Bakmadım translate Spanish
1,455 parallel translation
- Hayır bakmadım!
- No, no lo hice.
- Bakmadım.
- No la miré.
- Merkeze henüz bakmadım ama.
- Aún no fui a Chinatown.
Ben hayatımda, hiçbir kıza böyle bakmadım.
Yo... nunca miré así a una chica antes en mi vida.
Yanımdaki pisuara işeyen bir herif vardı. Tabii ona bakmadım ama yine de gözüm takıldı.
Había un tipo orinando en el orinal junto a mí... no miré ni nada, pero no pude evitar notarlo.
Uzun zamandır bakmadım bu yüzden bir şey söyleyemem. Ama orada köşeye sıkışmış bir halde yüzünün aldığı şekli tahmin ediyorum.
Bien, no vi los monitores por algún tiempo... así que sería difícil decirlo... pero me imagino que está acurrucado en un rincón... con una cara terrible...
O kadar yakından bakmadım. Bakmadan evet dedim.
Tampoco te creas que miré tanto, dije que sí que era casi sin mirar.
Odanı bakmadım bile.
- ¿ No está en tu cuarto?
Bakmadım bile. Elimde değil. Elimde değil.
No estaba prestando atención, no tuve que hacer nada, no tuve que hacer nada!
Hiç dikkatlice bakmadım ki.
Nunca lo vi bien.
Bakmadım.
No estaba mirando.
Miktar yeterliydi. Ne kadar olduğuna bakmadım.
El volumen era adecuado.
İşten doğrudan geldim, aynaya bile bakmadım.
Vine directo del trabajo sin mirarme al espejo.
Bu gün hiç aynaya bakmadım.
Hoy no me he mirado en el espejo.
- Ama daha önce hiç bebek bakmadım.
- Pero nunca he cuidad de bebes.
Davaya bakmadım ama iki yıldır kafasının içinde sesler duyuyormuş. Kızları kesmek için büyük bir arzu duyan seslermiş.
No manejé ese caso, pero recuerdo que Holloway declaró que había estado oyendo voces incitándolo a despedazar jovencitas por casi dos años.
Defterinize bakmadım. Yemin ederim.
No espié ninguno de tus libros, lo juro.
Erin'in yerde yattığını görünce odanın güvenli olup olmadığına bakmadım.
Vi a Erin tendida allí y entré sin fijarme si había alguien.
Ben açmadım, bakmadım, yemin ederim!
Y no lo abrió, no miré dentro, ¡ Lo juro por Dios!
Sana bir şey diyeyim mi? Hiç bakmadım, Kevin.
Pues, mira, ni me he fijado, Kevin.
Afedersin, uzun zamandır posta kutusuna bakmadım.
Lamento no haber venido al buzón últimamente.
- Sana ben bakmadım mı?
- ¿ No te di de comer?
Arşidüşesin göğüslerine bakmadım Majesteleri.
No le he mirado los pechos a la Archiduquesa, Su Majestad.
Ben geriye bakmadım ama sanırım bu, jüriyle ilgili değildi ya da ailelerle ya da koçlarla.
No podría pensar que se trató de los jueces, los padres o los entrenadores ni nada.
Onlarla asla bakmadım, tamam mı?
Nunca las miré. ¿ De acuerdo?
Pardon, bilerek bakmadım.
Disculpa, no miré a propósito.
Ne diyorsun sen be? Şeyine bir kere bakmadım ben.
No te la he mirado en ningún momento.
Bilmiyorum, pek bakmadım.
No lo sé, no lo pude ver bien.
henüz bakmadım.
No lo he mirado aún.
Daha bakmadım.
Todavía no lo he mirado.
Gerçekten iyi bakmadım, yarayla meşguldüm.
No lo pude ver bien. Estaba ocupado sangrando.
Biliyor musun bir kere Bay Nicholl ona bakmadığımı sanarken ne yaptı?
Sabes, una vez vi al Sr. Nicholl cuando creía que nadie lo veía.
- Bakmadım.
Date prisa.
- Skorlara bakmadın mı? - Hayır.
¿ No has visto los resultados?
Richmond'da hâlâ bakmadığımız daireler var.
Bien, hay algunos lugares en Richmond que aún no hemos visto.
Bakmadığımız neresi kaldı ki?
¿ Dónde no buscamos?
Onlar gibi serserileri yakalamak için bu dünyada altına bakmadığım bir taş bile kalmadı.
Si hace cosas malas, eso lo hace una persona mala.
Halıyı taşıyan kişiye dikkatlice bakmadın mı?
¿ Y no vió demasiado bien a la persona cargando la alfombra?
Kızım defterinize bakmadı.
Es una niña. No miró su libro.
Başımın arkasına bakmadığın sürece uyuyor gibi görünüyorum.
Si no miras detrás de mi cabeza, parecería que estuviera dormida.
Bakmadığımız tek yer bacanın içi.
El único lugar donde no buscamos fue dentro de esta chimenea.
- İçine bakmadın mı?
- ¿ Nunca abrías el paquete?
Hiç plakaya bakmadın mı?
¿ No ha visto la placa?
Bu el sallamanın evrensel anlamının "kimse bana bakmadığı için özgüveni dibe vurmuş," "bu yüzden ümitsiz bir aşüfte gibi davranan" "evli bir kadınım" anlamına geldiğini bilmek için el sallama seminerine gitmem gerekmez.
Por otro lado, no necesito ir a un seminario de saludos para saber que esto es internacionalmente conocido como "Soy una mujer casada cuya autoestima está muy caída porque nadie me mira, y por eso actúo como una desesperada picarona".
Ve bakmadığımız bir sürü kısım var.
Y hay muchas más cubiertas que registrar.
Resim yaptım, kimse bakmadı.
Pinté, nadie miró.
Bakmadın mı?
¿ No lo has hecho?
Sırada beklerken etrafına bakmadın mı?
¿ No miró a su alrededor mientras hacía cola?
Bakmadığımız yer kalmadı.
Lo buscamos por todas partes.
Sana bakmadığımı söyleyemezsin.
No dirás que no te cuido.
Allah biliyor ki, sana hiçbir zaman sevgili gözüyle bakmadım.
estas borracho Dios sabe que siento lo mismo por ti.