Bakmayın translate Spanish
12,593 parallel translation
Canınızı sıktığım için kusura bakmayın, bayım.
Lamento la molestia, señor.
- Muhteşem. Şunu ortadan kaldırayım. Kusura bakmayın.
Déjenme apagar esto de inmediato.
Espri anlayışı böyledir, kusura bakmayın.
Tendrás que disculpar su sentido del humor.
Kusura bakmayın.
Lo siento.
Kusuruna bakmayın.
Discúlpelo.
Kusura bakmayın.
Disculpe.
Kusura bakmayın ama bu elbise bana uymuyor.
Lo siento, no parece que este vestido me siente bien.
Ah, kusura bakmayın.
Lo siento.
Kusura bakmayın, çocuklar.
Lo siento, chicos.
Kolombiye Boyunbağı'ndan dolayı kusura bakmayın.
Lo siento por lo de la corbata colombiana.
Yemeğin kusuruna bakmayın.
Disculpas por la comida.
Kusuruma bakmayın leydim ama bir Stark'ın babalarının kellesini aldığını biliyorlar.
Disculpe, mi lady, pero ellos saben... que un Stark decapitó a su padre.
Doğru tabii, kusura bakmayın.
Sí. Lo siento. Un largo viaje.
Böldüğümüz için kusura bakmayın.
Perdón por interrumpir.
Ablamın kusuruna bakmayın.
Disculpe a mi hermana.
Kusuruma bakmayın ama bu tarz bir diplomasiye cevap vermiyorum ben.
Me perdonarás, pero yo... No respondo a ese tipo de diplomacia.
Böldüğüm için kusura bakmayın ama yemek hazır.
Perdón por la intrusión, pero la cena está servida.
İtin ve arkanıza bakmayın!
¡ Empuja y no mires atrás!
- Kusura bakmayın, ben...
- Lo siento...
- Kusura bakmayın, efendim ama çocuğu hiçbir yerde bulamıyoruz.
Lo siento, señora, pero es el niño. No lo encontramos en ningún lugar.
Kusura bakmayın, millet.
Lo siento, amigos.
Kusura bakmayın ben bildiğiniz cahil köylülerden değilim.
Lo siento, no soy como esos paletos ignorantes.
Kusura bakmayın geciktim.
Siento llegar tarde...
Karşılamanın kusuruna bakmayın. Hazineyi ne zaman açsak Kazaklar nöbete geçiyor.
Siempre que abrimos la cámara del tesoro, los cosacos están de guardia.
Kusura bakmayın.
Disculpen.
Kusura bakmayın ama rezillik ve düzenin bozulması zaten vardı.
Perdóname, pero el escándalo y el desorden ya están aquí.
Kusura bakmayın, benim hatam.
Lo siento, culpa mía.
- Kusura bakmayın amirim.
- Perdone, sargento.
Kusura bakmayın sizi tanıyamadım Bayan Voorhe...
Lo siento mucho, no la reconocí, Sra. Voorhee...
Yarın sabahın köründe bir erkek yürüyüşü için kalkmam gerek ama kusura bakmayın.
Tengo que levantarme en el culo de amanecer mañana Para una caminata de hombres, pero, perdón.
Geç kaldığım için kusuruma bakmayın. Okul müdürünün yerine biri arabasını park etmiş de.
Lamento llegar tarde pero hay un carro estacionado en el puesto del director.
- Kusuruma bakmayın, kafam allak bullak. Geç kaldığımın farkındayım.
Disculpen, estoy hecha un desastre.
- Mezunlar toplantısına hazırlanıyorlar işte. Her yıl da bizi yeniyorlar. Yürüyün hadi, bakmayın buraya.
Hasta el juego de los exalumnos y siempre nos derrotan.
- Hiç münasip değil. - Kusuruma bakmayın Bayan Swift.
No es apropiado.
- Yürün hadi, bakmayın öyle dik dik!
Sigan caminando, no miren.
Kusura bakmayın.
Perdón.
Kusura bakmayın ancak boş bir kâğıda imza atamam.
Lo siento. No puedo firmar un documento en blanco.
Kusura bakmayın ama ben...
- Lo siento, yo...
Kusura bakmayın hanımefendi, ben ateistim.
Lo siento, señorita, soy ateo.
Kusura bakmayın, bir sorun mu var?
Perdón. ¿ Hay algún problema?
Ardınıza bakmayın.
No mire atrás.
Kusura bakmayın efendim.
Oh, lo siento, señor.
Böldüğüm için kusura bakmayın.
Siento la interrupción.
Kusuruma bakmayın hanımefendi.
Disculpe, señora.
Fakat bugün evinize gittiğinizde Bay Shelby minik oğlunuzun yastığının altına bakmayı unutmayın.
Pero cuando vuelva a casa hoy, Sr. Shelby, asegúrese de mirar bajo la almohada de su pequeño.
Bugün evine gidince oğlunun yastığının altına bakmayı unutma.
Cuando vuelva a casa, asegúrese de mirar bajo la almohada de su pequeño.
Kusura bakmayın.
Lo lamento.
Dik dik bakmayı bırakacak mısın, Noor?
¿ Quieres dejar de mirarme fijamente, Noor?
Size haber vermediğim için kusuruma bakmayın.
Ese soy yo.
Kusura bakmayın ama ben buna inanmıyorum.
Lo siento, no creo en eso.
Başının çaresine bakmayı bilir.
Sabe cómo cuidarse.