English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ş ] / Şanslıymışsın

Şanslıymışsın translate English

307 parallel translation
Şanslıymışsın.
You're lucky.
- Şanslıymışsın ki silahın varmış.
- Lucky you had that revolver.
Şanslıymışsın.
You were lucky.
- Çok şanslıymışsınız.
- Lucky you.
Şanslıymışsın.
You're a lucky fellow.
Şanslıymışsınız.
You were lucky.
Şanslıymışsın.
You were lucky
- Sen şanslıymışsın.
- You were lucky, Hilts.
Geçmiş olsun bay Harmon, gene de şanslıymışsınız.
I know it's rough, Mr. Harmon, but maybe you're lucky.
Şanslıymışsınız.
You're a lucky girl.
Bu kadar ilerleyebildiğinize göre şanslıymışsınız.
You were lucky to get this far.
Çok şanslıymışsın, Pablo.
Seems like you were lucky, Pablo.
- Çok şanslıymışsınız, değil mi?
- That was terribly bright of you, wasn't it?
Ortaya çıkışın gösterişliydi, çocukça bir cesaret. Şanslıymışsınız.
Your debut showed great dash, and an almost childish boldness.
- Şanslıymışsın.
- That was lucky.
Çok şanslıymışsın.
Ain't been too lucky?
Sen şanslıymışsın.
A social marriage. You were lucky.
Şanslıymışsın!
Lucky you!
- Çok şanslıymışsın.
- You were very lucky.
Şanslıymışsın, seni sadece uyardı.
You have been lucky, itjust warned you.
Çatısında kocaman delikler vardı. Ev? Evde yaşadığınız için şanslıymışsınız.
We used to live in this tiny old tumble-down house with great big holes in the roof.
Şanslıymışsın.
Well, you got lucky.
Şanslıymışsın, çıktı.
Hey, you're lucky it came out.
Bütün söyleyebileceğim, çok şanslıymışsınız yahu.
Well, all I can say is, you've been damned lucky.
Ya, şanslıymışsın.
Did you? Well, you're lucky.
- Önemsiz bir beyin sarsıntın olabilir. Yine de çok şanslıymışsın.
- You might have a slight concussion.
- Şanslıymışsın!
- You lucky!
Şanslıymışsın, Marcie beni tüm gece uyutmadı.
Yeah, well, you're lucky. Marcie kept half of me up all night.
O zaman çok şanslıymışsınız.
Then you've been fortunate.
Öyleyse çoğu değişkenden daha şanslıymışsın.
Then you've been more fortunate than most changelings.
Küçük diyorsan şanslıymışsın ki sana sadece onu vermiş.
Well, if you called him "little", you're lucky that's all he gave you.
Görünüşe göre çok şanslıymışsın.
Well, looks like you've been lucky.
Canlı olarak kaçabildiğin için çok şanslıymışsın.
You were lucky to escape with your life.
Diyor ki, şanslıymışsın ama şans kapıyı iki kere çalmazmış.
She says you have been lucky, but luck seldom strikes twice at the same door.
Kabul etmediği için şanslıymışsın Peter.
You're lucky it didn't work out, Peter.
- Şanslıymışsın.
- You're lucky.
Gerçekten çok şanslıymışsın Helen.
You're very fortunate, Helen.
- Çok şanslıymışsın.
- You were lucky, hon. - Peter.
Şanslıymışsın.
Oh, lucky you.
Şanslıymışsın.
You're a lucky man.
- Şanslıymışsın, Quinn.
- You were lucky, Quinn.
Fed Ex " Sen şanslıymışsın.
You're lucky.
Şanslıymışsın, bir yerini kırmamışsın.
You were really lucky you didn't break anything.
Şanslıymışsın.
- You're lucky.
Şanslıymışım ki buralardaymışsınız.
THAT'S ALL RIGHT. I WAS LUCKY YOU WERE AROUND.
- Şanslıymışsın.
- You were lucky.
Odanız olduğu için şanslıymışsınız.
You were lucky to have a room!
Gölünüz olduğu için şanslıymışsınız.
We had to go and live in a lake!
Şanslıymışsınız.
You were lucky!
Çok şanslıymışsın.
You lucked out.
Şanslıymışsın Beth.
- Blitzen. It's your lucky day, Beth.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]