gönderin,'bana bir şey olursa...'hesabımda bulunan yaklaşık 20 £'u alın.
'Please send some Woodbines if you can,'and if something should happen to me...'you should have about £ 20 as I have been saving up me credits.
Sayın yargıç, eyaletin kefalet iptali için iddiaları, the state's arguments to deny bail onların şüpheli yaklaşımlarından ortaya çıkan bazı doğrular ve atlanan kısımlarla dolu
Your honor, the state's arguments to deny bail are rife with half-truths and c-convenient omissions from which they offer specious conclusions.
28 günlük programın yaklaşık 12 saati kadar.
About 12 hours into a 28-day program.
Konut stoku tutarının da yaklaşık 260 milyon civarında olacağını düşünüyorum.
I think that amounts to approximately 260 million.
Al Capone yaklaşımını kullanıyorsun, değil mi?
You're going for the Al Capone approach, aren't you?
Neanderthal İnsanı'nın soyu yaklaşık 30,000 yıl önce tükenmiştir.
Neanderthal Man went extinct about 30,000 years ago.
Hepiniz yaklaşık üç sene kadar önce King's Collage civarındaki Özgürlük Kutbu ayaklanmalarını hatırlarsınız.
You'll all remember the Liberty Pole riots at the commons near King's College about three years ago.
- Çocuklara yaklaşımın daha iyi.
I see you trying to do better by these kids.
Lokomotif aşağı düştüğü gün, yaklaşık üç yıl içinde o karakola ayak basmak zorunda kaldığım ilk olayda kapımda seni buluyorum. Tatlı tatlı soruların da beraberinde.
The day that locomotive came down, the first occasion I have to step foot in that station house in almost three years, and I find you on my doorstep, with your cooing entreaties, and I speak to you in good faith
Bir adım yaklaşır mısın?
Move a step, would you?
Büyük gün yaklaşıyor Sonya. Ve sen de orada olacaksın.
And you will be on the inside.
Bu yüzden aklını başına al ve bu pazarlığa akılcı bir şekilde yaklaş.
So I suggest you get your head on straight and look at this deal rationally.
Beyaz, kadın yaklaşık olarak 25 yaşında.
Approximate age is 25.
İyi bir yaklaşım olacağını ümit ederek buraya geldim. Daha iyi bir neden verebilmek için.
Now, I came here with what I hope will be a fresh approach, one that might get us better results... a partnership, if you will.
Aracın yaklaşık bir hafta önce bir otoparktan çalındığı ihbar edilmiş.
The car was reported stolen from a parking garage about a week ago.
Yaklaşık bir haftadır yakın olmamamızı biraz ilginç bulmuştum, belki de nedeni budur.
I find it a little interesting that we haven't been intimate in-in, like a week, and maybe this is why.
- Reese, mavili dostların iyice yaklaşıyor.
Reese, your buddies in blue are getting close.
Memlekete dönme fikrime yaklaşımın çok iyiydi.
You've been so good about us going back home.
Eğer teşkilatımız bizim iznimiz olmadan kızımızın yanına yaklaşırsa, karımla birlikte bırakırız.
If our organization ever gets anywhere near our daughter without our permission, my wife and I are finished.
Sağlık Bakanlığı'nın lisansını alması için bu sabıkalarının daha ne kadar uzaması gerekiyor bilmiyorum ama, gittikçe yaklaşıyorsun.
I don't know how long your rap sheet has to be before the state medical board pulls your license, but you got to be getting close.
Olaylara farklı yönden yaklaşımını geliştirir.
It puts you in a whole other level pay-wise.
Karanlık bastırdığını biliyorum ama yaklaşık 3 mil mi kaldı?
I know it's getting dark, but it's, what, like, another three miles?
Dünya'nın sonu yaklaşıyor.
The end of the world is still upon us.
- Yaklaşık üç yıl önce Sherlock uyuşturucu bataklığının zirvesindeyken Han ona bir çeşit gizli bir kurye gibi yanaştı.
About three years ago, when Sherlock was at the height of his drug use, Han approached him to act as a sort of confidential courier.
İyice ortaya yaklaşıp sıkışın.
Get real close and centered and... All right, squeeze in.
Bir teorim var. Perko yaklaşık sekiz milyon doların geleceğini biliyordu. Emeklilik ikramiyesini erkene almaya karar verdi.
Perko knows about the $ 8 million coming in, decides it's time to set up his retirement fund.
Wilcox yaklaşık iki ay önce beyaz bir kapalı minibüs satın almış.
Wilcox purchased a white cargo van about two months ago.
Melanie, bir erkek ve kadın birbirini çok sevdiğinde ve kadın 50'sine yaklaşırken... Bu nasıl oldu ki?
Well, Melanie, when a man and a woman love each other very much, and the woman is pushing 50... how did this happen?
Lizzie'ye yaklaşık bir sene önce üye oldum. Sevgilimin elini, başka bir kadının kavanozunda gördüğüm zamandı.
I joined Lizzie about a year ago after I caught my boyfriend with a hand in another woman's cookie jar.
Kessler'ın cinayetle ve McNamara'nın iş anlaşmalarıyla ilgili topladığı yaklaşık 1000 sayfayı okudum.
We have to assume that, sir. I've been through almost 1,000 pages Kessler compiled on the murder case, as well as McNamara's business dealings, all right?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]