Yasak mı translate English
1,184 parallel translation
Bir Çinliye Çin restoranının yerini sormak yasak mı?
I'm not allowed to ask a Chinese person where a Chinese restaurant is?
Oradan alışveriş yapmak yasak mı?
I'm not allowed to shop there?
- Bu yasak mı?
- And that's not allowed?
- Neden? Bakmak yasak mı?
- It's forbidden to look?
- Burada dolaşmak yasak mı?
- ¿ No se puede pasar por aquí?
- Mısır Kraliçesine de yasak mı?
- Forbidden to the Queen of Egypt?
Düşüncemi söylemem yasak mı yani?
It's... What? I'm not allowed to have an opinion?
- Piknik yasak mı?
Ban picnics? Mmm.
Bir hafta boyunca televizyon yasak mı?
No TV for a week?
Allah Allah. Şey etmeden ketiflenmek yasak mı ya?
So is it forbidden to be delighted without having sex?
İş arkadaşlarıyla cinsel ilişki kurmak yasak mı?
"No sexual relations with fellow employees"?
Böyle yapacaksan fazla yasak koymam sana.
I'm not going to be forbidding you a lot if you do...
Artık "lanet" demem yasak.
I'm not allowed to say "goddamn" no more.
Şunu açıklığa kavuşturayım : Sigara yasak, evet ama çocuklar serbest.
Now let me get this straight, no smoking, right, but they allow children.
Buharlı, sırtından ter damlatan, komşuları rahatsız eden kırk sekiz eyalette yasak türden seks.
I'm talking steamy, sweat dripping down your back, neighbours pounding on the walls. Illegal in 48 states kind of sex!
Minnetimi göstermek ve iletişimi arttırmak için. - - Camdan bağırmak da yasak, bu yüzden bir - - Postane kuracağım.
In token of my gratitude and to promote communication, shouting from the windows being forbidden, I shall provide a post office in our hedge.
İçki içmemizin yasak olduğunu sanmıştım.
I thought we don't have the right to drink.
Telesekreterimle yasak ilişki yaşıyorum.
I'm having an affair with my phone machine.
Masumiyetimi ispatlamak için istasyonun yasak bölgelerine girmem lazım.
I need access to restrictedsectors to prove my innocence.
Bu "Yasak" mı?
Is that... Forbidden?
Amerika'dan ayrılmam yasak.
I'm not allowed to leave the States. - Why?
İşleriniz ile ilgili sorular sormam yasak. Ama sorduğum her soruya dürüstçe cevap vermek zorundasınız.
I'm not allowed to ask any questions about your line of work, but whatever questions I do ask you must answer truthfully.
Biliyorum, şarkı söylemem yasak, dans etmem yasak.
I know, I'm not allowed to sing, I'm not allowed to dance.
- Aldığım emre göre onunla görüşmek yasak.
Sorry, my orders are no one sees him.
Yabancılarla konuşmam yasak.
I'm not allowed to talk outside.
Ailem ortalarda yok ve fırını açmam yasak.
My parents aren't around and I'm not allowed to turn on the stove.
Şimdi, eyaletimizde mahkeme salonundan görüntü almak yasak o yüzden sessiz olalım.
Now, it's illegal to televise court proceedings in this state... Now, it's illegal to televise court proceedings in this state...
Bir restoranda yemek yedikten sonra bir tane yaktığında hemen gelip "Restoranda sigara içmek yasak efendim." diyorlar.
You light up after a meal in a restaurant. They come over. "I'm sorry, sir. Smoking's prohibited by law in restaurants."
Üzgünüm ama öğrencilere el kaldırmam yasak.
I'm sorry, but I'm not allowed to touch a student.
"Dükkan içinde sakız çiğnemek yasak" mı?
- "No gum chewing will be allowed inside the store"?
- Hayır hanımım, burası yasak!
- No, mistress, it's forbidden here.
Söylemem yasak.
I'm not free to discuss it.
Sanırım ben iki numralı yasak çiftle seyahat edeceğim.
You know, I think I'll ride with illicit couple number two.
Açıklamam yasak olmasaydı eğer, yaşadığım zindanın sırlarını öyle şeyler anlatırdım ki sana, tek kelimesi aklını başından alır kaynayan kanını donduruverirdi. Gözlerin iki şaşkın yıldız gibi... fırlardı yuvalarından. O bukle bukle saçların ayrılıp birbirinden diken kıllarına dönerdi ürkmüş bir yaban kirpisinin.
But that I am forbid to tell the secrets of my prison-house I could a tale unfold whose lightest word would harrow up thy soul, freeze thy young blood make thy two eyes like stars start from their spheres thy knotted and combined locks to part and each particular hair to stand on end like quills upon the fretful porcupine.
Evet millet... yönetmeliğe göre Bay Clark'ın bugün burada olması yasak, o şimdi evde. Herhalde biraz gergindir, ama sizleri desteklediğinden eminim.
Everyone... state law prohibits Mr. Clark from being here today, so he's at home... probably a little nervous, but I'm sure rooting for all of you.
Burası yasak bölgedir.
I'm sorry, captain.
Babam ve Ruth'a şekerli şeyler yasak ve ben de şekerden uzak durmaya çalışıyorum.
Oh, Dad and Ruth aren't allowed sugar and I'm trying to stay away from it too.
Üzgünüm bayım, ama Afrika kökenli Amerikalıların buraya girmesi yasak.
Sorry, sir, but we don't allow no African-Americans here.
Şey, yasak bölgede olduğu için yardımı dokunmaz.
It doesn't help that he's in a restricted environment.
Bu şekilde koşuşturmanız yasak. Gelin de şampanyalara yardım edin.
The prince expressly hath forbid this bandying in verona streets.
- Bunu yapmam yasak.
- I'm not allowed to do this.
O profesörle bir yasak ilişki yaşadım ve bununla gurur duymuyorum.
I had an adulterous affair with him and I am not proud of it.
Erkeklerle konuşmam yasak.
I'm not permitted to speak with boys.
Evet, ben onu izlemeden koşması yasak.
I'm not supposed to let him run around without watching.
Biliyor musunuz bir dönem Çin'in kodamanlarından biriyle bir yasak aşkım olmuştu.
You know, I once had an affair with a very high-ranking dignitary from China.
Bu bana Meksika'lı film yıldızıyla yaşadığım bir yasak aşkı hatırlattı.
That reminds me. I once had an affair with a certain Mexican movie star.
Bu tür meseleler hakkında konuşmam yasak.
I'm not permitted to speak of such things.
Pastırma yemem bile yasak. Popoyu ne yapayım?
I'm not allowed to look at pastrami, why should I look at an ass?
Yasak sözcük kullandım.
Used the "F" word.
Bu konuda konuşmamız yasak. Konuşamaz mısınız?
We're not supposed to say.
- Şu yasak ilişkisi olanla mı?
- The one who's having an affair?