English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ş ] / Şampanya mı

Şampanya mı translate English

977 parallel translation
- Gerçek şampanya mı?
- Is it real champagne?
- Şampanya mı istersin?
- You want champagne?
- Onlara şampanya mı vereceğiz?
- We're not giving them champagne?
- Daha şampanya mı Bayan Channing?
- More champagne, Miss Channing?
Bu köpeköldüren mi, şampanya mı demek?
Does that mean moonshine or champagne?
Kendin için şampanya mı aldın?
You bought champagne for yourself?
- Gerçek şampanya mı, Luigi?
- Real champagne, Luigi?
Şampanya mı içiyordun?
Drinking champagne?
Şampanya mı dondurma mı?
Champagne? Or ice cream?
- Çiçek, şampanya, her şeyi hazırladım.
Flowers, champagne, or whatever else you need. Just say the word, and I'll get it for you.
Sizin kendi memurlarınızdan biri. Adının ne olduğunun önemi yok ama adamın biri geliyor, yüzbaşım. Üstelik domuz gibi sarhoş, ve üç şişe şampanya sipariş ediyor.
Well if you're all officers, we won't mention any names, but in comes your fine captain drink as a pig... and orders 3 bottles of champagne... then he lifts up one leg like this and brings it down on my piano and starts to play it with his boot.
- Şampanya, pasta ve öpücük almadınız mı?
- No champagne, no cake, and no kiss?
Gerçekten içmeye başlamadan önce masaya bir şampanya alalım.
You know, I'm very fond of the little brat.
Hadi birer şampanya alalım.
Let's have some champagne.
Hadi şimdi birer şampanya alalım ve başlayalım.
Let's have some champagne right now and start.
- Şampanya olacak mı?
- Champagne?
Adamım burada şampanya yapıyor.
The boy here is making champagne.
Şampanya mı?
Champagne?
Şey, zaten halihazırda epey bir şampanya içmiş durumdayım...
Well, you see I've already had a good deal of champagne...
Burada çok hoşlandığım birşey var : şampanya.
Here's something I adore : champagne.
- Ve D : Kanıtı şurada masa ayırttım, şampanya vs. de var.
This proves it... a reserved table, champagne, everything.
Şampanya var mı?
Got any champagne?
- Şampanya kokteyl alacağım.
- I'll have a champagne cocktail.
Bunu şampanya varsayalım.
Let's pretend this is champagne.
Evet, şampanya gibi kadeh kaldıralım.
Yes, and we'll do the real old-fashioned champagne toast.
Eminim öyle yaparsınız. Bir ara bana uğrayın ve şampanya içip işleri konuşalım.
I had customers walking in January in June and drinking champagne.
Stanley, ilk önce şu şampanya meselesine bakar mısın? Endişeliyim.
First will you see about the champagne?
Haydi, şampanya alalım!
Come on, let's get some champagne!
İyi şampanya Nature'ünüz var mı?
You have a good champagne nature?
- Güzel. Öyleyse şampanya Nature'le başlayalım.
A champagne nature to start.
Alımlı mı alımlı bir kadının yatak odasında şampanya içmekten daha heyecan verici bir şey düşünemiyorum.
I can't think of anything more exciting than drinking champagne in a pretty woman's bedroom.
Bir şişe şampanya alıp, kutlayacağım.
I'm going to get a glass of champagne and celebrate.
Şampanya dudaklarımı çözdü.
My tongue is loosened by champagne
Ama bir şişe şampanya aldım.
I did buy a bottle of champagne.
- Şampanya bardağın var mı?
- Do you have champagne glasses?
Şampanya getiriver! Bu mutlu haberi kutlayalım!
I thank you very much, but now bring a champagne, hurry up.
Ve sonra, şey, sanırım yahni ve yanında şampanya.
And then, uh, I think a fricassee of champagne.
- Şampanya, umarım.
Champagne, I hope.
Sam, çok şampanya içeceksen yüzmen lazım.
Sam, if you're gonna drink champagne, you ought to take a swim.
Bu seyahatin pembe şampanya tadında olmaması için bir sebep var mı?
Is there any reason why this trip shouldn't be pink champagne?
İçki olaraksa yalnız şampanya, yani bulabildiğim zamanlarda tabii.
I only drink champagne when I'm lucky enough to get it.
Hah, hatırladım, öteki şampanya şişemi.
Oh, I remember what my other bottle of champagne.
Ben fazla şampanya içmiş olmalıyım.
Must have had too much of this domestic champagne.
Biraz şampanya bakıyorum.
I'm looking for some champagne.
Sanırım gün ortasında şampanya içmek ahlaksızlık, fakat...
I think it's depraved to drink champagne in the middle of the day, but...
Şampanya almaz mıydınız, Bayan Marina?
Oh, Miss Marina, won't you have some champagne?
Buzdolabına şampanya koyalım.
Put the champagne in the fridge.
Bana anlatılanlara göre büyük otellerde... muslukları açtığında musluktan ya konyak ya da şampanya akarmış.
Well, I'm told that, um... Big hotels are fixed so that you turn on a water faucet and you get either Cognac or Champagne.
Hayatım boyunca havyar yiyip şampanya içtim ama orduda gut hastası oldum.
All my life, caviar and champagne - now, in the Army, I get the gout.
George, şampanya içiyorum.
George, I'm drinking champagne.
- Şampanya işinize yarar mı?
- Could you use some champagne?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]