English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ş ] / Şanslıyım

Şanslıyım translate English

3,177 parallel translation
Bu üç güzel kadın hayatımda olduğu için çok şanslıyım. Ve bir arada olduğumuzda bu şans katlanıyor.
I am so fortunate to have these three beautiful women in my life and, when we're all together, that fortune just multiplies.
Sana sahip olduğum için şanslıyım.
I'm lucky to have you.
- Şu anda çok şanslıyım.
- I'm pretty lucky right now.
Şanslıyım ki senin gibi bir karım var, çok şanslıyım.
I'm lucky. To have a wife like you.
Evet, oldukça şanslıyım.
Yeah, I'm pretty lucky.
Yanımda senin gibi biri olduğu için çok şanslıyım, Lotte.
I'm so lucky to have you, Lotte.
Şanslıyım
Lucky me.
Ben sadece şanslıyım
This is phallic. Or maybe I was just born lucky.
Seni bulduğum için şanslıyım.
It's lucky I spotted you.
Ama şanslıyım.
I'm lucky. Lucky?
Çok şanslıyım.
I'm very lucky.
Eğer tüyo isterseniz, bugün çok şanslıyım.
I've been really lucky today if you need any suggestions.
- Şanslıyım, değil mi?
- Aren't I the lucky one?
Benimle birlikte olduğun için çok şanslıyım.
And I'm so lucky you're with me.
Şanslıyım ki bu bir milyoner.
Lucky for me, that's a millionaire.
Evet, çok şanslıyım.
Yeah, really lucky.
Güven bana, tüm yapacakları beni kovmak olursa şanslıyım.
Trust me, I'd be lucky if all they do is fire me.
"Yaşadığım için şanslıyım" ı.
And lucky to be alive.
Evet, çok şanslıyım.
- Yeah. Lucky to be.
Ne şanslıyım!
How did I get so lucky?
- Bu aralar biraz şanslıyım.
- Had a bit of luck.
Bir bakıma şanslıyım...
I consider myself lucky...
Senin gibi bir koca bulduğum için çok şanslıyım.
I'm so blessed to have found a husband like you.
Şanslıyım,
Luckily,
Bu olaydan sonra, hala bir işim olduğu için şanslıyım.
As it is, I'm lucky I still got a job after what happened.
Kardeşim avukat olduğu için çok şanslıyım.
Lucky for me, my brother's a lawyer.
Dış görünüşümün de, ruhumun hissettiği gibi olmasını sağlayabildiğim için çok şanslıyım.
I'm lucky enough to be able to afford to make myself look on the outside the way I feel on the inside.
Evlilik arifesinde yeni aile oluşturmaya ilk adımlarını atan biri olarak ne şanslıyım ki rol modellerim olarak hayatımda sizler varsınız.
Now that I'm about to get married and I'm taking the first steps towards starting my family, I really just feel so fortunate to have all of you amazing role models in my life.
Böyle sadık bir hayran kitlem olduğu için çok şanslıyım.
I'm so lucky to have such a devoted fan base.
Benimle arkadaş olmasını geçtim onun gibi birini tanıdığım için şanslıyım.
I am lucky just to know someone like her, let alone have her as a friend. I...
Çünkü ben şanslıyım.
'Cause I'm lucky.
- Çok şanslıyım.
So lucky.
* Biliyorum, şanslıyım, ama eve dönmek istiyorum yine de *
* I'm lucky, I know * But I wanna go home
Ama çok şanslıyım, bir baba yerine bir sürü babam var.
But I lucked out because instead of one dad, I got a whole gang of them.
Şanslıyım sanırım.
I um, well, I'm lucky, I suppose.
Şanslıyımdır, unuttun mu?
I'm lucky, remember?
Onun Japon balığı olmadığım için şanslıyım.
I'm just glad I'm not his goldfish.
Biliyor musun, çok şanslıyım.
You know, I am so lucky.
Ondan kaçabildiğim için çok şanslıyım.
I was just glad to get away from him.
Şanslı olmalıyım.
Just lucky, I guess.
Tanıdığım çoğu arkeolog büyük keşifler yapmadıkça memnun olmazlar o da tabi şanslılarsa kırk yılda bir olacak bir şey.
Most archaeologists I know are only satisfied making big discoveries... which if they're really lucky, it only comes along once in a blue moon.
Onu tanıdığımız için çok şanslıyız.
We are lucky to have him around.
Leslie ve ben tanıştığımız için çok şanslıyız.
Leslie and I were really lucky to meet.
Ben açık fikirli, şanslı bir bilim adamıyım.
We, scientists, must have an open mind.
Şanslıyız ki, New York'ta ben varım, Örümcek Adam ve şanslıyız ki, benim de Örümcek-Siklet'im var.
Luckily New York has me, Spider-Man, and luckily I have my Spidey-Cycle.
Tanrım... Hayatta olduğumuz için şanslıyız.
Jesus... we're lucky to be alive.
Çok şanslısın ama retinanı almalıyım.
I was very lucky, but... I had a detached retina, and I'd lost the sight in my right eye.
Evet Evet şanslıyım
Yeah.
Cümle kurabildiğim için bile şanslıyım.
I'm lucky I can put a sentence together.
- Şanslıydı, haksız mıyım?
- You know that was lucky, right?
Ama şanslıyız ki etkili biriyim.
Luckily I'm quite the charmer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]