English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Alın şunu

Alın şunu translate Spanish

1,157 parallel translation
Alın şunu.
Levanten.
Alın şunu.
Tome éste.
- Alın şunu üzerimden!
- Get it de encima!
Dinleyin, alın şunu.
Miren, llévenselo.
Pekâlâ dostlar, alın şunu.
No queremos comunistas.
- Alın şunu üstümden.
- ¡ Sáquenlo!
Seni kucağıma verdiklerinde neredeyse "Alın şunu, bu benim değil." diyecektim.
Cuando te trajeron, casi digo : "Llévensela. No es mía".
Alın şunu yerden hemen!
¡ Atrápenlo!
Alın şunu. Götürün hemen!
Levántala. ¡ Levántala, joder!
Alın şunu üzerinden!
; Matadla! - ;
alın şunu!
¡ Quítamelo!
Tamam, şunu alır mısın?
Bien, lleva eso más allá ¿ Quieres?
Al şunu ve gözyaşlarını kurula.
sécate las lagrimas.
Donovan, şunu benim için başa alır mısın?
Donovan, ¿ puedes pasarlo otra vez?
Adam büyük yılbaşı kutlamasının olduğu gün, herkesi ağacın altına toplayarak, mumları yaktı ve onlara şunu söyledi :
El día de la gran fiesta de la Navidad él nos reunió junto al árbol y encendió las velas, y les dijo :
Hadi, yakalayın şunu!
¡ Oigan, vamos, atrapen al tipo!
Şunu masamdan alıp, Bay Fielding'in oraya bırakır mısınız?
Por favor quite eso de mi escritorio y lléveselo al Sr. Fielding.
Şimdilik şunu alın.
Toma esto por ahora.
Çıkarın şunu buradan. Şampiyonu rahatsız etmeyin.
Saquen eso de aquí y no distraigan al campeón.
Şunu anlamaya çalış, o kasetle oynadığın anda...
A ver si entiendes esto. Al montar el reportaje...
Tek bir beden olarak, beyaz insanların şunu bilmesini, sağlamalıyız, siyah emekçilerin sırtında geçirdiği güzel günlerinin sonu gelmiştir, o günler bitti.
Como un solo pueblo tenemos que decirle al hombre blanco que lo de aprovecharse de la mano de obra negra ha terminado.
Ayağını denk al ahbap. Kesin şunu!
Cuidado, amigo.
Alexander, şunu alıp yıkar mısın, lütfen?
Alexander, ¿ puedes levantarlo y limpiarlo, por favor?
Şunu içeri alın.
Esconde esto.
Mahkeme şunu biliyor ki, gerçi bu sizi bağışladığımı göstermez. Ama suçlandığınız şeyleri bu dış etkenlerin kışkırtması yüzünden yaptınız.
Así que el tribunal entiende, sin aprobarlo, es verdad, que los delitos de los que se han declarado culpables fueron, al menos en parte, provocados por esa influencia exterior.
Profesör, şunu yerden alır mısınız lütfen.
Profesor, me lo recoge, por cortesía.
Şunu Albay Kulikov'a götürün ve Yüzbaşı Danko'ya haber yollayın.
Lleve esto al Coronel Kulikov, y mande llamar al Capitán Danko.
Hava alanından arabasını alacaktım. Hadi tak şunu.
Le prometí a mi amigo Sammy... que iría al aeropuerto a recoger su auto.
Amiral şunu anlamalısınızki... bu heyet birisinin sözü üzerine yıllık 2.4 milyar $ tutan bir projeyi haklı duruma çıkarıp böyle bir para kaynağı sağlamayacaktır. Şahsınız tarafından çok saygılı duyulan ve iyi hazırlanmış bir proje olsa bile.
Almirante, tiene que entender... que este comité no puede justificar la financiación de un proyecto... que cuesta 2 400 millones de dólares al año... basándose en la sola palabra de un ser humano... incluso tratándose de uno tan respetado y condecorado como Ud.
Şimdi, bu yapılacak birşey olmadığı anlamına gelmez, Ama sizin geçmişinizi düşünmeniz, geçmişte herhangi bir zamanı düşünmeniz, çok önemli. Şimdi bana şunu söyleyin, altı aydır ya da, irtibata geçtiğimiz andan önce buna sebep olabilecek, zehirli bir madde, örneğin, pis su, yada gaz, radyasyon, alışılmışın dışında herhangi birşey kullandınız mı yada bunlara maruz kaldınız mı?
Esto no significa que el proceso sea irreversible pero es importante que trate de recordar si en el pasado, digamos, hace seis meses o algo así estuvo en contacto con un material tóxico por ejemplo, agua o gases contaminados radiación o cualquier cosa fuera de lo común que haya podido causar esto. ¿ Srta. Vane?
Neşeli Prens'e şunu da söyleyin, bu... alayı, tenis toplarını güllelere... dönüştürdü ve ruhu onlarla birlikte... uçacak gereksiz kinden sorumlu olacaktır. Zira bu şakası binlerce kadını kocasından mahrum bırakacak... anneleri oğullarından edecek, şatoları yıkacak bir şaka.
Y decid al simpático príncipe que esta burla suya ha tornado sus pelotas en balas de cañón y que su alma quedará acusada de la terrible venganza que volará con ellas, porque a miles de viudas burlará esta su burla de sus queridos esposos,
Hadi alın şunu buradan! Bobby, yapma, lütfen! Hayır!
Bobby, no, por favor.
Şunu al. Kendine uygun giysiler satın alırsın.
Cómprate ropa decente.
Şunu alın.
Hay que parar a los comunistas.
- Şunu alır mısın?
- Encárgate de esto.
Senin daha fazla ihtiyacın var. Al şunu.
lo necesitas mas.
Tanrım, alın şunu üzerimden!
¡ Quitenmelo!
Şunu alır mısın, abla?
Toma esto, hermana mayor.
Şunu üzerimden alın!
¡ Quítamela de encima!
Ayrıca şunu da feministlerin, evde telefon başında oturup kahve içmekten, televizyon seyretmekten ve her dokuz ayda bir bebek pompalamaktan başka bir hayatın olduğunu düşünmeyen koca götlü ev kadınlarını eleştirmesini de seviyorum.
¡ También me gusta cuando las feministas atacan a esas amas de casa de culo gordo...! ¡... que creen que no hay más en la vida que estar sentada junto al teléfono, bebiendo café, viendo la tele...! ¡... y bombear un bebé cada nueve meses!
Maurice, şunu söylemek istiyorum, sonunda kızı kapanın sen olmamana gerçekten üzüldüm.
Siento mucho que al final no te hayas quedado con la chica.
Aç şunu, adamım. Bırak çıksın.
- Él acaba de terminar al hombre de arena.
Bay Lucchesi, şunu unutma ki, bu Papa'nın görüşleri bir öncekinden çok daha farklı.
Recuerde que este Papa tiene ideas muy distintas al otro.
havluyu alıp, ve iyice bir sallayıp bakacaksın, ve kendine şunu soracaksın, "Kendimi bu havluyla kurular mıyım?"
"Podría secarme con estas toallas"?
Alın. Bana şunu imzalayın.
Aquí... firme aqui, guardelo todo... y despreocupese.
Şunu bilerek teselli bulmalıyız, Thomas J. Tanrı'nın kucağında artık.
Debemos consolarnos sabiendo que Thomas ahora está al cuidado de Dios.
Alın şunu!
- ; Matadla!
Ve sana şunu söyleyeyim, mükemmel olmak karşılığını fazlasıyla alıyor.
Y déjame decirte que ser perfecta te afecta en verdad.
Arkadaşlar şunu memnuniyetle belirtmek isterim ki yumuşak içimli ve zengin tütün karışımlı yeni bir Laramie yüklü kamyon........ Sprinfield`a doğru yola çıkmış durumda. .. ve üstüne kamyon sürücüsü bütün yaya geçitleri ve trafik ışıklarını iplememesi konusunda tembihlendi.
Amigos, tengo el placer de anunciarles que un nuevo camión lleno de Laramie... con su gusto suave y su rico sabor a tabaco... ya está en camino hacia Springfield y se le ha ordenado al conductor... que ignore todas las señales de alto y de cruce de caminos.
Bir de şunu söyleyeyim, Ölü Köpek Çiftliği'ndeki uyuşturucu alımını Hank Jennings yapmadı, çünkü hastanedeydi.
Y sabes, Hank Jennings no compró en Dead Dog porque estaba en el hospital.
Kes şunu evlat. Böyle başlarsın ve sonunda alışkanlık haline geliverir. İntikam duygusu bu...
Para, empiezas así y luego se vuelve un hábito...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]