English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bir kızım var

Bir kızım var translate English

4,230 parallel translation
Ben, bir kızım var 16 yaşında.
I have a daughter, 16 years old.
Bir kızım var.
I have a daughter.
Bir oğlan bir kızım var, ikisi de pahalı doğu-yakası üniversitelerine gidiyorlar, bana yılda 80 bine mal oluyorlar.
I got a son and a daughter, both in fancy, east-coast colleges costing me 80 grand a year.
Anneleriyle yaşayan bir kızım var.
I got a daughter, lives with her moms.
Bekârım, 16 yaşında bir kızım var.
I'm single, with a 16-year-old daughter.
Kızlar bu hafta benimle kalıyor. Ufak bir kutlama planımız var.
I have the girls this week, so... we got a little celebration planned.
Var mı bir kız?
No, no, no, no, no.
Neyimiz kaldı ki? Bir avuç ekipman, birkaç doktor. Bir sıkımlık canımız var.
We're down to what, a handful of techs and a few medics- - we're like fish in a barrel.
Herneyse, benim zaten bir kız arkadaşım var.
Anyway, I already have a girlfriend.
Kızım, uçuk için parfüm reklamı yapıyormuşsun gibi bir halin var.
Girl, you sound like you're doing a perfume ad for herpes.
Böyle bir şeyi atlatabilmenin başka yolu mu var be kızım?
Well, there's no other way to take it, girl.
Başka bir araç ve çıkış yoluna ihtiyacımız var.
We're gonna need another vehicle and a way out.
Seni bekleyen bir kız arkadaşın var mı?
You have girl at home?
Çünkü bizde her şeyi un ufak eden bir sıkıştırıcımız var.
Because we got a compactor that takes shit and turns it into cubes.
Efendim, 10 : 15'te çöplüğe kirli atık teslimatı olacak bu yüzden çok kısa bir zaman aralığımız var.
Ma'am, the dump has a contaminated sludge delivery at 10 : 15, so we have a very limited window.
Bu tanıma uyan bir kız var mı elinde?
Do you have a girl that matches this description?
Ben sadece diyorum ki çok sayıda yeteneklerine rağmen, bu biraz uzmanlık alanın ddışında burada bir katil öpücüğüne ihtiyacımız var diyorum.
I'm just saying that despite your many talents, maybe this is a little outside of your area of expertise. I mean, we need a killer kiss here.
Bir sonraki vardiyama bir saat var ve ne kadar şanslıyım ki, şehrin en tatlı kızıyla ateşli bir randevum var. Emma nerede?
I've only got an hour before my next shift and lucky me, I've got a hot date with the cutest girl in town.
Kızımın kaybolmasıyla bir ilgisi var mı?
Does she have anything to do with my daughter's disappearance?
Bir kızı var mı bakın.
See what you have on his daughter.
20 yıl önce Boston'da bir kızı vurduğuna dair kanıtım var.
I have evidence that he shot a girl in Boston 20 years ago.
Tabii, bir kızın var ya başımıza uzman mı kesildin?
- Yeah, you got a girl now. - Now you're a fucking expert?
Kız kardeşinin Olympiakosda fazladan bir odası var. Ama ozaman benim güzel yüzümü hergün görmekten mahrum kalırdın.
Look, I'm just looking for a running buddy, okay?
Hani, içine ıstakozları paketleyebileceğin bir kalbe sahip olduğunu söylediğin kadın var ya, benim kız arkadaşım olmak istiyor.
The woman whose heart you said you could pack lobsters in wants to be my boo.
Bende sizin dünyanızın standardın altında bir zekaya sahip olduğunu gösteren bir kısım var.
I have a section on your planet's substandard intelligence.
Kızın nerede tutulduğunu bulmak için yapabileceğin bir bilgisayar numaran falan var mı?
You got any kind of computer judo to figure out where she's being held at?
Sanırım annesiyle sorunları var veya Meksikalı bir kız kalbini kırmış olabilir.
I'm guessing he's got some mommy issues or maybe some Mexican girl broke his heart.
Asıl hoş olmayan şey Sarah adında bir kız var bizden küçük ve Liam'ın ailesiyle oturuyor ve öyle eminim ki...
What's really not cool, though, is, uh, there's this girl, Sarah, she's younger than us, and she's living with his family, and, um, I'm pretty sure...
Branson'ın kız arkadaşının takibinde yeni bir şey var mı?
Any luck tracking down Bronson's girlfriend?
Bir sıkıntınız mı var?
You picking a fight?
Biliyorum randevumuz vardı ama burada bir kız var, bir şeyler oldu ve şu an sana söyleyemiyorum. Çok özür dilerim.
I'm sorry.
Ve bir de bu kız var, herkesden daha çok inandığım.
And someone else, a girl, who I believe more than anyone.
Bir sürü kızım var.
I've got girls lined up.
- Zoe diye bir kız var. - Zoe Hart mı?
There is this girl, Zoe.
Bir de diğer arkadaşlarım var ilk arkadaşımızı korumaya çalışıyorlardı sonra tünelde dağıldık ve telefon kulübesinde kitlendim.
And I've got some other friends who were trying to save the first friend, but then we all got separated in the tunnel and now I got locked in a phone booth.
- Ateşli latin bir kız arkadaşım var, Diana.
- Yeah. I had this Latina girlfriend, Diana.
Öncelikte kamera bulunmayan bölgeler var. Bu üç bölgeyi birleştirdiğimizde ortada hiç bakmadığımız bir alan ortaya çıkıyor. Ve bu bölgede hiç çalışmadık.
We only covered areas where he was last seen, so we can connect these 3 areas together, and create a new triangular search field.
Pekala, kıskanç, psikozlu... egoist, kontrol manyağı bir adamımız var.
Hmm, right, so we've got a jealous, psychotic, egotistical control freak who's anal retentive about his paperwork.
Doktora öğrencisi, bilmiyorum haberdar mısınız ama son zamanlarda öldürülen bir kız var. Onunla aynı üniversiteye gidiyormuş.
A postgraduate, he attended the same university as the girl who was murdered recently, I'm not sure if you're aware of the case.
Bir kızın muhteşem görünmek için sebebe ihtiyacı var mı?
Does a girl need a reason to look spectacular?
Bir kızıl ötesi flaşım var, onu takip edeceğiz.
I have an infrared strobe we can use.
FBI'dan aldığımız bilgiye göre artık geçerli bir sebebimiz var ve Mercedes'e yeminli ifadeyi kullanmadan ulaşabiliriz.
We've got information from the FBI that gives us probable cause and a straight and narrow path to the Mercedes outside Goss'statement of facts.
Bir baktım ve sanki aman tanrım önümde oturan küçük bir kız var.
I looked up. I was like... Oh, my goodness.
Hazır lafı açılmışken, kırmızı-saçlı arkadaşımızdan bir haber var mı?
Speaking of which, any word on our red-haired friend?
Bir kızımız var.
We got a girl.
Diğer bir deyişle kızın senin yardımına ihtiyacı var.
In other words, the girl needs you help.
- Birlikte çalıştığım bir kız var...
There is a woman I work with.
Hummel evleniyor, Berry özgüven dolu ve benim en sonunda bir erkek için arayışa çıkmasından endişelenemediğim bir kız arkadaşım var.
Hummel is getting married, Berry is just full of confidence, and I finally have a girlfriend who I don't have to worry about straying for penis.
Bir Alfa olarak senin biraz daha fazlan var. Gözlerinin rengini parlak sarıdan yakıcı bir kırmızıya dönüştüren o kıvılcım.
As an Alpha, you have that bit of extra, that spark intensifies the color of your eyes from a bright yellow into a searing red.
Aldığınız hizmetle ilgili bir sıkıntınız mı var?
Is there something wrong with the service you've been getting?
Bir inşaat işçisi, bir bisikletçi ve bir trafik polisiyle arkadaş olan bir Kızılderili tanıdığım var.
I know one Indian... who was friends with a construction worker, biker and traffic cop.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]