Çok temiz translate English
1,010 parallel translation
Bu çok temiz ve oldukça iyi, ama insan doğasını değiştiremezsin. Öyle mi?
That is all very pure and fine, Boris, but you can't alter human nature.
Bir polise göre ağzınız çok temiz.
Your dialect is just perfect for a policeman.
Çok temiz.
She's so clean.
Bir adam nişan için çok temiz olmalı.
A man cannot be too clean for his betrothal.
Gerçi kendi kendine çok konuşur... ama çok temiz, çok düzenli ve çok yeteneklidir.
Of course, he talks to himself a great deal... but he is so clean and so neat and so capable.
Lordum, gerçekten çok temiz kalpsiniz.
My lord... this argues conscience in Your Grace.
- Çok temiz biriyimdir.
- I'm very clean.
Deniz havası çok temiz ve çok ferah kokuyor.
Sea air smells so fresh and so clean.
Çok genç, çok temiz, çok süslü.
Too young, too clean and too polished.
Efendim, tümen hatta. Frekans çok temiz.
Sir, I got Battalion on, clear as a bell.
Ginny! Neden sürekli, çok temiz ve doğru biri gibi davranıyorsun?
Why don't you quit trying to pretend you're so pure and righteous?
Hava burada çok temiz.
The air is pure, here.
Çok saf, çok temiz görünüyor.
It looks so pure, so clear.
- Kalbin çok temiz.
- Your heart is too clean.
Para gelecek günlerde kullanabileceğin kadar çok temiz.
The money is so clean that you can use it the next day.
- Çok temiz iş oldu.
- Clean as a whistle.
Kimseye zarar vermeyecek, sadece iyi şeyler yaratacak çok mükemmel, çok temiz şeyler yapacaktık.
We were going to do something so perfect, so pure that would harm no-one, would only do good.
Çok temiz, çok mahrem bir şey istediğimde hep su isterim.
When I need something absolutely pure, something sincere,
Çok temiz bir havası var.
The air must be really healthy.
Evet, havası çok temiz buranın.
Yeah, the air's healthy here.
Genç Bezukhov çok temiz ve eşsiz bir ruha sahip.
That young Bezukhov is such a heavenly, sublime soul.
- Kayıt çok temiz. - 50 yarda içinde.
- And the transmissions are really clear?
İyi veya haylaz kızların hepsi çok temiz geneli de çok güzeli, yani onları beğeniyorum.
Both nice and nasty girls are quite clean and most are nice, so I feel better about it
Ellerine dikkat ettim de, tırnakları her zaman çok temiz.
I noticed his hands. He keeps his nails so clean.
Çok temiz.
Very clean.
Çok temiz olacak.
It's going to be clean.
- Çok temiz.
- - Very clean.
- Çok düzenli, çok temiz.
- - Very neat, very clean.
Bir su aygırını boğmaya yetecek kadar çok biftek pişirdim. Ayrıca Huggins soyadını onu aldığım gün gibi temiz tutmayı başardım.
Cooked enough steaks to choke an hippopotamus and kept the name of Huggins as fair as the day I found it.
Bir yarış pistinde, temiz havada rahtlamak için daha çok zaman.
More time to relax in the fresh air at a racetrack.
* Çok yakında temiz hava soluyacaksın *
And soon you'll breathe fresh air
Temiz bir yer olarak kalsın istiyorsak bugün çok iyi düşünmeliyiz.
If we want to keep it decent we gotta think mighty clear today.
Erkek arkadaşın, çok saf ve temiz biri.
Your boyfriend is pure, honest.
Çok şükür ki, havası temiz, rüzgarı taze olan bir memleketten geliyorum...
I thank my stars I come from a country where the air is clean, where the wind is fresh...
Çünkü kalbin temiz ve çok iyisin.
Because your heart is pure and you're good.
Sana göstereceğim bu kız, öncelikle bir Amerikan kızı. Karakteri çok iyi bir kız. Mazisi oldukça temiz.
And this girl I'm gonna show to you is first of all an American girl, a girl with fine character, a girl with good background, good education, good family, good blood.
Temiz hava almalı ve çok iyi dinlenmeli.
He needs air and plenty of rest.
Temiz yaşayan ve çok çalışan bir adam dip yerlerde pamuk yetiştirebilir ve tepelerin kenarlarında mısır ekebilir.
Now, a fella that's hardworkin'and clean-livin'... can plant cotton in the bottomland... corn along the edge of the hills.
Her ikimiz de biraz temiz hava aldıktan sonra çok daha iyi uyuyoruz.
We both sleep so much better after a little fresh air.
Çok miktarda temiz suya ihtiyacım var.
I'll need plenty of clean water.
Doktor odanın çok havasız olduğunu ve temiz havaya ihtiyacın olduğunu söyledi.
THE DOCTOR SAID IT WAS STUFFY. YOU NEED FRESH AIR.
Ürün çok güzel ama biraz yorgun ve bir-iki haftadır uyumamış görünüyor. Bir de biraz temiz hava ve güneş işine yarar gibi görünüyor.
WHAT'S THE MATTER?
Burada en temiz olanımız, en çok kokar.
In here the cleanest one stinks.
Ben Ayako'yu daha çok beğeniyorum. Öyle temiz ki.
But I like Ayako more, she's pure.
Temiz, düzenli, çok sade.
Clean, tidy, very bare.
Temiz tutamaması çok kötü.
Too bad he can't keep it clean.
Gülmek için çok az temiz havaları kaldı.
They have too little clean air left for a laugh.
Kesinlikle çok çekici, güzel bir ülke ve bol temiz hava.
Ohh... Positively charming. Lovely country, lots of fresh air.
Daha çok iş var. Bir dükkan temiz ve düzenli olmalı.
A shop must be nice and tidy.
Temiz bir vicdan için çok fazla bu.
So much for a clean conscience.
Çok tatmin edici bir görüşme yaptık. Az daha temiz raporu yazacağımı söyleyecektim ona.
We had a perfectly satisfactory interview, and I as good as promised him full security clearance.
temizlik 36
temiz 345
temizlikçi 22
temizle 48
temiz hava 68
temiz mi 32
temizlikçi kadın 25
temizlen 16
temizleyin 21
temiz iş 20
temiz 345
temizlikçi 22
temizle 48
temiz hava 68
temiz mi 32
temizlikçi kadın 25
temizlen 16
temizleyin 21
temiz iş 20
temizim 25
temizle şunu 22
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok teşekkürler 1924
çok tatlı 272
çok tatlı bir kız 25
çok tatlısınız 41
çok teşekkür ederim efendim 35
temizle şunu 22
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok teşekkürler 1924
çok tatlı 272
çok tatlı bir kız 25
çok tatlısınız 41
çok teşekkür ederim efendim 35