Bak ben translate Spanish
15,815 parallel translation
Bak ben senle nasıl taşak geçiyorum!
¡ Puedo follarte luego y más rato!
Bak ben ne aldım.
Mira lo que tengo...
Bak ben bugün neredeyim.
Mire dónde estoy yo ahora.
Enerjik potansiyeli dolu, her gün müzikle yaşayıp onunla nefes alan genç bir adam görüyorum ben ona bakınca.
Yo veo un joven enérgico que está lleno de potencial, que vive siempre respirando música.
Pekâlâ Dallas, bak damarına basmak istemem ama Manga'yı izliyordum ve ben de aynı konumdayım.
Claro, Dallas, escucha, no quiero causarte problemas, pero he visto al escuadrón, y he estado en la misma posición.
Bak, babanı kurtarmak istemeni anlıyorum. Ama ben dünyanın bütün babalarını kurtarmaya çalışıyorum. Annelerini ve bebeklerini de.
Mira, entiendo que quieras salvarle, pero yo estoy intentando salvar a todos los papás, las mamás y los bebés.
Bak, Ben... Ben bir hata yaptım.
Mira... cometí un error.
Bak, ben seni istiyorum Lucca, Alicia'yı değil,... biraz düşün ama 24 saat sonra cevabını öğrenmeliyim.
Mira, te quiero a ti, Lucca, no a Alicia, así que piénsalo pero necesito saberlo en 24 horas.
Bak, tatlı Tiffany, arayı kapatmanın kralıyım ben.
Déjame decirte algo, dulce Tiffany. Nadie se pone al día mejor que yo.
Bakın... Ben sadece arkadaşlarıma satmak istiyordum.
Todo lo que quería hacer era venderles a mis amigos.
Ben yalnızca iş yerinizin çevresine bakıyordum.
Sólo estoy mirando alrededor de su lugar de trabajo.
- Jason bak, ben sadece, basit şeyleri severim. Tamam mı?
- Jason... mira, yo solo, me gustan las cosas simples.
Bakın, son kez söylüyorum, ben yanlış bir şey yapmadım.
Mira, por última vez, me di... yo no hice nada malo.
Bak, diğer ben, insanların bizi öldürmeye çalıştığını ve diğerleri de olacağını söyledi.
Escucha, el otro yo dijo que hay gente que quiere matarnos y que habrá otros.
Ben burada bir bakıma beklenildiği gibi miyim yoksa...?
¿ Estoy en el lugar correcto o...?
Dinle bak! Antik Kral'ım ben tamam mı? - Dinozorların hükümdarı olarak...
el una vez soberano de este planeta.
- Ben iyiyim, siz ona bakın.
- Estoy bien. Ayúdala.
Bir arkadaşım kapıdan bakınca onu ağlarken görmüş. Gelip bana söyledi ben de yanına gidip nesi var diye sordum...
Una amiga mía lo vio llorando y vino a decírmelo, y entonces me acerqué a él y le pregunté qué le pasaba,
Bak, Maureen ve ben alışverişe gidiyoruz ve biz gittikten sonra ev ödevlerini tamamlamanı bekliyorum.
Maureen y yo iremos de compras. Mientras tanto, confío en que harás tus tareas.
Bak, babacım. Ben bay Holten wasser.
Mira, papá, soy el señor Holtenwasser.
Bana bakın, ben Haystacks Calhoun'um!
¡ Mírenme, soy Haystacks Calhoun!
Onlara ben bakıyorum.
Yo los cuido.
Ben mutfakta oturuyordum Ve Paris'teki pencereden dışarı bakıyordum ve düşündüm ki,
Yo estaba sentado en la cocina, y yo estaba mirando por la ventana de París, y pensé,
Bak, Dominik, Ben
Dominic, yo...
Ben nasıl rahat bak.
Mire lo cómodo que estoy.
- Bak işte, ben büyüdüm.
- Yo sí.
Bak, ben bunu kitap için değiştirmiştim.
Yo cambié eso para el libro.
Bak, ben gitmiyorum.
Mira, no voy a ir.
Yıldızım ben, kamera çeker beni Şu hareketlerine bak, içki yüzünden hep
Soy una estrella, la cámara me adora Mira a esa loca, culpa las bebidas
Bak, ben kız arkadaşıyım, Tallulah.
Mire, soy su novia, Tallulah.
Bak ne diyeceğim. Ben zıpkın gibi dalıp çıkarım, beş dakika sonra buradayım.
Entraré sólo, súper rápido, entro y salgo.
Bak, ben çok üzgünüm.
Mira, lo siento mucho.
Bak, ben üzgünüm.
Miren. Perdónenme.
O konuda emin değilim babası, ama ben hasta bakıcıyım hemşire birazdan gelir, bir şey lazım olursa çağırın yeter.
Bueno, no sé sobre eso papá, pero yo soy un ayudante, así que una enfermera estará aquí en cualquier segundo. Si necesitan algo, sólo llámenme.
Güneydoğu Asya'daki en büyük bakır damarını keşfetti. Herkes bir parça koparmaya çalıştı Ben de...
Verán, acababa de descubrir el mayor yacimiento de cobre del Sudeste Asiático, y todos querían un pedazo de él, incluyéndome.
Bak, Ben...
Mira, lo...
Bak, ben... Şunu demek istiyorum, sen kardeşimin arkadaşısın ve geçen gece olanlar, bilirsin...
Quería decir que... eres la amiga de mi hermana, y lo que pasó la otra noche, ya sabes...
Bak, ne duymak istediğini söyle, ben de söylerim.
Sólo dime qué quieres oír y lo diré.
Ben kendi şey bakımı onun en iyi gösterecektir.
Y que mejor manera de hacerlo que representándome a mí mismo.
İyiyim. Bak, tek şey, ben - ben -
Mira, la cosa es que yo...
Bak, ben de bilmiyorum.
Mira. No sé qué siento.
Ben sığsaydım. - Baba, şuna bak!
Papá, mira eso.
Bakın ben yapamam çünkü yön bulma konusunda çok iyi değilimdir.
Mira, no puedo. Pues no soy bueno para las direcciones.
Bak ama ben...
Mira, pero yo...
- Bakın, zor bir işi yürüten birer adam olduğunuzu biliyorum. Ben kısa bir süre zarfı için orada çalıştım. Belki de David Ghantt bu rezilliği yaptığı sırada Loomis'te çalışan birileriyle görüşseniz daha iyi olur.
- Mire, sé que solo son dos buenos hombres haciendo un trabajo difícil pero, solo trabaje ahí por un corto periodo de tiempo y, tal vez deberían hablar con alguien que trabajara en Loomis en el momento en el que David Ghantt cometió sus atrocidades.
- BEN... - Bak, Dave...
Mira, Dave.
Bak, ben...
Mira, yo...
Bakın, ben yanılıyorsam Cassie aklını yitirir.
Vea, si yo estoy equivocado, Cassie perderá su cordura.
Karrdeş Calvin'in bütün çocuklarına ben bakıyorum.
Ayudo a cuidar a todos los hijos de los hermanos de Calvin.
O davaya da ben bakıyorum.
Estoy trabajando ese caso también.
Bakın, ben hemen dönerim.
Mira, regresaré.
bak bende ne var 24
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594