Bakmayacağım translate Spanish
378 parallel translation
Ve bir daha, en çok istediğim şeyi aramaya kalkarsam kendi arka bahçemden öteye bakmayacağım. Çünkü orada değilse onu zaten kaybetmedim demektir.
Si alguna vez quiero satisfacer un deseo de mi corazón no debo ir a hacerlo lejos de mi propia tierra porque si no ocurre ahí aún menos lo conseguiré fuera de ella.
Evlenirsen de ben bakmayacağım.
Y yo no querré verte, si lo haces.
Sana bakmayacağım. Buna ne diyorsun?
No te mantendré. ¿ Qué piensas de eso?
Davaya bakmayacağım.
No voy a llevar el caso.
Bir başka erkeğe göz ucuyla bile bakmayacağım.
No tengo ojos para nadie más.
Hep istediğin gibi olmaya çalışacağım başka bir erkeğe bakmayacağım bile, asla!
Intentaré ser todo lo que tú quieras... y ni siquiera miraré a otro hombre, nunca.
- Bakmayacağım!
- ¡ No miraré!
Başka bir kadına bakmayacağımı biliyorsun.
Sabes que no vería a otra mujer.
Arkama bile bakmayacağım çünkü beni sırtımdan vurmayacağını biliyorum.
Y no pienso volverme, sé que no me dispararías por detrás.
Hayır, bakmayacağım!
¡ No, no quiero mirar!
- Bakmayacağım.!
No la leeré.
- Hayır bakmayacağım.
Salga. - No.
Bakmayacağım.
Está bien, está bien.
Bakmayacağım.
No temas, no miraré.
Kesinlikle yok efendim, ama siz burası ile ne yapacağınıza karar verene kadar başka bir işe bakmayacağım.
Claro que no, señor, pero no puedo hacer planes... hasta no saber qué quiere hacer con el palacio.
Geriye bakmayacağım... çünkü o zaman ne düşündüğümü anlarlar.
No miraré hacia atrás, porque entonces sabrán lo que estoy pensando.
Yemek yemezsem, çocuklara da bakmayacağım.
Si no como, no cuido a los chicos.
Ne olursa olsun, hiçbir kulübe hoşgörüyle bakmayacağımı söylemiştim!
Despues de, haberles dicho que no tolerarla nada parecido a un club! Quien lo fundo?
- Kadınlara bakmayacağım, değil mi?
- ¿ Tendré que ocuparme de las señoras?
- Hayır, ben ona bakmayacağım.
- No, no lo miraré.
Artık seninle konuşmayacağım, ya da sana bakmayacağım.
No debo hablarte más ni mirarte.
Hayır, bakmayacağım.
- No pensaba hacerlo.
Şarap içtim, bir daha tadına bakmayacağım o şaraptan içmelisin.
Bebí el vino, tu deberías beberlo que no lo volveré a probar.
Bir koca olarak konumumu kötüye kullanıp senin önünde bakmayacağım buna.
No voy a abusar de mi posición como marido y verlo antes que tú.
Hayır bu kez ikinize de bakmayacağım.
Esta vez no cuidaré de ustedes.
- Bakmayacağım.
- No mirare.
Ya... bir daha asla o heriflerin yüzüne bakmayacağım.
- Caray... jamás volveré a hablarles a esos tipos.
Calley, bu adamlara sözünü dinleteceğini umarım, çünkü kanunları çiğneyen her kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayacağım.
Calley, ojalá uses tu influencia con ellos... porque seré muy severo con el que viole la ley.
Ben... Ben bakmayacağım sana.
No te miraré.
Sana bakmayacağım.
No te miraré.
Zengin ya da fakir olmasına bakmayacağım.
Ve haciendo los arreglos. ¿ Cuándo aprenderás a vivir?
Buraya geldiğimde, Agnes'a bakıp bakmayacağımı sordu.
Cuando vine aquí, me pidió que me encargara de Agnes.
Giy onu koca çocuk. Küçük Sam'e bakmayacağım.
Póntelo, grandullón, que no te voy a mirar la pilila.
Özür için ararsa yüzüne bile bakmayacağım.
No contestaré si llama para disculparse.
O zaman da ben sana bakmayacağım.
Pero quizá entonces ya no estaré interesado.
Beni takipten vazgeçin. Davanıza bakmayacağım.
Deja de perseguirme, no tomaré tu caso.
Bakmayacağım.
No miraré.
Ayaklarıma bakmayacağım, Başım yukarıda, gözlerim açık... kollar gergin, frame'i koru, kalçaları hareket ettir...
No mirar los pies, la cabeza erguida, los ojos abiertos... La tensión en mis brazos, mi torso en posición--Gracias, Nena
Sana hemen bakmayacağım.
No te miraré.
Mobilyaların arkasına bakmayacağım.
No miraré detrás de los muebles.
Söyledim sana, çocuğuna bakmayacağım, işte o kadar!
¡ Te lo he dicho! ¡ No voy a hacer de niñera para ti! ¿ Qué?
Tamam, bakmayacağım...
Ok, no miraré.
Aşağı bakmayacağım.
No miraré hacia abajo.
Ona ben bakmayacağım.
No pienso cuidarlo.
Bakmayacağım.
no miraré.
Çünkü ben sana bakmayacağım bu yüzden kendine iyi bakmalısın artık. "
Porque si yo no voy a cuidarte entonces, tendrás que cuidarte tú ".
Kendi başımıza kalabileceğimiz, kimsenin bizi tanımadığı, kimsenin bize bakmayacağı bir yere.
Algun lugar donde estemos nosotros solos, donde nadie nos conozca y nadie nos mire fijamente.
Bu süre zarfında içkiye ve kadına bakmayacağız çünkü bunlar amacımıza zarar verebilir.
Dos : mientras lo realizamos, no probaremos el alcohol ni mujeres, para que no haya disputas entre nosotros.
bu sonu tek arkadaşım sonu özenle hazırlanmış planlarımızın sonu geride kalan herşeyin sonu güvenlik yok ne de sürpriz son gözlerine bir daha hiç bakmayacağım tekrar
Este es el final Mi único amigo El final de nuestros planes detallados
O şeye bakmayacağına adım gibi emindim.
Yo sabía que no era va a buscar en esa cosa.
Şimdi, Peg'in asla bakmayacağı bir yere saklamam lazım bunları.
Ahora, tengo que esconder esto en algun lado que Peg nunca mire.
bakma 203
bakmadım 27
bakmak yok 20
bakmak ister misin 43
bakmama izin ver 24
bakmayın 26
bakmak ister misiniz 16
bakmaya devam et 34
bakma bana 21
bakmadım 27
bakmak yok 20
bakmak ister misin 43
bakmama izin ver 24
bakmayın 26
bakmak ister misiniz 16
bakmaya devam et 34
bakma bana 21