English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Z ] / Zor bir durum

Zor bir durum translate English

903 parallel translation
- Zor bir durum.
- That's tough.
Şey, çok zor bir durum.
Well, what a tough break.
Bu çok zor bir durum, Babe.
That's tough, Babe.
Sana az da olsa zor bir durum yaratmak istemem.
I don't bear you a bit of hard feeling any more.
Evet, bir bayanın benim gibi birinden hoşlanması sizin için hayal etmesi zor bir durum.
Yes, it probably isn't easy for you to imagine anyone could like a man of my type.
Zor bir durum.
It's difficult.
Kabul ediyorum ; bizim yanımızda olanlar için gerçekten zor bir durum. Fakat söylediklerimizde bu sefer çok ciddi olduğumuzu bilmeliler.
I know this is hard on those who are really with us, but it should be their best assurance that this time we mean business.
Zor bir durum.
That's tough.
Ona yardım etmeliyiz. Bu gerçekten zor bir durum. Ama ben oraya geri dönemem!
I'm a tough bird, an awful tough old bird... but I'm not going back in there!
Zor bir durum.
It's hard.
Herkes için zor bir durum.
That's not an easy ordeal for anyone.
- Bu çok zor bir durum.
- It's a difficult situation.
Zor bir durum, efendim.
A difficult matter, sire.
- Lütfen, zaten zor bir durum.
Please, it is difficult enough.
Biraz zor bir durum, bir Amerikalı diğer Amerikalılara ihanet ediyor.
It's sort of rough, one American squealing on other Americans.
Ne yapmam gerekiyor? Zor bir durum, evlâdım.
You should not let your husband down, especially... knowing that he loves you.
Zor bir durum, evlâdım.
You must not abandon your husband now!
Şu anda zor bir durum olsa bile, teyzen ölür ölmez, her şeyin değişeceğini hep biliyordun.
You've always known that even if things are a little tight now, as soon as... As soon as your aunt dies, it will all be different.
Çok zor bir durum hanımefendi. Sizin için yani.
That's tough, ma'am... on you, I mean.
Bu gerçekten zor bir durum.
That's tough, I admit.
Çok zor bir durum.
How awkward for you.
Bu zor bir durum..
It's a difficult situation..
Zor bir durum olduğunda,... yardıma koşmakta tereddüt etmezler
Some of them don't bathe as often as polite folks would think necessary.
Göreve yeni başlayanlar için... oldukça zor bir durum.
Pretty rough assignment for a new man on the job.
Ernst, kaylara çarpıp kalan bir gemiyi gören biri zor bir durum olduğunu anlar.
Ernst, anyone who sees a ship stuck on the rocks, might possibly guess it's in trouble.
Kitty için zor bir durum.
Think how it is for Kitty.
Yani, zor bir durum gibi görünüyor ve değişiklik için canla başla yapacağım bir şey istiyorum.
I mean, it sounds like a toughy and I'd like something to get my teeth into, for a change.
Zor bir durum, öyle değil mi, Lordum?
Bit of a sticky wicket, isn't it, Your Lordship?
Biraz zor bir durum.
It's a bit of a sticky wicket.
Bir kadın geriye anılar ve manşonundan başka bir şey bırakmamışsa erkek için katlanılması zor bir durum ortaya çıkar.
It is hard when a woman leaves a man nothing but memories - and a muff.
- Ne zor bir durum!
What a fix!
Zor bir durum, biliyorsun.
It's hard, you know.
Sizin yeteneklerinizi aşağılamak niyetinde değildim ama kabul etmesi zor bir durum.
I wasn't implying any lack of ability, but it's difficult to accept.
Açıklaması zor bir durum.
Now this is very difficult to explain.
Bu herkes için zor bir durum.
Well, it's all difficult.
- Zor bir durum.
- It's a challenge.
Çok zor bir durum.
It's a very difficult problem.
Bunda zor bir durum yok.
There's nothing tough about that.
Üzgünüm, senin için zor bir durum.
I'm sorry it's so difficult for you.
Sizin için zor bir durum olduğunu biliyorum, ama kendisiyle görüşmenizi sağlayabilirim.
I know that'll be Mr. B's position, but I'll let you talk to him about it.
Senin için zor bir durum.
It's different with you.
Ama arkadaşım burada çok zor bir durum içinde bulunuyor.
My friend actually has a problem.
Hayli olağanüstü zor bir durum bu.
Well, this is an extraordinarily difficult situation.
Benim için de zor bir durum.
It's hard enough for me as it is!
Bu onun için zor bir durum, efendim. Ve sizin için de.
It's a lot worse on him, sir and on you.
Bu çok zor bir durum.
We're in trouble on this one.
Bakın peder, anlıyorum, sizin için zor bir durum... ama bu kampüsteki rahiplerin psikiyatrik danışmanı sizsiniz.
Look, Father, this is hard for you. Please, I understand but for priests on the campus here, you're the psychiatrist.
Zor bir durum.
Ah, it's tough... ( Bell rattles )
Ama zor kullanmak zorunda da kalabilirim. Bu benim arzu etmediğim bir durum.
I had to use force, it came to that.
Zor bir durum.
That's hardly the case.
Şimdi burada minyatür Very tabancası, ki parlak bir alev ateşler, zor durum sinyali.
Now here's a miniature Very pistol, which fires a bright red flare, a distress signal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]