Yazık sana translate English
471 parallel translation
Yazık sana!
Poor sod.
Yazık sana, o bir beyefendiydi.
Shame. He was a gentleman.
Çok yazık sana.
A pity for you.
Yazık sana.
That's sad for you.
Yazık sana be!
Shame on you!
Yazık sana!
Shame on you!
- Yazık sana.
Too bad
- Yazık sana be!
Ah, shame on you.
- Yazık sana
- Shame on you.
Burada kaldın, yazık sana.
To stay here, poor you!
O zaman çok yazık sana arkadaş.
Then how very uncomfortable for you, old chap.
Böyle yalanlar için yazık sana.
- Shame on you for such lies.
Yazık sana, yoldaş!
Shame on you, comrade!
Eğer bu yalansa yazık sana.
You'll be sorry if it's not true.
Yazık sana, kendini kandırmış zavallı.
You poor deluded man.
- Yazık sana, çünkü onları gördüm. - Ne olmuş yani?
- Worst for you,'cause I saw them.
Yazık sana, yastıklar berbat mıydı?
5 a.m.? Oh you poor thing. Are your pillows too hard?
Yazık sevgilim, benim sana ihtiyacım olmayacak artık.
Alas, my dear, I shall not be needing you anymore.
Buraya seni soymaya gelmiştim... ama ne yazık ki sana aşık oldum...
I came here to rob you, but unfortunately I fell in love with you,
Yazık, çünkü sana yeni mal getirdik.
Too bad, because we got new stuff for you.
- Tatlım.. The Furies'de senin bu şekilde devam etmen haksızlık, yazık değil mi sana. Şöyle güzel bir Avrupa turu yapma şansın bile yok böyle..
- My dear... it's a sacrilege that so lovely a creature as you has been kept at The Furies - that you haven't been granted your opportunity to make the grand tour of Europe -
Neye girişmişsem, okunmaz ne yazı varsa çatık kaşlarımda, açıklayacağım hepsini sana.
All my engagements I will construe to thee, all the charactery of my sad brows.
Ne yazık ki sana bazı korkunç haberlerim var.
Maria. I have, I'm afraid... I have some shocking news for you.
Çiftliği sattık, yazısı sana gönderilmek üzere masamın üzerinde duruyordu.
I could've saved you the trip, the estate's been settled. As a matter of fact, I have a bank draft for you ready for the mail.
Bu gece sana arkadaşlık edecek kadının adı kağıda yazılı.
The name of your companion for the night is written on the paper
Ne yazık, sana faydam dokunmaz.
How inevitable that I am useless to you.
Sabahleyin makale yazısı şehrin her yerinde seni ünlendirecek ve insanlar beni bile tanımadan sana aşık olacak.
By morning it'll be all over town that he wrote your part, directed you personally... and was your lover before you met me.
- Sana verdiğim bunca emeğe yazık.
- After all I've done for you.
Ne yazık ki, Helen, ardından sıra sana gelecekti.
WAS A PARTICU LARLY RIG I D, STRAIG HT LACED WOMAN WHO WAS GOING TO IN FORM ON ME.
Çok çalışıyorsun, sana da yazık.
So much work for you.
Ne yazıkki sana aşık oldum.
Sadly I've fallen in love with you.
L.A'e dönüyor olman ne yazık. Sana bir teklif yapacaktım.
Too bad you're going back to L.A. I had a proposition to make to you.
Ne yazık ki, tamamı yok, ama, en kısa sürede... Sana inanıyorum, Nathaniel, inanıyorum.
Unfortunately, it's not all of it, but, as soon as I am able to... I believe you, Nathaniel, I believe you.
12 mermi sana, 12 mermi sana. Sizin gibi adamlar için harcanan zamana yazık.
12 bullets for you, 12 bullets for you.
Benim yazılı emrim sana ulaşmadan yıkıma başlamayacaksın.
You are not to begin any demolition without receiving written orders from me.
Ne yazık şampiyon, sana zevkle eşlik ederdim.
A shame champ, I enjoy traveling with you.
Ne yazık ki, sana katılıyorum.
I'm afraid I agree with you.
Ne yazık ki önümüzde bir kaç hafta sana çok zaman ayıramayacağım.Belki bir kaç dakikacık.
Unfortunately I can't spend so much time with you in the next few weeks. Perhaps only a few minutes.
Ne yazık ki sana yardım edecek durumda değilim!
I'm sorry for my inability to comply with your request
Şu anda sana ayıracak yeterince zamanımın olmaması ne yazık.
Too bad I don't have enough time for you right now.
Ama şimdi başkasını sevdiğime göre, ne yazık ki, sana acıma olasılığım var.
But now that I love someone else, unfortunately, the risk is to pity you.
Bir dakikalık boş vaktim kaldığı için sana bir kez daha yazıyorum benim biricik Katerina Matveyevnam.
I'm writing to you once again, my dearest Katerina Matveyevna, now that I've got a spare minute.
Ben şu an, ne yazık ki ayrılmak zorundayım. Ancak, eşim sana eşlik edecektir.
What a shame that I have to leave now, but my wife will keep you company.
Sana yazık ettim.
I couldn't save you.
Sana yazık, bana daha da yazık.
Bad for you, worse for me.
Doğru, Yen Nan-fei'i bulmuştum ne yazık ki, sana yenildi
Yes, I found Yen Nan-fei Unfortunately he was defeated by you
Bu sana önemsiz gelebilir, fakat ne yazık ki puro, deyim yerindeyse, pollitik görüntü için oldukça kötü.
Now this may sound trivial to you, but unfortunately cigars are rather bad for the political image, so to speak.
İkimizden biri ölse bu çok işine gelirdi! Ama sana avantaj vermeyeceğiz! Ne yazık ki seçeneğiniz yok!
if not, at least one I won't let you have your way I'm afraid you have no other choice
Sana göre bu zavallı kız, 4.000 yıl önce yazılmış olan bir kitap yüzünden öldü.
According to you this poor girl is dead because of a book that was written 4000 years ago.
Ama ne yazık ki, sana söyleyemem şimdi
Though, right now I cannot tell you what they are
Ne yazık sayı yok, sana.
What a bummer No points for you.
sana 1211
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana söylüyorum 711
sanat 96
sana diyorum 139
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana söylüyorum 711
sanat 96
sana diyorum 139
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey söylemek istiyorum 85