Ayrılma translate Spanish
2,944 parallel translation
Beş basamaklı ayrılma programını başlattım bile.
He empezado un programa de cinco pasos para romper con él.
Ve bir yere ayrılma evlat, çünkü sırada benimle bir pumanın yer aldığı bir komedi klasiği var.
Y no se vayan, niños, porque al volver tenemos comedia clásica conmigo y un puma.
Ayrılma.
No te muevas
Tabi asker zorla ayrılma vergisi topluyor.
Por supuesto, se les exige un impuesto por salir.
Dinle, ayrılma sahnesindeki bütün o değişikliklerle ilgili sorunlarım var.
Oye, he estado teniendo algunos problemas con toda la transición en la escena de la ruptura.
Ne olursa olsun, buradan bir yere ayrılma Cotton.
Lo que sea que ocurra, Cotton, te quedas acá mismo.
Sen bir yere ayrılma.
QUÉDATE.
Bir yere ayrılma sakın.
Espérame.
Biliyor musun, gariptir. Storybrooke'tan ayrılma konusunda her zaman mantıksız bir korkum olmuştur.
Siempre tuve un miedo irracional de irme de Storybrooke.
- Ayrılma. - Bu işimize yarayabilir.
¡ Podríamos necesitar eso!
Korkakça bir ayrılma yolu mu kızlardan?
¿ Fue sólo una cobarde manera de cortar con ellas?
Şehirden ayrılma.
No se vaya de la ciudad.
Ayrılma şeklimiz- -
La forma en que dejamos las cosas...
Son birkaç yılda insanlara ayrılma nedenlerini sormamam gerektiğini öğrendim.
Lo predijiste. El último par de años aprendí a no preguntarle a la gente porque rompen.
- Plasental ayrılma mı varmış?
¿ Desprendimiento de placenta?
Kate'le Dan ayrılma noktasına geldi.
Kate y Dan están por romper.
Baba ve koca olamayıp Lily ve Eddie'den ayrılma fikri onu incitiyor.
Y le mortifica la idea de dejar a Lily y Eddie sin un marido y padre, respectivamente.
Bir yere ayrılma, kapıları kilitle. Kimse için de açma.
Quédate aquí, cierra las puertas, y no le abras a nadie.
Gidip ayrılma sebebinizin ne olduğunu sorgulamadan önce sana sormak istediğim bir şey var.
Antes de que te vayas a llevar a cabo un interrogatorio sobre una ruptura, ¿ puedo preguntarte qué esperas encontrar?
350 ) } Ayrılma vakti geldiğinde bir gülümsemeyle uğurlayacağım seni
Algún día cuando comiences tu viaje Sonreiré al verte marchar
Hayır, ayrılma iznim yoktu.
No, no se me permitía salir.
O yüzden yanımdan ayrılma.
Así que solo mantente cerca de mí.
Hanımefendi ayrılma zamanı. Tamam, evet.
Señora, son las nos vamos en punto.
Mills, Mouch'ın yanından ayrılma.
Mills, serás la sombra de Mouch.
Barry seni görüşme yerine getirecek, arabamın arkasından ayrılma.
Barry te llevará al punto de encuentro, justo irás detrás de mi coche.
Evden ayrılma!
¡ Quédate en la casa!
Ayrılma seksinin en iyisi olduğunu duymuştum.
He escuchado que el sexo de ruptura es el mejor.
Bir yere ayrılma.
No vas a ninguna parte.
Wes'ten ayrılma.
No había roto con Wes.
- Zoe, Hicks'in yanından ayrılma tamam mı?
Zoe, quédate con Hicks, ¿ de acuerdo? La tengo.
Ancak insanların akşamları evden ayrılma konusunda hiçbir çekince duymaması lazım.
Pero la gente no debe tener miedo de dejar sus casas por la noche.
Burada güvende olursun, bir yere ayrılma.
Quédate aquí donde es agradable y seguro.
Uzaklaştırılma süren dolmadan işten ayrılmayı umuyordum.
Esperaba irme antes de que tu suspensión se hubiese levantado.
- Yanında ayrılma.
Solo quédate con ella.
Oradan ayrılma. Geri dönmesini bekle.
Espera que regrese.
Ayrılma!
¡ No escapes!
Bekle, ayrılma!
¡ Espera, no te vayas!
Henüz ayrılma!
¡ Tú te has arrepentido!
- Özel Kuvvetler'den ayrılma nedenim bu pisliği içmek istemeyişimdi. - Kapa çeneni Fowkes.
- Cállate, Fowkes.
5.000 dolarlık bir ayrılma payı aldım.
Me llevé 5.000 dólares.
Bizi yakalarsa... Sorun olmayacak. Yanımdan ayrılma olur mu?
Si nos atrapa... vamos a estar bien.
Ayrılma sebebimizi hatırlıyor musun?
¿ Para empezar, recuerdas por qué rompimos?
O zaman ondan ayrılma.
Pues, no rompas con ella.
Bir saniye olsun gözümün önünden ayrılma istiyorum. Bir saniye bile istemiyorum!
No quiero perderte de vista ni por un segundo.
Eğer ayrılma olayları büyürse her şey yıkılacak.
Si su separación va en aumento, todo se desplomará.
Sevginde, kalbinin inancı ve aynı zamanda ayrılma korkusu var.
Mi corazón tiene fe en tu amor pero también tiene miedo a que te separes de él.
Hadi oradan! - Bence takılma... - Ayrıntılara...
- No necesitás concentrarte en los detalles, solo en el gran panorama.
Yani, bu bir algısal yanılma. İnsanları devlere benzetiyor ve ayrıca oteli olduğundan daha büyük ya da küçük gösteriyor.
Entonces es un cambio de la percepción que hace que la gente parezca gigante y hace que el hotel parezca más grande o más pequeño.
Arabanın yanından ayrılma.
Quédate en el coche.
Bir yere ayrılma.
No se vayan.
Bir saniye olsun gözümün önünden ayrılma istiyorum.
No te quiero dejar escapar de mi vista ni un solo segundo.
ayrılmak 17
ayrılmayın 60
ayrılmalıyız 17
ayrılmak mı 34
ayrıldık 55
ayrıldım 20
ayrıl 63
ayrılalım 66
ayrılın 293
ayrıldı 31
ayrılmayın 60
ayrılmalıyız 17
ayrılmak mı 34
ayrıldık 55
ayrıldım 20
ayrıl 63
ayrılalım 66
ayrılın 293
ayrıldı 31