English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ç ] / Çalıstı

Çalıstı translate English

99,634 parallel translation
Yangın alarmını çalıştırıp Cherly'ye Utopium verdiklerini düşünüyorum ama binadan nasıl ilk çıkan olduklarını çözemiyorum.
That's for sure. I like them for pulling the fire alarm and slipping Cheryl the Utopium, but I can't figure how they could've done that and been the first ones to leave the building.
Yangın alarmını çalıştırması için bir işaret.
- A signal for you to pull the fire alarm.
Sikicin olan vaiz, beni ateşe verip içimdeki şeytanı yakarak çıkarmaya çalıştı, olan bu.
Your preacher fuck-toy set me on fire and tried to burn the evil right out of me, that's what happened.
En son yardımcı olmaya çalıştığında bir treyleri yakıp kül ettin be.
Well, now the last time you tried to help, you burned a goddamn trailer to the ground.
Onu bana düşman etmeye çalıştın tabii, değil mi lan?
You sure fucking tried, didn't you? To turn her against me.
- Joe, Austin çiftliğinde 20 sene çalıştı.
Joe's worked the Austin farm for 20 years.
Şeytan olduğu konusunda değil ama bu kasaba için burada başarmaya çalıştığım her şey için bir tehdit olduğu konusunda.
Well, not that he's the Devil, but he is a threat to this town, to everything I'm trying to accomplish here.
Sana odaklanmaya çalıştım.
I tried to focus on you.
Bunu engellemek için duvar örmeye çalıştım ama işe yaramıyor.
I tried to build a wall to block it out... but it doesn't work.
Sana anlatmaya çalıştığım şey bu Rosie. Bu şeyle savaşamayız.
That's what I'm trying to tell you, Rosie, we can't fight this thing.
Söylemeye çalıştığım şu : Elimden gelenin en iyisi sevdiğim, beni seven bir erkekle tanışmak ve gurur duyabileceğin bir aile kurmak olurdu.
My point is, my best would've been... if I had met a man that I loved and he loved me and we started a family that you could be proud of.
Yeminini yazmaya çalıştın ama şu bitkiye kusup sızdın.
You tried to write vows, then you threw up in that plant and passed out.
Şimdi, kasamızı soymaya çalıştı.
Now, she tried to break into our safe.
Web kamera evini çalıştıran adam adı ne?
The man who ran the webcam house... what's the name?
Bir işletmeyi çalıştırmak için gerekli olan rahat bir uzaklıktaydın.
You've had a comfortable distance from what's necessary to run a business.
Sen... deli bir insanı tutmaya çalıştın.
You... You tried to contain a crazy person.
Bunun nasıl çalıştığını anlamadığımı düşünme.
Don't think I don't see how this works.
Eğer haklıysam, bizim Küçük çağırma çalıştı.
If I'm right, our little summoning worked.
Laneti durduramıyorum Yani plan biz yapacağız Onun yolunu çalıştırmasına izin ver.
I can't stop the curse, so the plan is we're gonna let it run its course.
Seni yeterince dikkatini dağıttı. Alice büyüyü çalıştırması için, Hangi kalkan cazibesi yapmak zorunda olduğu.
It just distracted you long enough for Alice to power up the spell, which is all the shield charm has to do.
Sıkıştırılmış et yeme ayrıcalığını kaybettin.
You have lost your nugget-shaped pressed meat privileges.
Sevimsizleşme de çalıştır arabayı Alphie!
Stop being cheesy start the car, Alphie!
Hali hazırda çalışır bir dükkan verince biraz sorumluluk alır sanmıştım.
After starting the ready-made shop, I think he has become little more responsible.
Uzun yıllar sizin için çalıştım.
I worked with you for some time, right?
Yüz kaslarını çalıştırmamak için mi gülümsemiyorsun?
That you will never move the muscles of your face to form a smile?
Çalıştır otobüsü.
Start the bus!
Zavallı adamları kandırıp az paraya çalıştırıyorlar.
Middle-men are fooling them now by paying them very little money!
- Tabii ki de başardım. Ama o 7 yılda 2 tane beyzbol takımı satın almaya çalıştım.
- Fuck, yeah, I did, but in those seven years,
Sadece kendi gelip, gözümü korkutmaya çalıştı.
It was just him, trying to intimidate me.
Çalıştığımız gibi.
Just as we practiced.
Sana daha önce söylemeye çalıştığım Burgonyada kendimle alakalı olarak fark ettiğim şey...
What I, um, tried to say to you before was that what I found in Burgundy was...
Lizzie, onun penisinin ender doğrulduğunu ve doğrulsa bile yanlış sokmaya çalıştığından yakınıp duruyordu.
as she grumbles that his manhood rarely rises to occasion and even when it does, he tries to thrust it into the wrong...
- Sana gelmeye çalıştım.
- I tried to come to you.
Kral Henry sürgündeyken, idam edilsin diye onu kardeşinize yem etmeye çalışmıştınız.
When Henry was in exile, you tried to hand him to your brother for execution.
Savaş çıkarmaya çalıştığına şüphe yok.
No doubt she's exhorting war.
Ama şu anda çalıştığın kişi sadece kirli biri değil, çok daha kötüsü.
But the man that you work for now... he's not just dirty, he's worse than that.
Dediğin gibi beni çocukluğumdan beri tanıyorsun. Bundan kaçınmaya çalıştığımı söylediğimde doğruyu söylediğimi biliyorsun o yüzden.
Like you said, you've known me since I was a kid, so you know I'm telling you the truth when I say I want to avoid doing it.
- Çok üzücü. Uçmaya çalıştı ve uçamadı.
He tried to fly... and... he couldn't.
Çünkü yerel Yeşil politikacılardan biri Buraya gelmemizi yasaklamaya çalıştı.
Because one of your local Green politicians tried to ban us from coming here.
Buna MGD diyorum. Ve şimdi öğreneceğim Bir yolda ne kadar iyi çalıştığını.
I call it the MGD, and now I'm going to find out how well it works on a road.
Bu sefer erkekler yorulmadan çalıştı Neredeyse bir gün boyunca Iki araba evlenmek
This time, the men worked tirelessly for nearly a whole day to marry the two cars and the result was spectacular.
Bu noktada benim cahil meslektaşlarımı görevden almıştım. Böylece altyazı makinesini çalıştırabilirim.
At this point I dismissed my ignorant colleagues so that I could operate the subtitle machine.
Pompaları çalıştırın.
Operate the pumps.
Birisi patlamaya çalıştı...
Somebody tried to explode...
Ne kadar yaşlı olursa olsun Nasıl çalıştığını göstereceğim, tamam mı?
Let me show you how it works, ok?
Ve kilidini açın ve motoru çalıştırın, Bu yüzden cebinizde tuşları taşımanıza gerek yoktur.
And unlock it, and start the engine, so you don't need to carry keys in your pocket.
Bir araba kullanmamız lazım, Ve ben bu haritada bir rota üzerinde çalıştım, tamam mı?
We need to go for a drive, and I have worked out a route on this map here, ok?
Çalıştırma şekli sen koyarsın Ayağın gaz kolundaki Ve fren aynı anda, Ve arabanın bilgisayarı Tam olarak çalışıyor Kaç devrele ihtiyacın var Ve arabayı vermek için tam olarak ne kadar wheelspin
The way it works is you put your foot on the throttle and brake at the same time, and the car's computer works out exactly how many revs you need and exactly how much wheelspin to give the car
- Nasıl çalıştırıldığını biliyor musun?
- You know how that works? - Yes, kid.
Yüklediğim nanovirüs bütün gizli altyordamlarını çalıştıracak sonucu bir saat içinde göreceğiz.
The nanovirus I introduced is activating all her hidden subroutines. We should see the results in about an hour.
Sendeki insanlığı gördü ve ona ulaşmaya çalıştı. Ama üstleri bunu öğrenince projeden uzaklaştırıldı.
She recognized the humanity in you, and she tried to reach out to it, but when her superiors found out, she was removed from the project.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]