English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ş ] / Şanslıydık

Şanslıydık translate English

479 parallel translation
Şu ana kadar şanslıydık
So far, luck has been with us
- Şanslıydık.
We were lucky.
Sanırım biz bu çocuklardan daha şanslıydık.
We had it better than these kids.
- Hayır efendim, ama şanslıydık.
- No, sir, but we sure were lucky.
Şanslıydık.
We were lucky.
Şanslıydık. Şanslıydık dedim.
I said we were lucky.
- Sanırım bunu resmî işleme koymayarak şanslıydık. - Öyle.
I do not know anything about interior decorating
Şanslıydık.
We were in luck.
... son derece şanslıydık...
... We were extremely lucky...
- Oğlum, şanslıydık.
- Boy, are we lucky.
İkimizinde şu anda sakalı olduğu için çok şanslıydık
Well, you know, it's lucky we both wear beards.
Biz şanslıydık oğlum, ama Old Yeller değildi.
It was lucky for us, son, but it weren't lucky for Old Yeller.
- Bence baştan sona şanslıydık.
- I'd say we were lucky all around.
Biraz şanslıydık.
We had a bit of luck.
- Sanırım çok şanslıydık.
- I reckon we were just lucky.
Çok şanslıydık.
We've been very lucky.
Senin durumunda biz şanslıydık. Er Ackerman'ın davranışlarının sebepleriyle ilgili Araştırmayı yeni bitirdim.
I've just completed an investigation of the reasons for Private Ackerman's behaviour.
Buraya kadar şanslıydık.
We've been lucky.
Bugün şanslıydık.
We've been lucky today.
Doktor bir arkadaşım var. O açıdan şanslıydık.
You see, the doctor is a friend of mine, so we were very lucky in that respect.
Bu sefer çok şanslıydık sanırım, iyi sıyırdık.
Well, we're all safe, though it was a narrow squeak.
Düşündüğünüzden de şanslıydık.
Much narrower than you think.
Biz şanslıydık.
We sure were lucky.
- Bugün çok şanslıydık.
- We sure were lucky this afternoon.
Doğrusu şanslıydık.
Those others weren't so fortunate.
Atlamakla şanslıydık!
It's a lucky thing we jump!
Bu mevsim güller açısından çok şanslıydık.
We've had particularly good luck with the roses this season.
Size sahip olmakla şanslıydık.
We were lucky to have you.
Şanslıydık.
We were most fortunate.
Sanırım şanslıydık, o kadar.
Just lucky, I guess.
Sizin davanızda şanslıydık.
We've been lucky in your case...
Bu kez çok şanslıydık.
We were very fortunate this time.
Geçen sene, Estelle ve ben alıyorduk fakat kurtulurken şanslıydık.
Last year, Estelle and I were shooting but we were lucky enough to get away from it.
Şimdiye kadar şanslıydık.
We have been lucky so far.
Şanslıydık.
We got lucky.
Bu yeni dünyada çocuklarımızın sahip olamayacağı güzel bir çocukluğumuz olduğu için şanslıydık.
That we were lucky to have a childhood our kids may not. In this new world where you're old at 17.
Bunu almakla şanslıydık.
We were very lucky to get it.
Radyodaki ilk işimi Paul Stewart'tan almıştım... Ve daha sonra merkür'de o da bize katılığı için şanslıydık.
On the radio, I got my first job from Paul Stewart... and we were lucky enough to have him join us later in the Mercury.
Şimdiye dek şanslıydık.
We've been damn lucky so far.
Bu gece şanslıydık.
You know, we were lucky tonight.
- Ya tabi, şanslıydık.
- Oh, we were lucky.
Bu kez şanslıydık.
Well, we were lucky this time.
Şanslıydık.
That was lucky.
Tanrı bilir daha şanslıydık.
God knows we've been lucky so far.
Orada takılıp kalacağımızı sandım ama geçip geldik. - Şanslıydık.
- We were lucky.
Şanslıydım ki... o bir kılıç değildi.
I was lucky it wasn't a sword.
Kodesten çıkınca onu bulduğum için şanslıydım.
I was lucky to find her when I got out of the slammer.
- Biz şanşlıydık.
- We were lucky.
Bizim köyümüz, şanslıydı, çünkü biz, bazı yiyecek stoklarını sakladık, bu yüzden kış boyunca, yaşamayı bir şekilde başardık.
Our village was lucky, because we had kept some food reserves so we managed to live through the winter somehow.
Neyse ki şanslıydık.
She's out of danger now.
Biz şanslıydık.
The boy had been hiding under the bed.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]