Bir dakikalığına translate Spanish
2,343 parallel translation
Peter, bir dakikalığına gelsene.
- ¿ Qué? - Peter, ¿ vienes un minuto?
Bir dakikalığına eve geldim.
He estado en casa un minuto.
Görünüşe göre bir dakikalığına güvendeyim.
Parece que por el momento estoy a salvo.
Bir dakikalığına konuşabilir miyiz?
¿ Puedo hablar con usted un momento?
Kyle. Bir dakikalığına müsaade eder misin Walter?
Kyle. ¿ Puedo tener un minuto, Walter?
Ben sadece bir dakikalığına, öyle hissetmek istedim.
Sólo quería sentir eso, sólo un minuto.
- Bir dakikalığına bile mi? - Üzgünüm.
- ¿ Ni siquiera durante un minuto?
Bir dakikalığına arkanı dönebilir misin?
¿ Podrías darte vuelta un minuto?
- Pardon, bir dakikalığına alabilir miyim?
- Eh, perdóname. ¿ Me das eso sólo un minuto?
Bir dakikalığına belki, evet.
Bueno... por un minuto, sí, supongo.
Bana bir dakikalığına izin verirseniz gidip birkaç arkadaşa merhaba demeliyim.
Si me disculpas un momento, Voy a saludar a algunos viejos compañeros.
- Fiilen bıktırdık. Pardon Odenthal. Hâkimini bir dakikalığına ödünç almam gerekiyor.
Perdón, Odenthal, necesito a tu juez por un segundo.
Sizden, benim kadar şanslı olmayanları bir dakikalığına düşünmenizi istiyorum.
Ahora si pudiéramos tomar un momento para recordar a la gente que no fue tan afortunada.
Çavuş Ripley, dedektifi sizden bir dakikalığına ödünç almamın sakıncası var mı?
Sargento Ripley, ¿ le importaría si le pido prestado al Detective Inspector en Jefe, un momento?
Sadece iki eski dostun bir dakikalığına rahatlamasıydı. Ya da on.
Sólo fue una pareja de viejos amigos cayendo en un patrón cómodo por un minuto... o diez.
Bir dakikalığına, kendini yerime koy.
Empatiza conmigo un momento.
Bir dakikalığına kendin hakkında endişelenmeyi kes, Carter.
Olvidate de ti por un segundo, Carter.
Biz nereye gidiyoruz? Bir dakikalığına 3.
- ¿ Adónde vamos, de todos modos?
Bir dakikalığına bilse olsa hiçbirinizden şüphe duymadım.
Saben, nunca dudé de ninguno de ustedes ni por un minuto.
Bayan White, bir dakikalığına dışarı çıksak bu daha kolay olur mu?
Sra. White... ¿ Le resultaría más fácil si saliéramos un momento fuera?
Sadece bir dakikalığına.
Es sólo un momento. Te he traído algo.
Bir dakikalığına silahına bakabilir miyim?
¿ Me prestas tu arma un minuto?
Bir dakikalığına hayatının tehlikede olduğunu görürsem, emri veririm.
Si por un momento tu vida está en peligro, daré la orden.
Bir dakikalığına arabayı bırakalım.
Esperar en el coche un momento.
Bir dakikalığına bırak.
Deja eso por un momento.
Bıçağı bir dakikalığına bana ver.
Dame el cuchillo por un minuto.
Bir dakikalığına arkamızı döndük, sadece bir dakikalığına..
Le damos la espalda por un minuto, por un minuto...
M.O.M.A.'ya geri dönmen gerektiğini ve bugünün.. .. annenle dışavurumculuk günü olduğunu biliyorum ama bir dakikalığına bile olsa yanımda olman güzeldi.
Sé que tienes que regresar a M.O.M.A y a tu día de expresionismo abstracto con tu mamá pero fue muy lindo verte, aunque sea por un minuto.
Bir dakikalığına şaşırtıcı bir kız ve sonrasında öfkeli kıskanç bir ucube.
Es una chica estupenda, y al rato es un monstruo celoso y furioso.
Bir dakikalığına şuraya bakar mısın?
Um, ¿ podrías vigilar la caja un momento?
Sen beni öpmeye çalışırken, bir dakikalığına çok şaşırdım, ve... derdimi anlatmaya kalkıştığımda ise, sen kaçtın.
Así que cuando trataste de besarme, me sorprendí por un momento, Y... y entonces cuando volví a mí misma, tu.. tu te largaste.
Tam da buraya özgü. Bir dakikalığına zengindir sonra iflas edersin.
Un minuto tienes un flush, al siguiente estás perdido.
Bir dakikalığına konuşmama izin ver, lütfen.
Sólo dejame hablar por un segundo.
Seninle bir dakikalığına konuşabilir miyim?
¿ Puedo hablar contigo un momento?
Başkalarında gördüm ama delirmememi sağlayan şey birlikte geçirdiğimiz bu dakikalar eve gelip seni görebilmek ve sana sarılabilmek sadece bir günlüğüne veya bir dakikalığına olsa bile devam etmemi sağlayan bu.
Lo he visto en otros, Pero lo que me mantiene cuerda son estos pocos momentos juntas, pudiendo venir a casa y verte y... y abrazarte, aunque sólo sea un día o un minuto... Es... es lo que me hace seguir.
Ewan, Ewan, bir dakikalığına babamı yalnız bırak.
Ewan, Ewan, solo déjale por un momento, solo déjale.
Bir dakikalığına bilim kurguya göz atalım.
Permitámonos un momento de ciencia ficción.
Bir şekilde, bir dakikalığına geçmişe uzanan bir tünel inşa ettiğimizi hayal edin.
Imaginen que construyó un agujero de gusano. Un túnel del tiempo que retrocede solo un minuto hacia el pasado.
Arthur bir dakikalığına görüşebilir miyiz? Kız arkadaşından uzakta.
Arthur, ¿ puedo hablarte un momento, por favor... lejos de tu novia?
Peggy, beni arayanları bir kaç dakikalığına beklet lütfen. Brian yıllar önce, uzunca bir süredir evine kapanık yaşlıca bir kadınla arkadaşlık kurmuştu.
Peggy, no me pases llamadas durante unos minutos, por favor.
Kocasını ölü olarak bulmak Clara'da 40 dakikalık bir bilinç kaybına neden oldu yani kocasını bıraktığı ve bulduğu süre içinde olanları hatırlamıyor.
Bueno, el trauma de encontrar muerto a tu marido hizo que Clara no recordase nada durante los 40 minutos entre que le vio vivo por última vez y cuando descubrió su cadáver.
Sadece bir dakikalığına.
Sólo un minuto.
Bu, kız babafingonun üstüne atlamadan önce ikinizin de beş dakikalığına bayılmış gibi yaptığı bir hobi türü ya da güzel bir şey olabilir.
Algún ítem de interés o belleza que ambos pretenden admirar por cinco minutos antes que se te monte.
Sadece bir kaç dakikalığına.
Quizás sólo un minuto.
- Belki de bir dakikalığına gözlerimi dinlendirmeliyim.
No es un gran bebedor, ¿ verdad?
Ben sadece neden Billy Tim'e beş dakikalığına bir selâm vermemi istemedi anlayamadım.
Sólo no entiendo por qué Billy no me dejó decirle hola a Tim aunque fueran cinco minutos.
Birkaç dakikalığına öyleymişim gibi davranabilirim Sen de en azından bir öpücüklü merhaba verebilirsin.
Por el momento, podemos pretender que lo estoy... y podrías darme un beso de saludo.
Sadece bir dakikalığına iniyorum.
Solo bajaré por un minuto.
Belki sende 15 dakikalığına yarı çıplak bir adam olmaktan yarım saatlik çıplak bir adam olursun.
Tal vez puedas extender tus 15 minutos de fama medio desnudo a media hora.
Bir dakikalığına, burada benimle duramaz mısın?
Debo poner mi cabeza de vuelta en esto Espera.
Anderson, herkesi bir kaç dakikalığına dışarıda tut.
Anderson, mantén a todos afuera por un par de minutos...
bir dakika 5689
bir defa 29
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dilek tut 57
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir defa 29
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dilek tut 57
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dakika bekler misiniz 17
bir dolar 65
bir dakika sürmez 36
bir dakika bekler misin 40
bir dakika daha 36
bir dakika önce 23
bir daha olmasın 24
bir dakika izin ver 16
bir de bana sor 80
bir dahaki sefere 163
bir dolar 65
bir dakika sürmez 36
bir dakika bekler misin 40
bir dakika daha 36
bir dakika önce 23
bir daha olmasın 24
bir dakika izin ver 16
bir de bana sor 80
bir dahaki sefere 163
bir daha olmaz 55
bir dakika izin verin 27
bir dost 87
bir daha bak 16
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir de bu 17
bir de 274
bir dakika izin verin 27
bir dost 87
bir daha bak 16
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir de bu 17
bir de 274