Bir zahmet translate Spanish
653 parallel translation
Bir zahmet gelsinler ve o attıkları iftiralar için gönülden af dilesinler.
Diles que vengan a inclinar sus cabeza y sus corazones... y limpiar sus pecados por difundir rumores.
Bir zahmet yardım ediver.
Haz algo para ayudarme.
- Bekle bir dakika bana neden bahsettiğini bir zahmet anlatır mısın?
- Un momento ¿ de qué estás hablando?
Susacak mısınız bir zahmet?
¡ Paren de hablar!
- Bir zahmet.
Por favor.
Çok iyisiniz, umarım bir zahmet vermemişimdir.
Gracias, espero no haberlos molestado mucho.
Bir zahmet, lütfen!
Enseguida voy.
Bir zahmet alt kata kadar gelir misiniz, Beyim?
¿ Querría su Señoría bajar, por favor?
İkinci kattaki dolapta, bir zahmet git kendin al.
En el armario. Búscatelos tú.
Bir zahmet.
Por favor.
Antonio tasalansın bir zahmet.
¿ Te importa si me rapo?
Banyoda kaldı, bir zahmet getiriver.
Me lo he dejado en el baño.
- Bir zahmet.
Bien.
Bir zahmet şunları tutuver.
Tenga, sujete esto, por favor.
"Epeyce bir miktar kazanabilirsin..!" Biraz zahmet çekmen gerekebilir... biraz terleyeceksin ve belki... birazcık kanayacaksın.
Podría ganar Ud. un dineral requerirá un poco de esfuerzo... un poco de sudor y quizás... un poco de sangre...
Kamyonu veriver bir zahmet.
Déjame llevarles la comida a los muchachos.Préstame el camión. "
Zahmet olmazsa, havadar bir hücre istiyorum bir sürü penceresi olsun ve biri güney tarafına baksın.
Y si no le molesta, me gustaria una celda espaciosa y aireada... con muchas ventanas y orientada al sur.
Hayır, kapımı çalmaya zahmet eden bir tek sizdiniz.
No. Ud. Fue el único que se tomó la molestia de visitarme.
Ama zararsız bir hanımefendiyi kaçırmak için tüm bu zahmet niye?
¿ Por qué secuestrar a una inofensiva institutriz?
- Hiç zahmet etmeyin! Tıpkı patronum Destry'in yardımcısıyken ki gibi bir yardımcı isterim.
Quiero a un ayudante como lo era yo cuando Destry era mi jefe.
Size bir kalem vereyim. Zahmet etme.
Le traeré una pluma.
Zahmet edip onunla evlenmiş bir adama öyle davranılmaz derim.
Que ese no es modo de tratar a un hombre que ha aceptado casarse con ella.
- Beklerken bir şeyler içelim. Zahmet etme.
Tomemos una copa mientras esperamos.
Sana bir şey ayarlarız. - Zahmet etme, trende yemek yedim.
Tranquilo, he cenado en el tren.
Askerden döndüğünde zahmet edip hesaplara bir göz atsaydın...
La contabilidad te lo hubiera aclarado si la hubieras mirado.
- Zahmet etme. - Bir zevk.
- No te molestes.
Bu konuya ters düşen bir düzine şeye dikkat çekebilirim ama niye zahmet edeyim ki?
Si tiene razón, el cuerpo aparecerá en un par de días.
Bir an ki, hatırlayıp hayatta olduğumu buraya kadar zahmet ettiniz... ne söyleyecektiniz?
Bendigo el pensamiento que os hizo recordarme y bendigo este instante en que venís a decirme.... que?
Bu gece için bana bir oda ayarlamanız zahmet olur mu acaba?
Oh, ¿ sería mucho trastorno que me despertase?
Tabii sana çok zahmet vermeyecekse. Umarım sana bir rahatsızlık vermedim.
Si le resulta una molestia, no dude en decírmelo.
Bir tarafın yaralanacak olursa da doktora bile götürmeye zahmet etmezler.
Podrías hacerte un corte y no te llevarían al médico.
- Ne kötü bir talihsizlikmiş. Bud, sana zahmet.
¡ Qué mala suerte, amigo!
Zahmet olmazsa bir ateş alayım dostum.
¿ Tiene fuego, amigo?
Bana kalan bir dolu zahmet ve Cowpen'de bir İngiliz Albayından aldığım bu uzun kuyruklu ceketi saymazsak, elde var sıfır.
Y no saqué nada de ello, más que satisfacción y esta casaca roja que le quité a un coronel inglés en Cowpens.
Bir zahmet sayıImaz.
Por usted no es molestia.
Zahmet ettik diye, bize belki bir şeyler verir.
Puede que nos dé algo por las molestias.
Aklında heyecan verici bir akşam olmadıkça boşuna zahmet etme, Mitch.
No te molestes, Mitch, sí no quieres pasar una velada divertida.
Eğer çok farklı bir boğa istiyorsan, elde etmek için biraz zahmet çekmen gerek.
Pero si te costó reunirlo, la cosa cambia.
Zahmet edip bir polisiye film bile izlememişsiniz.
¿ Nunca ha visto películas policíacas?
Haylr, seni delirtmek I § in § ektikleri zahmet babanln bir kaza ge § irmi § olabilecegini gésteriyor onlar da bu konuda sessiz kallyorlar.
No... Este asunto de querer volverte loca, me hace pensar que tal vez tu padre sufrió un accidente, y ellos están manteniéndolo en secreto.
Hatta zor zahmet Western Feed and Grain dergisinde adamla özel bir röportaj bile ayarladım.
Le conseguí hasta una historia en Piensos y Granos del Oeste.
Eminim ki bir Fransız subayını ağırlamak size zahmet vermez.
Seguro que no le molestará tener a un oficial francés.
Bir şey söylemeye zahmet etme Doktor.
No se moleste en decir nada, Doctor.
Çektiğim zahmet için bir bedel verilmiş olurdu en azından.
Eso al menos me habría compensado las molestias que me ha causado.
Zahmet olmazsa bir bardak su alabilir miyim?
¿ Podrían darme un vaso de agua?
Bir uygarlık inşa etmek için zahmet çekersin ilkeler üzerine kurulu bir toplum yaratmak için.
Se hace, con trabajo, una civilización... una sociedad basada en los principios de... principio.
Bunun çok büyük bir zahmet olduğunu biliyorum, ama nasıl hissettirdiğini sorsam...
Sé que es una pregunta difícil, pero como se siente...
Tüm bu zahmet bir hiç içinmiş.
Joder, no ha servido de nada.
Zahmet etme. Bu bir devlet meselesi.
No, esto es un asunto del estado.
Bir Fransız subayına zahmet vermek istemezsiniz herhalde?
No querrá importunar a un oficial francés.
Uygun bir şey yap ya da zahmet etme.
O lo haces correctamente, o no te molestes en hacerlo.