Öyle birşey yok translate English
166 parallel translation
Buradaysa, öyle birşey yok.
There ´ s nothing like that going on here, right?
Demin söylediğiniz gibi, öyle birşey yok.
Now that you mention it, there isn't one.
- Öyle birşey yok. İkisinin neden bahsettiklerini biliyor musun?
But you know what they were discussing?
- Hayır, öyle birşey yok.
- No, nothing like that.
Öyle birşey yok.
It's nothing like that.
Öyle birşey yok.
Not a thing.
Hayır, öyle birşey yok.
No, nothing like that.
Öyle birşey yok.
No such thing.
- Öyle birşey yok!
- We don't have any of that!
Öyle birşey yok.
There's no catch.
- Yoo, öyle birşey yok.
- No, it isn't. Ow!
Sadece bir söylenti Sizin bir çift gibi göründüğünüzü söylediler öyle birşey yok.
A little bird... who said you were like lovers.
Öyle birşey yok.
There is no such thing.
Öyle birşey yok.
THERE IS NO "IT."
Muhtemelen sanıyorsun ki ben senin kötü biri olduğunu düşünüyorum ama öyle birşey yok.
Because you probably think I think you are a bad person, but it's not like that.
- Öyle birşey yok!
- Nonsense!
Bazen bir kızla erkek çok uzun bir süre arkadaş olursa sexüel birşeyler olabilir ama burada öyle birşey yok.
Maybe there's some of that sexual tension thing that happens when a guy and a girl have been friends for so long, but that's as far as it goes.
Yok, öyle birşey yok!
No sir-you-ree Bob!
Dosyalarda öyle birşey yok.
There's nothing like that in the files.
Hayır, öyle birşey yok, dostum.
No, that's not it, pal.
Öyle birşey yok.
No, there's nothing like that.
Öyle birşey yok mu?
Nothing like that?
- Öyle birşey yok.
- There's no such thing.
Öyle birşey yok...
There isn't...
Ortada öyle birşey yok.
There isn't and he won't.
Hayır öyle birşey yok.
No, I haven't.
- Niye sinirlendin? - Yok, öyle birşey.
WHAT ARE YOU SORE ABOUT?
Yok öyle birşey!
Not at all!
Öyle, ama hiç yapmayacak diye birşey yok.
No, but you never can tell.
Hayır, bizde öyle birşey yok.
No, we haven't got anymore.
- Yok öyle birşey.
- I'm not anti-establishment.
Yok öyle birşey.
There's no such thing.
Öyle birsey yok ki.
It's not that, really.
- Babamin takildigi bir bar var... - Yok öyle birsey.
- This bar Daddy hangs out in...
Yok öyle birşey.
It's not.
Üzgünüm ama yok öyle birşey dedektif.
I'm afraid not, Marshal.
Yok bu öyle birşey değil.
THAT'S NOT IT.
- Öyle birsey yok.
- No, nothin'like that.
Ben öyle birşey giyemem çünkü benim şeylerim yok- -
Of course, I couldn't wear anything like that because I don't have any...
Yok öyle birşey.
No way.
Belli bir sebebi yok, öyle birşey değil.
It's not like one thing, it's not like that.
Yok öyle birşey!
We did not!
Hey, yok öyle birsey.
Hey, you're not.
hayır, öyle özel birşey yok.
No, there's nothing special.
Yok öyle birşey.
He has none.
Hayır yok öyle birşey...
- I don't have a, oh, that dog?
- Hayir, yok oyle birsey.
- No, nothing like that.
Yok öyle birşey.
Of course not!
Şey, sonsuza kadar melek olmanı gerektirecek birşey yok, öyle değil mi?
Well, there's nothing to keep you one forever, is there?
- Yok öyle birşey.
Oh, I have not.
Yok öyle birşey.
OH, NOFUCKINGWAY.
birşey yok 115
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73