English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ç ] / Çok önemli değil

Çok önemli değil translate English

1,431 parallel translation
Çok önemli değil.
It's no big deal.
Çok önemli değil, birlikte karar aldık.
It's no biggie- - it's a mutual... thing.
Ameliyat olmayacağım. Beni çoktan traş etmiş olmaları çok önemli değil.
I'm not having the surgery.
Ya da isterseniz dört hamlede. 336 00 : 13 : 42,055 - - 00 : 13 : 44,557 Çok önemli değil, yeter ki bacağınıza tırmanın.
YOU CAN DO FOUR GRABS.
Çok önemli değil.
It was no big deal.
Hayır, çok önemli değil.
Not... you know... not necessarily.
Evet, çok önemli değil.
Yeah, it's nothing too heavy.
Ben senin dayınım, ama bu da çok önemli değil.
I'm your uncle, but that part doesn't really matter...
Çok önemli değil.
It's nothing.
Düşündüm de, çok önemli değil.
I just "thought..." But it's no biggie.
Çok önemli değil Tony, ben de yapardım.
It's no big deal, Tony, I would've done it.
Herneyse. Çok önemli değil.
No big deal.
Çok önemli meselelerden falan değil, böyle aynı bizim gibi şundan bundan konuşuyorlar.
They do not talk about very important things. No, they speak well... like us, this and that. Like you.
Bu kararı değil, bu çok önemli.
Not this decision. It's too important.
Çok da önemli değil.
It's really not that important.
Çok da önemli değil.
No big deal.
Son birkaç gün çok güzeldi, Dawson. Ama mülakatlarım ve toplantılarım var. - Önemli değil.
The last couple of days have been great Dawson, but I have auditions and meetings coming up- -
Sorun değil. Çok önemli şeylerle uğraştığını görebiliyorum.
That's cool, I can tell you're doing something real important over there.
Önemli değil. Pek öyle görünmesem de, çok param var.
Not to worry, despite how we look, we have plenty of money.
Çok da önemli değil ama bu yatağı daha yeni Derek Jeter'a sattım.
For what it's worth, I just sold that bed to Derek Jeter.
Lisede çok mu tuş ettin? Önemli değil!
Beat up in high school much?
Jose'nin kampını ve basını senin elinin yaralandığı konusunda bilgilendirmemiz çok önemli, böylece hepimiz devam edebiliriz, değil mi?
It's important that we let Jose's camp and the press know about your injured hand as soon as possible, so we can all move on, yeah?
Wayne gelemediği için çok üzgünüm. Önemli değil.
Well, I'm so sorry Wayne couldn't be here.
Açıkçasın, ondan emir almamak çok da önemli değil.
Frankly, I don't mind not takin orders from him any more.
Çok da önemli değil aslında.
It doesn't really matter.
- Çok da önemli değil.
- No big deal.
Bugün bırakmak için pek uygun değil, çünkü çok önemli bir mektup bekliyorum...
I'm not going to be able to finish today because... I have a very important letter that's coming in.
Ne dediği veya demediği o kadar önemli değil, daha çok... tavrı, davranışları.
It's not so much what he said or didn't say, it was more of his attitude, his demeanour.
- Evet ama çok da önemli değil.
- Yeah, but it's no big deal
Ve hiçbir şekilde bitmiş değil çünkü çok önemli biri burada yok.
You know? And by no means is it done because somebody else very important is not here.
Mükemmel değil biliyorum ama bu benim için çok önemli. Birlikte kalmamız kardeşlerim için de çok önemli.
I know it's not perfect, but it's very important to me and to my brothers that we stay together.
Önemli değil, benden çok daha iyiler var.
I think we can go home now. Yeah! Let's go!
Oynayamamam çok da önemli değil.
No big deal if I can't
Bu çok önemli bir bilgi değil mi?
- 0n D-Day? That information is critical.
Huzur ve barış olduğu müddetçe... çok çalışıyor olmamız önemli değil.
Working hard doesn't matter as long as there's peace and quiet.
Sevdiklerimize duygularimizi söylememiz çok önemli degil mi?
It's so important to tell those dear to us how we feel.
Ama kesinlikle emin olmak da çok önemli degil mi?
But it's so important, isn't it, to be quite sure?
Evet, çok önemli bir seçim değil, ama bu duvar kağıtları Helstone'daki salonumuzdakine benzer tonda.
No. Indeed, I'm sure it's fascinating. I'm a little tired, that's all.
Sana para vermek çok önemli bir şey değil aslında.
Well, it's no big deal to pay you in advance.
Rica ederim, önemli değil zaten sizinle tanışmayı çok istiyordum en azından bu gerçekleşmiş oldu umarım başka bir projenizde...
That's all right. It's not important. Actually, I've been wanting to meet you, and at least I got that wish.
Çok önemli bir şey değil.
It's no big deal.
Önemli değil. Çünkü babam burada daha çok alacak.
It doesn't matter though, because Dad is gonna be in here a long time.
Bu senin için çok önemli, değil mi?
It really does mean a lot to you, doesn't it?
Çok yüksek rakamlar gösteriyor ki... Her yıl diyabetten ölen 70.000 insan umutsuzca hayatlarını kurtaracak bir ilacın geliştirilmesini bekliyor. Müvekkilimin, hiçbir şeyi şansa bırakmamasının ne kadar önemli olduğunun farkındasınız, değil mi?
With the stakes being so enormously high... with some 70,000 people dying every year from diabetes... with a desperate need to develop a drug that can save those lives... you realize how important it is for my client... not to take any chances, don't you?
Çok özür dilerim. - Önemli değil.
Oh, I'm so sorry.
Şimdi bu ilişkiyi bitirmenin zamanı değil... bu birlikte hayatta kalmamız için çok önemli.
Now is not the time to end an association... that is vital to our mutual survival.
Bence de elbise çok pahalı ama partide o elbiselerden giymeyen tek kızın Ally olmaması daha önemli değil mi?
I'd say that the dress is too expensive, but isn't it more important that Ally is not the only girl at the party not wearing the dress? Oh, yeah.
Şunu söylemeliyim. Bir şirketi temsil ederken iyi görünmek çok önemli, değil mi?
I have to tell you, looking good is so important... when you represent the face of the company, no?
Önemli değil. Çok kalamayacağım.
- No, it's okay, I can't stay long.
Çok önemli, önemli değil.
Very important, not important.
Çok üzgünüm. Önemli değil.
- I'm so sorry.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]