Çok tatlı bir kız translate English
290 parallel translation
Çok tatlı bir kız.
A very sweet girl.
Ve çok tatlı bir kız.
And a lovely girl.
Çok tatlı bir kız.
She's a very nice girl.
- Evet, o çok tatlı bir kız.
- Yes, she's very sweet.
O gerçekten çok tatlı bir kız.
She's really a very sweet girl.
Çok tatlı bir kız!
She's very pretty!
Çok tatlı bir kız.
She looks like a very sweet child.
Çok tatlı bir kız, değil mi?
Isn't she a sweetheart?
O çok tatlı bir kız biliyorsunuz... o hareketleri... vücudunun kıvrımları çok fazla dikkat çekiyor.
She is a lovely girl, you know with the swing, you know, and the jazz and she has got the curvatures which they take a lot of notice of.
- Tabii, çok tatlı bir kız.
- Of course. She's so charming.
Çok tatlı bir kızınız var efendim.
That's a fine girl you have there, mister.
- Çok tatlı bir kız değil mi?
- She's a fine girl, don't you think?
Çok tatlı bir kız vardı.
Now there was a lovely girl.
Çok tatlı bir kız Bannister.
She's a delight, Bannister.
Çok tatlı bir kız.
She's all sweat.
Çok tatlı bir kız olmuşsun.
You look lovely.
Eugenie çok tatlı bir kız.
Eugenie is a sweet girl.
Kızınız çok tatlı bir kız.
Your daughter is a very lovely girl.
Bir zamanlar, çok güzel bir kutuda yaşayan çok tatlı bir kız vardı... ve herkes onu severdi.
Once upon a time, there was a very pretty girl... who lived in a beautiful box and everybody loved her.
Alex, o çok tatlı bir kız.
Alex, she's cute.
- Çok tatlı bir kız, Koç.
- Coach, she's adorable.
- Hattâ bir gün maçta bile değilken çok tatlı bir kız gördüm ve kendimi yedek kulübesinin merdiveninden attım.
One day I wasn't even in the game and there was this real cutie there. So I threw myself down the dugout steps. - It worked.
Ben başkanla konuşurken seninle ilgilenecek çok tatlı bir kız var.
A very nice girl will look after you... while I'm with the president.
Çok tatlı bir kız.
What a sweet girl.
Çok tatlı bir kızı var.
He has a sweet daughter.
O çok tatlı bir kız.
She's such a sweet kid.
O çok tatlı bir kız.
She's a wonderful little girl.
Çok tatlı bir kız... Alışılmadık bir tarz.
A very pretty girl... in an unusual sort of way.
Çok tatlı bir kız.
Such a sweet girl.
Şu Yadwiga çok tatlı bir kız.
Such a sweet girl, that Yadwiga.
Çok tatlı bir kızı var.
She's got a nice daughter.
Çok tatlı bir kız, değil mi?
Cute little girl, isn't she?
Çok tatlı bir kız, Edward.
She's sweet, Edward.
Ayrıca çok tatlı bir kız.
And she's so pretty, too.
Bu sahnenin önemli olacağını düşündüm çünkü çok büyük bir şey meydana geliyor ve bu da tatlı, saf bir kız olan Allison'ın düşüncelerinin değişmesine yol açıyor ve zaten sonrasında çok üzgün ve intikam almak istiyor.
That scene was added, and I think that scene is so important to understand Allison's mind-set moving forward, because you see her as this, you know, this sort of sweet, naive girl, and then something massive happens. And then it's, you know...
Çok tatlısınız, ama para sıkıntısı çektiğimde, bir derdim olduğunda... benim ne yaptığımı biliyorsunuz.
That's sweet, but when things get tough, when I feel a worry coming on you know what I do.
Çok tatlı bir küçük kızınız var.
Lovely little girl you have here.
Sen çok tatlı küçük bir kızsın Bayan Myrtle. Albuquerque'deki babanla tanışmanız çok uzun sürmeyecek.
You're an awfully sweet little girl, Miss Myrtle, and it won't be long before you meet your daddy in Albuquerque.
Çok tatlı, çok güzel bir kız.
Very nice girl. Very pretty girl.
O çok tatlı, çok güzel bir kız! Ama Fausto değil, Fausto'nun suratı...
She's a pretty girl, but not Fausto, with that face!
Kenneth seni seviyor ve onu çok mutlu ettin Rhoda ise tatlı ve son derece güçlü minik bir kız.
Kenneth loves you, and you've made him infinitely happy... and Rhoda's a sweet, perfectly sound little girl.
Juana'nın çok tatlı ve iyi bir kız olduğunu bildiğimi ama onunla evlenmenin başına bela açacağını söylemiştim. Hatırladın mı?
I told you then that I knew Juana was a mighty fine little gal... but that marrying her was asking for trouble.
Bir zamanlar çok tatlı, ürkek bir kız varmış.
Moon River
Ve bitirdiği zaman, Kız kardeşi onu öptü... ve dedi : "Çok tuhaf bir rüyaydı, tatlım".
... and when she had finished her sister kissed her and said. "It was a curious dream dear".
Çok tatlı ve itaatkâr bir kız.
She is very lovely and an obedient daughter.
Bir bale okulum olacak tatlım ve bunun anlamı her zaman en az yarım düzine çok zengin babaları olan küçük beceriksiz kız demektir.
They have a ballet school, dearie, and that always means a half a dozen rather lumpy little girls with very rich daddies.
Evet, çok tatlı bir kız.
She's such a pretty thing.
Çok tatlı bir genç kız, öyle değil mi?
She's a very pretty little girl, isn't she?
Tanrım neden bizim küçük tatlı oğlumu Amerika'da Janice gibi bir çok bakir kız varken bu yaşlı yahudi kadınla evlenmek istiyor?
Why on earth should her little boy want to marry this dusky old Jewess with Rhine maidens like Janice Lacouture so abundant in the United States?
Çok sıkı tokalaşan tatlı bir kız kendisi.
She's a delightful girl with a firm grip.
Çok tatlı bir Yunan kızıydı. Gerçekten çok tatlı.
She was a beautiful greek girl.
çok tatlısın 281
çok tatlı 272
çok tatlısınız 41
çok tatlılar 32
çok tatlı biri 28
çok tatlı bir çocuk 17
çok tatlı değil mi 24
çok tatlıydı 26
çok tatlıdır 20
bir kız 192
çok tatlı 272
çok tatlısınız 41
çok tatlılar 32
çok tatlı biri 28
çok tatlı bir çocuk 17
çok tatlı değil mi 24
çok tatlıydı 26
çok tatlıdır 20
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kız mı 24
bir kız var 17
bir kız vardı 25
bir kızla tanıştım 24
bir kızımız 16
bir kızılderili 16
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok teşekkürler 1924
bir kız mı 24
bir kız var 17
bir kız vardı 25
bir kızla tanıştım 24
bir kızımız 16
bir kızılderili 16
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok teşekkürler 1924
çok teşekkür ederim efendim 35
çok teşekkür ederiz 106
çok tehlikeli 270
çok taze 16
çok temiz 27
çok tuhaf 438
çok tuhafsın 37
çok tuhaftı 23
çok teşekkür ederiz 106
çok tehlikeli 270
çok taze 16
çok temiz 27
çok tuhaf 438
çok tuhafsın 37
çok tuhaftı 23